Yenidüzen gazetesinin 1 Aralık tarihli sayısında birinci sayfadan girilen, Sevgi Yalman imzalı, “Kapalı Maraş’ta banka soygunu girişimi” başlıklı haberde, Gazimağusa’nın Kapalı Maraş bölgesinde bir Kıbrıslı Rum bankasının kapısının zorlanarak açma girişiminde bulunulduğu, bölgenin askeri yasak bölge olması nedeniyle ayrıntılı bilgi alınamadığı, çeşitli kaynaklardan elde edilen ancak doğrulatılamayan bilgilere göre, bu bölgede gece bekçiliği yapan çok sayıda kişinin Gazimağusa Polis Müdürlüğü’nde sorgulandığı bilgileri verildi.
2 Aralık tarihli gazetenin 12. sayfasında, “Sırrını koruyor” başlıklı ve Sevgi Yalman imzalı devam haberinde, soygun girişimiyle ilgili bir resmi açıklama yapılmadığı, bölgenin birinci derece askeri yasak bölge olması nedeniyle soruşturmanın gizlilik içinde yürütüldüğü tekrar edildi. Haberde, bazı ailelerin, yakınlarının (gece bekçilerinin) gece geç saatlere kadar polis merkezinde tutulmalarından yakındıkları da ifade edildi.
Afrika’nın manşeti
Afrika gazetesi 3 Aralık tarihli sayısının manşetini bu habere ayırdı. Yenidüzen ve Sevgi Yalman isimlerinin geçmediği, “Hayalet kentte hazine mi var?” başlıklı haber aslında Şener Levent’in Açı isimli köşe yazısının haber haline getirilmiş biçimiydi. Bu haberde, Yenidüzen’in haberindeki bilgiler tekrarlanmıştı. Şener Levent’in Açı köşesinde, haberin hayal ürünü olduğuna ilişkin hiçbir ifade yoktu. Yazı şu ifadelerle bitiyordu: “Soyulmak istenen banka Kıbrıslı bir Rum bankasıymış... Bankanın demir kapısı zorlanmış... Gürültü çıkınca da iş yarıda kalmış... Komutan açıklama yapmıyor... Yapmasını da beklemeyin... Bu mesele aile meselesi... Dışarıya sızmaz! Siz paraya bakın paraya... 1974'ün yağmacıları bankalara amma da kıyak geçmişler ha!..”
Ancak, bir gün sonra, Afrika imzalı başyazısında Şener Levent, “asparagas haberler moda oldu son zamanlarda basınımızda… Meselâ ‘Maraş’ta banka soyma’ haberi en az Nasreddin Hoca fıkrası kadar komikti” diye yazdı.
Öncelikle, asparagas hakkında bilgi vereyim. Gazetecilik dilinde asparagas, aslı astarı olmayan, gazetecinin masa başında uydurduğu ve gerçekmiş gibi sunduğu haberlere deniyor.
Okur temsilcisi olarak, Sevgi Yalman’a, haberiyle ilgili bazı sorular yönelttim. Önce Sevgi Yalman’dan gelen cevabı aktarıyorum:
“39 yıldır sahada gazetecilik yapan biri olarak ilk kez böyle bir durumla karşılaşıyorum. Doğrusu, Şener Levent'in 'Nasrettin Hoca fıkrası kadar komikti' sözlerinden çok sizin 'haber doğru mu?' mealindeki sorunuza kırıldım. Ama, sonra Okur Temsilcisi olmanız sıfatıyla bu konuda sorular sormaya hakkınız olduğunu farkettim. Haber, elbette ki doğru bir haberdir. Ancak, kapalı Maraş'ın askeri bölge olması nedeniyle ayrıntılı bilgi alma imkânım olmadı. Polis de her zamankinin aksine bilgi vermeyip beni Basın Subayına yönlendirdi. Bunun üzerine bölgede görev yapan sivil bekçilere yöneldim. Zaten ilk istihbarat da onlardan birinin ailesinden gelmişti. Ancak aileler, isimden bahsedilmesini istemiyordu. Bu taleplerine saygı gösterdim. Bekçiler, günlerce polise çağrılıp ifadelerine başvuruldu. Soruşturma halen sürüyor ancak herhangi bir tutuklama yapılmadı. Bazı iddiaları da doğrulatamadığım için zaten haberimde yer vermedim. Birkaç kaynaktan doğrulatmadan hiçbir haberi göndermem. Afrika gazetesi, haberi, Yenidüzen'de yayımlandığı günün ertesinde manşetten kendi okuyucularına duyurdu. Kaynak belirtilmeyen haberde, Yenidüzen'de yazılanların tümü yayımlandı. Ancak bir gün sonra aynı gazetede haber biraz da ti'ye alınarak, “Maraş'ta soyulacak bir şey mi kaldı, bu haber en az Nasrettin Hoca fıkrası gibi komikti' dendi ve bir gün önceki haberi ile de çelişkiye düştü. Şener Levent'i tanırım. Hatta bir süre 'Kıbrıs Postası' gazetesinde birlikte çalıştık. Bazılarına katılmasam da fikirlerine saygı duyarım. Bu konuda neden böyle davrandığına da bir anlam veremedim doğrusu.”
