Çok daha iyi anlıyoruz ki, Ulusal Birlik Partisi içindeki “muhalefet”in amacı “toplumsal fayda” değil...
“Koltuktan onlar kalksın, biz oturalım”, hepsi hepsi...
Doğrusu, İrsen Küçük de iyi kavramış bunu, bir yem atmış ortaya “erken seçim” diye, nasıl da paniklemiş geneli...
Oysa “Küçük”ten de kurtulmak ve yeni bir sayfa açmak için muhaliflerinin de tek seçeneği erken seçim!..
Ama iç sesleri diyor ki, “Bu halk bizden de kurtulacak o zaman...”
Çok özür dilerim ama “popo korkusu” diyebiliriz buna, en nazik haliyle...
***
İrsen Küçük’ün “erken seçim”e gideceğine hiç ihtimal vermiyorum ben...
KURULTAY’da delegenin “yarısını” karşısında bulsa da, parti yetkili kurullarında durum farklı, “hakimiyet” önemli çoğunlukla kendisinde...
Ve kararını vermiş:
“Mahkemeden çıkacak en kötü sonuçta, oyalarım, normal seçime kadar bu işi uzatırım” diye...
Hayali, Türkiye’den su gelmesi ile birlikte büyük bir “heşa” ile yeniden seçime girmek...
Bu stratejinin “Ankara”da çizildiğini de ayrıca biliyorum.
***
Yılların hukukçusu, Avukat Tahir Seroydaş’ı arıyorum, mahkeme sürecini konuşmak için...
“Ara emri”ndeki karar ve bulgular öyle gösteriyor ki, mahkeme, “KURULTAY’da Divan’ın ilan ettiği sonucu “UBP Tüzüğü”ne aykırı bulacak.
İyi de, “İkinci tur”un ilanını kim yapacak? Ya da bu yapılmazsa ne olacak?
Seroydaş, “Bu kadarının olacağına da inanmak istemiyorum” diyor...
Ve ekliyor: “Polis zoruyla olmaz... Yine dava konusudur olası böyle bir senaryo...”
DAVANIN esasında şu talepler var.
a) UBP Kurultayı’nda İrsen Küçük’ün Genel Başkan seçildiği kararının Parti Tüzüğü’ne aykırı olduğu yönünde hüküm
b) Küçük’ün başkanlığının iptali
Buna dikkat!..
c) ... İki adayın hiçbirinin tüzüğün ön gördüğü oy oranına ulaşamadığı için seçimin aynı kurultay delegelerinin katılımıyla mahkeme hükmünden bir hafta sonra ya da mahkemece uygun görülecek süre zarfında yapılmasının emir ya da hüküm verilmesi.
***
Mahkeme ‘ikinci tur’ tarihini de işaret edebilir; kararı ‘parti yetkili kurulları’na da bırakabilir, bir ihtimal...
Ama sonuç ne olursa olsun...
UBP’deki ‘kavga’ anladık ki, toplumun önünü açmak adına değildir...
‘Kendi önüne açmak’ peşindedir, hepsi.