Yanlış anlaşılmasın bu söz bize ait değil; Meclis’te dün söyledi…
Meclis’te yine seviye düştü, yerlerde süründü adeta… Zaten zar zor toplanan Meclis, seviyesiz tartışmalar ile yine gündem oldu.
Dün kürsüde konuşma yapan TDP Milletvekili Mustafa Emiroğluları ile meclis koltuğunda oturan Ulaştırma Bakanı Ersan Saner arasında söz düellosu yaşandı.
Emiroğluları’nın eleştirilerine oturduğu yerden cevap vermeye kalkan Ulaştırma Bakanı Saner’e Emiroğluları, “Saygın olsun” dese de Saner’in sözleri ardı ardına sıralandı.
Emiroğluları bu kez, “Eğer bir şey diyeceksen çıkıp kürsüde söyle. Devletin verdiği iphone açıp benimle siyaset yapma” dedi.
Tartışma şiddetlenince, Saner, Emiroğluları’na ‘Karagöz’ diye hitap etti. Bu duruma sinirlenen Emiroğluları, “Karagöz sensin, voyvodalık yapma, dönek adam” sözlerini sarf etti.
Kurultay hazırlığı mı? İstinaf mı?
UBP Kurultayı’na yönelik Ahmet Kaşif tarafından açılan ‘Ara Emri’ Davası 14 Kasım’da sonuçlandı, İrsen Küçük davayı kaybetti, istinafa gideceğini açıkladı, ancak henüz gitmedi.
Ha bugün ha yarın derken, kararın açıklanmasının üzerinden 1 hafta geçti.
İlk önce Başbakan İrsen Küçük, “2’nci tura gidersek yine kazanırım” açıklamalarını gündeme taşıdı, Ahmet Kaşif, hemen Küçük’ün bu sözlerine, hodri meydan diyerek, “Mahkemeyi beklemeyelim 2’nci tura gidelim” çağrısında bulundu.
Böyle olunca da kulisler hareketlendi.
Kimi iddialar, Başbakan İrsen Küçük’ün, ana davayı da kaybedeceğini, bu yüzden istinaftan vazgeçtiği, ikinci bir “yenilgi” yaşamaktansa, kurultaya hazırlandığını iddia ederken, kimi iddialar ise, istinafa başvurulacağı yönündeydi.
Dün bu konuda İrsen Küçük’ün avukatlarından olan Güner Göktuğ’a ulaştık. Kesinlikle istinafa gidileceğini söyleyen Göktuğ, “En geç Pazartesi dava dosyalanacak. Rötuşlar yapılıyor” açıklamasında bulundu.
‘Cemaat’ derdini bize anlattı;
Girne Nurettin Ersin Paşa Cami’si cemaati naptıysa olmadı ve sonunda derdini bize anlattı. İşte Girne’den ‘cemaat’tan gelen mektup;
“Camimiz her Cuma, bayram ve kandil namazlarında yoğunluk yaşamaktadır. Fakat camiye gelen cemaat, cami içerisinde yapılan imam odası ve park yerindeki Kızılay konteynırları yüzünden rahatsızlık duymaktadır. Bu sebeplerden dolayı ne camide kendimize ne de park yerinde arabalarımıza yer bulamıyor ve derdimizi kime anlatacağımızı bilemiyoruz.”
Güney'deki seçimler, yeni açılımlar ve "nerede kalmıştık?"
“Her zaman söylediğim gibi;
Keşke Kıbrıs sorununun çözümü;
Küresel güç odaklarının masalarından çok;
“A la Chypre” misali;
Kıbrıslı iki halkın kendi iradeleriyle şekillenip sonuçlandırılacak bir sürecin ürünü olsa...
En “ideali” bu olmasına rağmen;
Ada üzerinde söz sahibi aktörlerin sayısının bir hayli fazla olduğu şu şartlarda;
Bütün aktörlerin çıkarlarının “denk geldiği” en azından “fazla çatışmadığı” bir zaman kesitini yakalamak da şart oluyor...”