Okur temsilcisinin yorumu
Bu türden, doğrulatılması zor olan haberlerde, yapılan ve yapılmayan açıklamalara bakmak gerekiyor. İlk haberin yayımlanmasının üzerinden bir hafta geçmiş olmasına karşın, böyle bir soruşturmanın yürütüldüğüne ya da yürütülmediğine ilişkin resmi bir açıklama halen yapılmadı. Bir yalanlama yok, doğrulama da yok. Sevgi Yalman’ın, askeri yasak bölge olması nedeniyle, Kapalı Maraş’a girip, soygun girişimi gerçek mi değil mi diye araştırması da mümkün görünmüyor. Gazeteci olarak, kendisine gelen istihbaratı değerlendirmiş, ailelerle görüşmüş, polise sormuş. Yani ortada asparagaslık bir durum yok. Muhabire konuşan aileler, isimlerinin açıklanmasından korkmasalardı, zaten haber tam olacaktı. Bu haberle aynı zamanda, kapalı Maraş’ta 17 banka şubesinin olduğunu, bu şubelerin kapılarının mühürlü olduğunu ve her Cuma üç kişilik bir ekibin bu mühürleri kontrol ettiğini öğrendik. Peki bu bankalarda gerçekten altın ve para var mı?
Mezar açılıp, kafatası çalındı mı?
Yenidüzen muhabiri Tanju Konuralp imzalı, “Geçitkale Belediyesi’nde skandal: Oğlu için kafatası çaldı” başlıklı ilk haber 3 Aralık Pazartesi günü gazetenin manşetinden verildi. Haberde, Sonuç Kunna isimli eski bir belediye çalışanının Geçitkale Belediye Başkanı Kıvanç Buhara hakkındaki iddiaları yer aldı. İddia şuydu: “Belediye Başkanı Buhara bana ve iki arkadaşıma köy mezarlığında bir mezarı kazıp içindeki kafatasını alarak kendisine teslim etmemizi emretti, biz de yaptık. Mezardan çıkardığımız kafatasını diş doktorluğu (hekimliği) bölümünde okuyan oğlu eğitiminde kullandı.”
Bir gün sonra (4 Aralık), Afrika gazetesine konuşan Geçitkale Belediye Başkanı Kıvanç Buhara, “iddiaların asılsız ve uydurma olduğunu”, kendisine “çamur atan” Sonuç Kunna’nın “zaman zaman mezarlıklarda yatan bir mezarcı, alkolik ve sabıkalı bir kişi olduğunu”, işten atıldığı için “bu iftirayı attığını” ifade etti. Afrika imzalı başyazıda, “Bir ihbar üzerine bu mezarlıkta Kayıp Şahıslar Komitesi de bir kazı yapmış 5-6 ay önce. Ancak ihbar asılsız çıkmış…” diye bir ifade de yer aldı.
Yine 4 Aralık tarihli Yenidüzen’in manşetinden verilen, Tanju Konuralp imzalı ve “Kafatası’na soruşturma” başlıklı haberde, Sonuç Kunna’nın Gazimağusa polisine giderek ifade verdiği ve bir soruşturma başlatıldığı belirtildi. Olay Yeri İnceleme ekibinin mezarlığa giderek inceleme yaptığı ifade edildi.
Yenidüzen, “Kayıp kazısı yalanı” başlıklı ve Tanju Konuralp imzalı haberinde (5 Aralık), Kayıplar Şahıslar Komitesi üyesi (yardımcısı) Murat Soysal’ın, sözü edilen mezarı kazmadıklarını, “aynı alanda başka bir mezarı” kazdıklarını söylediğini aktardı.
Bu haber üzerine Şener Levent, Afrika imzalı başyazıda, “biz mezarlıkta dedik mezarda demedik… Süleyman bey hadi hakemlik yapsın bu meseleye… Alsın karşılaştırsın iki yayını… Bakalım kim haklı…” diye yazdı.
