Bugün ne yaptım...
Eskileri kestim, birleştirdim, yıldız yaptım!..
Sonra bir baktım...
Fena olmamış...
***
Çocuklar!
Hani size diyorlar ya “uyanık, kararlı, cesaretli ve bilinçli” olunuz diye…
İnanmayınız!..
Rol kesiyorlar!..
Tam aksine “pasif ve edilgen” olmanızı, sorgulamadan ve kurcalamadan “boyun eğmenizi” istiyorlar genelde…
Ve hatta, “partili” değilseniz, nefes alma şansı veriyorlar sadece…
Çünkü oturdukları koltukları, her türlü “siyasi ahlaksızlığı” yapacak kadar çok seviyorlar sizden…
Sizi korumuyorlar!..
Çünkü dertleri, “ilk seçimleri kazanmak”, sizden önce...
***
Nice yalanın, adaletsizliğin, başıboşluğun, laubaliliğin üzerini sermişiz halıyı, “KKTC” diye…
Ve süpürüyoruz altına ha bire…
Süpürdükçe bağırıyoruz, “devletim, yaşayacak, sonsuza dek…”
***
“Coğrafya kaderdir” der profesör, Serenad’ın bir yerinde…
Yalnızca kader değil, coğrafya “karakterimizdir” bir o kadar, kişiliğimizi şekillendiren.
Ve evet, kimi iktidar, “umudu” öldürür içinizdeki, kimi direnme gücünü…
Kimi “kişiliğimizi…”
Koruyun kendinizi!
***
Ganimet zengini, ne oldum delisi, zevk-i sefaya bir ülkeyi satan kalabalıklar arasında, serpme meze gibi kaldık galiba.
İbo'nun "sarhoş"uyla dertlensek mi acaba?
Sonra da şiirler okusak Nazım'dan yüksek sesle:
<<Ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
Kabahat senin,
- demeğe de dilim varmıyor ama -
kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!..>>
- "Koyun gibiyiz kardeşim, koyun!"
***
Tam da"bizi" anlatmıştı sanki Cemal Süreyya, memleketteki halimizi...
<< Aynı şehirde;
Sen varsın,
Ben varım,
Biz yokuz... >>