Lefkoşa Belediyesi’ndeki 'mali kriz' ve bunu besleyen UBP’deki 'siyasi kriz' gittikçe derinleşiyor.
Görünen o ki böyle giderse belediye bir süre daha maaş ödeyemeyecek!
Zaten 2 aydır maaş alamayan belediye çalışanları da çalışacak durumda değil…
Hükümetin kaynak aktararak sorunu çözmesi de pek mümkün görünmüyor.
Peki ne olacak?..
90 milyon TL borç çözüm olacak mı?..
Ya da Cemal Bulutoğluları istifa edecek mi?..
Başkan istifa ederse sorun çözülecek mi?..
Bunları zaman gösterecek…
Ancak yavaş yavaş belediyenin içine girdiği durumla ilgili SENARYOLAR da konuşulmaya başladı.
Bundan bir süre önce Haber KKTC haber portalı bu tarz bir tahmin yapmıştı.
Gelin birlikte yorumlamaya çalışalım.
İşte senaryolar:
SENARYO 1
Polis bulgularını savcılıkla paylaşır, savcılık dava açar suç varsa ortaya çıkar suç yoksa başkan aklanır görevine devam eder. (Yargı süreci bekleniyor)
SENARYO 2
UBP Cemal Başkanı ihraç eder. Sorumluluk artık bende değil der, kurtulmaya çalışır. Açmaz büyür birileri istifa etmek zorunda kalır. (UBP’de böyle bir güç yok)
SENARYO 3
Cemal Başkan partiden istifa eder. Tek başına mücadelesine devam eder. (Başkan istifa etmez, edemez)
SENARYO 4
Cemal Başkan Belediye Başkanlığı’na devam eder ancak eldeki tüm yetkileri Ziraat Bankası tarafından denetlenir. Seçime kadar eklektik bir belediye devam eder. (Bu senaryo olacak gibi)
SENARYO 5
Cemal Başkan kendi öz iradesi ile istifa yolunu seçer. Belediye belli bir dönem asbaşkan tarafından idare edilir. En kısa sürede yeniden seçim yapılır. (Pek mümkün değil)
SENARYO 6
Cemal Başkan, sendika ve hükümet anlaşır. Hükümet Belediyeye bir miktar kaynak aktarır. Ortak bir eylem planı hayata geçirilir. (Bu formül eskidi, artık çok geç gibi)
SENARYO 7
Hiçbir şey yapılmaz, sorunlar dağ gibi olur. Kim altında kalır kimse bilemez... (Şimdiki durum)
Medyadaki sömürü…
Kıbrıs Türk işçi hareketinin en aydın kesimlerinden “gazetecilik” mesleği de içinden çıkılmaz sorunlarla boğuşuyor…
Birçok basın kuruluşunda maaşlar zamanında ödenmiyor!
İhtiyat sandığı, sosyal sigorta yatırımları yapılmayan çok sayıda gazeteci var.
Sayıları oldukça fazla gazete, radyo ve televizyon kanalında aşırı-mesai saati sınırlaması olmadan çalışan arkadaşlarımız var.
Kamu çalışanı bayram, hafta sonu, yılbaşı kutlarken, işinin başında olan ve emeğinin karşılığı da verilmeyen büyük kitle var bu sektörde…
Televizyonlarda haber programlarında başka çalışanların haklarını konuşan, haber yapan, ancak kendi haklarını alamamış çok sayıda TV çalışanı var.
Koca koca medya plazaların içince mutsuz, umutsuz medya çalışanları var bu ülkede…
Her gün bir o kadar daha “patronlaşan” Kıbrıs Türk medyasında hâlâ emek sömürüsü var!
Ve hâlâ gazeteci olarak toplumu aydınlatan habercilerin kaderi iki dudak arasında…
“Sana ihtiyacımız yok” cümlesi yeterli işten durdurulması için…
Medya her derde deva da, basın emekçisinin dertlerine kim bakacak?
İşte bunu bilmiyoruz.