ALİ TEKMAN
Kalavaç: Kıbrıslı Türklerin yeni markası;
“Muhtar Ömer ilk seçildiğinde, köyde kanser vakaları çokmuş. “Bu neden böyle” diye düşünmüş. Etrafta radyasyon taraması yaptırtmış. Ama radyasyona rastlamamış. Sonra etrafta toksin atıklar aranmış ama netice alınamamış. Geriye bir tek kendilerinin ve Belediyenin yaptığı ilaçlama işi kalmış. Muhtar “önce insanları inandırmak lazım” diyor ve ilk altı ay ilaç yerine etrafa su sıkmış. Bu arada özel kurbağaların çoğalmasını sağlayıp sineklerle biyolojik savaşa girişmiş. Etrafın temiz olmasını sağlamış. Ve çok yerde okuduğunuz gibi organik köy haline getirmiş. Birçok eski ev cami restore edilmiş. Köylü desteği ile tarihlerini yansıtan “Yerel Değerleri Yaşatma Derneği” adına müze kurmuşlar ki, bunun binası da yine bir köy mensubu olan Yakup Yakupoğluları tarafından yapılmış. Köylüler, muhtarın liderliğinde turistlerin ilgisini çekecek bir belde yaratmışlar. Bunu yaparken ne yazıktır ki devletten hiç yardım alamamışlar. Avrupa Birliği ve UNDP projeleri yanı sıra Cami’nin içi ve bir bölgenin ağaçlandırılması için TC Yardım Heyeti’nden katkı almışlar.
Devlet bu arada ne mi yapmış? Köyü panoramik gören spor kulübünün işletmecisine okkalı bir vergi göndererek kapanmasını sağlamış.”
BÜLENT DİZDARLI
Böyle giderse koruyacak,kurtaracak bir şey kalmaz!
“Aslına bakarsınız, yola çöp dökenlere 50 TL bile olsa ceza verilmesi haksızlıktır!
Çevreyi kirletenler sadece yollara çöp dökenler mi?
Ceza yazan belediyeye kim ceza yazacak?
İkide bir patlayan lağım borularından yolların, sokakların çirkefe dönüşmesi çevre kitliliği değil mi?
Evlerimize gelen şebeke suyuna lağım karışması suçtan sayılmıyor mu?
Dahası var…
Teknecik elektrik santraliyle çevre kirliliğinin daniskası yaşanıyor bu ülkede.
Ülkemizin paha biçilmez koylarından biri olan, kaplumbağaların yaşam alanı Alagadi’de ‘tüm canlıları tehdit eden santralin bacasında yıllardır filtre sistemi bulunmamasından dolayı etrafa yayılan zehir çevre denilen bir şey bırakmadı.
Alagadi ve civar bölgelerde yaşayan insanlar ve hayvanların sağlığı Tanrı’ya emanet…
Sağlık uzmanları, zehir bulutlarının akciğer kanserini tetiklediğine dikkat çekiyor.
Bunun cezası yok mu?
Bunları görmezden geliyor ve yollara çöp dökerek çevrenin kirletilmesine 50 TL gibi komik bir ceza belirleme komikliği yapıyoruz.”
BİLBAY EMİNOĞLU
“Herkes "mahkemeye saygı" istiyor. Azıcık da "kamuoyu"na saygı göstermeyi deneseniz nasıl olur?”
Gürdal HÜDAOĞLU’nun pofilinden
***
“Biri Kıbrıslı Türklere ‘besleme’, diğeri ‘hayırsızlar’ der.”
Yıltan TAŞCI’nın profilinden
“Cengiz Topel Hastanesi kurulurken tesadüfen bugünkü yerine kurulmamış bölgemizde hastane inşa edilebilecek en iyi yer seçilmiştir. Denize sıfır, yeşili bol, geniş genişleme alanına sahip, nem ve rutubetten uzak bir yer aranmış ve bulunmuştur.”
Lefke STÖ’leri
“Bir an önce çalışmalar başlasın, faizlerin insaflı düzeye indirilsin ve belediye yeniden yapılandırılsın. Bunun olmaması halinde durum her geçen gün daha kötüye gidecek. Siyasal partilerin belediye meclis üyelerine gerekli teşviki vermesi gerekir”
İrsen KÜÇÜK (Başbakan)
FOTO YORUM