Bundan tam otuz yıl önce (1982-83) sezonuydu. Yani Yenicami’nin son lig şampiyon olduğu yıl. 16 maç yenilmeyip namaglup olarak MTG deplasmanına gitmiştik. Maç 5-1 MTG’nin galibiyeti ile noktalanmıştı. Bir yıl sonra Yenicami, yine şampiyonluk mücadelesi veriyordu ve sıralamada liderle aynı puanda ve ligin ikinci sırasında bulunuyordu. Yine MTG deplasmanına gittik ve sonuç 5-1 MTG’nin galibiyeti ile noktalandı.
Ertesi günkü gazete yorumlarından birinde şu başlık vardı “Tarih Tekerrürden İbarettir”. Bu yazı o zamandan hafızamdan gitmedi. Çünkü iki yılda iki kez çok ağır mağlubiyet almıştık.
Dün tam otuz yıl sonra, yine bir YAK-MTG maçı oynandı ve alınan sonuç, tam bir yıl önce yaşanan tablonun aynısıydı. Birçok kişinin anımsayacağı üzere, geçen sezonun ilk maçlarından biriydi sanırım. Karşılaşma yine 1-0 Yenicami’nin önderliğinde devam ederken, doksanıncı dakikada Savaş Tilki, Yenicami aleyhine bir penaltı vermiş ve bu penaltı da golle sonuçlanmamıştı. Hatta penaltı sonrasında, İbrahim ellerini yukarıya kaldırarak, “Yukarıda Allah var” dercesine bir harekette bulunmuş ve Savaş Tilki de onu kırmızı kartla oyun dışına göndermişti.
Dün de, tarihin tekerrürünü yeniden yaşadık. Son dakikada kazanılan bir penaltıyı MTG oyuncusu Osman gole çeviremeyince üç puanı alan taraf Yenicami oldu ve bana geçen yılki yaşananları anımsattı. Hareket penaltımıydı, evet penaltıydı.
Bu maç Yenicami açısından çok önemliydi. Çetinkaya maçı öncesi, kaybedilecek puan veya puanların takım üzerinde olumsuz etki yapabileceği düşünülerek, daha çok savunmaya yönelik bir futbol tercih edildi. Özellikle golden sonra tamamen savunma ağırlıklı oynaması, daha çok top kontrolünü elinde bulundurmak istemesi son dakikada hata yapılmasına neden oldu.
Futbolda her zaman savunduğum bir olgu vardır. En iyi savunma hücumdur. Rakipten korkarsan korkuna yenilirsin. Yenicami dün, takibinden çekinmeseydi, daha rahat neticeye gidebilirdi. Ama akılları bir hafta sonra oynayacakları maçta olduğu için, bu maça gerekli motivasyonu yansıtamadılar.
İlk devrede yakaladıkları pozisyonlar vardı, bunlardan birini gole çevirmiş olsalardı, son dakikada yaşanan stresli anlar yaşanmayabilirdi. Fakat stres, beceriksizlik ve kafaların Çetinkaya maçında olması, rahat oyun oynamalarını engelledi.
Tansel dün futbol adına harika hareketler yaptı. Sahalarımızda özlem duyduğumuz güzel hareketler. Hele ilk devrede, Mağusa ceza alanı içerisinde yaptığı çalımlar, tam jeneriklikti. Massa takıma girdikten sonra eminim çok daha yararlı olacaktır. Çünkü şu anda kendisine yakın oynayan ve anlaşabileceği oyuncu yok. Verdiği paslarda anlaşmazlıklar yaşıyor.
Joseph penaltı pozisyonuna kadar mükemmel oynadı. Conteh’ye göz açtırmadı. Hacsan ve Nevval oyuna girdikten sonra, atak gücü gözle görülür bir biçimde arttı, ancak golden sonra tekrar savunmaya yönelik bir oyun tercih edilince onlar da ileride fazla etkili olamadılar.
Okan iyi mücadele ediyor ancak, topa sahip olduğu zaman, yapmış olduğu pas hataları ve gereksiz ileriye çıkışları olmasa daha verimli olacak. Penaltı öncesine baktığımızda da, gereksiz ileriye çıkışı sonucunda geriye dönmekte zorlandı ve topu ıskalayıp, penaltı pozisyonu olmasına sebebiyet verdi. Okan mücadeleci bir oyuncu ama koordinasyon sorunu olan bir futbolcu.
Osman hoca özellikle golden sonra, takımını daha atak oynatmayı tercih etmeliydi. Gol olduğunda henüz daha karşılaşmanın henüz 65’inci dakikası oynanıyordu. Bu gibi sonuçlar, bir takımın rahatlaması için yeterli değildir. Tam MTG’nin gardını düşürmüşken atakları artırıp gol bulması gerekirken, tamamen savunmaya kapanmasın hataydı.
Dünkü maç önce Ali’nin kurtarışı sonra da yukarıdakilerin yardımı ile galibiyetle noktalandı. Fakat her maç böyle olmaz. Bu sonucu biraz da şansa bağlıyorum. Ama unutmamalı her maçta şans melekleri yanınızda olmayabilir.
Maçın hakemine gelince, dengeli ve iyi bir maç yönetti. Son dakikada verdiği penaltı doğruydu. Ama futbolcular da hakeme iyi maç yönetmesi için yardımcı oldular. Hiçbir kararına şikayet etmediler.