Lefkoşa Belediyesi’nde durum malum: “Kangren!”
Kimi organlar “kesilmediği” ve “hastalıklı yapı” vücuttan atılmadığı sürece, tüm beden tehlikede...
***
Sevgili Ödül, pazar röportajı için “sendika ile görüşeyim mi” diye sormuştu.
“Sendika, hemen her gün medyada görüşlerini açıklıyor. Bana, en eski belediye işçilerinden birini bul” demiştim...
1977’den bugüne Lefkoşa Türk Belediyesi’nde görev yapan Nazım beyle konuştu...
Ne kadar da iyi oldu...
Siyasetten uzak, hiçbir başka kaygı taşımadan, son derece yalın ve içten anlattı manzarayı...
Tüm samimiyetiyle...
Okurken, isyan ettim, tüm bu yaşananlara seyirci kalan, hemen herkese...
***
Hepsi yargılanmalı, hiç ayrımsız...
Belediyeyi “çiftlik” gibi gören en tepedeki başkandan, Maliye Bakanı’na, Başbakan’a kadar...
Peki ya çocuklarını belediyeye “istihdam” eden Meclis üyelerine ne demeli?
Onlar da dışında kalmamalı yargı sürecinin...
***
“Tırnaklarımla kazıyarak belediyeyi bugünlere getirdik” diyor haklı bir isyanla Nazım Basmacı ve altını çiziyor:
· “Belediyeyi bir gemiye benzetelim. Bu gemiye azami 50 kişi binebilir. Siz bu gemiye 100 kişi koyunca bu gemi su alır, batar. Cemal başkan bunu yaptı.”
· “Belediyenin bu hale gelmesinin üç ana sebebi vardır. Birincisi aşırı ve gereksiz istihdam, ikincisi aşırı araç alımı ve üçüncüsü de gereksiz harcamalar.”
· “Belediyeler halka hizmet verir, ama belli hizmetleri verir. Belediye birilerinin evlerini tamir ederse ve birilerinin de buna ihtiyacı yoksa işte bunlar fuzuli giderlerdir. Bunlar yapıldı.”
· “Belediyenin 200 binek arabası vardır. Bana belediyenin araçlarının akşam üzeri personelin evine gittiği bir başka ülke gösterin.”
· “UBP’li bir kadın meclis üyesinin hem kızı hem de damadı belediyede çalışıyor. Bunun gibi başka örnekler de var.”
***
Şimdi tüm bu süreçlerin suçluları diyorlar ki, “Yeni borç alacağız, siz de ödeyeceksiniz...”
Oh be!..