Konu biraz karmaşık olduğu için önce haberi yazan muhabir Tanju Konuralp’in bana gönderdiği cevabı aktaracağım. Kendisine, hem ilk haberle hem de Kayıp Şahıslar Komitesi’nin kazısıyla ilgili sorular sordum. İşte yanıtlar:
“1. Öncelkle, haberde yer alan iddiaların, Sonuç Kunna tarafından gazetemize, ses kaydı alınacak şekilde açıklanması için yaklaşık 1 ay kadar bir süre beklediğimi belirtmek isterim. Kişi kendisinin de yargı sürecine dahil olacağını bildiğinden dolayı, bu konuda karar vermesini bekledik. Karar verdiği ve bizlere konuyu anlatacağını söylediği zaman geçtiğimiz Cumartesi akşamı saat 17.30 suları idi. Konuyu bize anlatmasına karşılık ilk şartı da, haberin Pazartesi günü yayımlanması oldu. Kendisinin de Pazartesi sabah polise gönüllü ifade vereceğinden dolayı Kunna, konunun Pazartesi günü duyurulması şartını koydu. Ben de bu şarta uymak adına haberin, yayımlanana kadar gizli kalması yönünde çalıştım. İddiaların odağı olan Kıvanç Buhara'dan, haber yayımlanmadan önce görüş almam, bu nedenle mümkün olmadı. Haberin gizli tutulması adına, bu yolu izlemek durumunda kaldım.
2. Haber yayımlandığı gün, bizzat Geçitkale Belediyesi’ne gittim. Kıvanç Buhara'nın kendisi ile görüşmek istediğimi sekreterine bildirdim. Bana kendisinin Mağusa'da olduğu bilgisi verildi. Akşam saatlerinde ise, Kıvanç Buhara'yı cep telefonundan arayıp görüş almak istedim. Ancak telefonu kapalıydı. Ertesi gün ise Afrika'da yayımlanan haberi gördüm.
3. Afrka'da yayımlanan yazıda aynı mezar kazıldı ifadesi yer almıyor. Ancak ihbarın asılsız çıktığı ifadesi yer alıyor. Halbuki ihbar asılsız çıkmadı, burada komite kazıları yaptı ve kemikler buldu. Ayrıca bu kazının da Afrika’da belirtilme şekli ve amacı, yayımladığımız haberin provoke edilmesidir. Ben de buna karşılık komiteden yapılan kazı ve çalışmalar ile ilgili bilgi ve detay aldım. Öte yandan yine Afrika'da yayımlanan MEZARLIK kelimesinin kullanış şekline de dikkat çekmek isterim.
4. Mezarı kazan diğer kişilerle konuşmadım. Bu isimlerin, konu ile ilgili kaynağımın verdiği ifadede yer alan isimler olması nedeni ile kişi sayısını belirttim. Ancak isimleri açıklamadım. Nitekim bu kişilerin de polis tarafından ifadeleri alındı.”
HABERDEKİ YANLIŞ
Öncelikle, bir belediye başkanının, emrinde çalışan işçilere emir verip mezar kazdırması ve kafatası çaldırması iddiası, haber değeri yüksek bir iddiadır. Böyle bir iddiayı ben haber yapmak için uğraşmam diyecek gazeteci yoktur sanırım. Haber kaynağının “güvenilir” olup olmaması elbette önemlidir, ancak, her durumda, bir kişi böyle bir iddia ile ortaya çıkmışsa, kişinin güvenilir olup olmadığına bakılmaksızın gazeteciye düşen görev, iddianın doğruluğunu araştırmak, suçlanan kişilere ulaşmaya çalışmaktır.
“Biz önce iddiayı verelim, sonra suçlanan kişinin cevap hakkını da kullandırırız” şeklindeki yaklaşım, iddia doğru olsa bile haberi baştan sorunlu hale getirmektedir. Muhabir Tanju Konuralp’in de cevabında belirtildiği üzere, haber yayımlanmadan önce suçlanan kişiye ulaşmak ve cevap hakkını kullandırmak için bir çaba harcanmamıştır. Suçlanan kişiye ulaşılmış olsaydı ve Afrika’da yer verilen cevapların aynısı haberde aktarılsaydı, haber daha az değerli olmayacaktı.
Kayp Şahıslar Komitesi’nin aynı mezarlıkta kazı yapması meselesine gelince. Benim edindiğim bilgi ve izlenim şudur: Birkaç ay önce, aynı mezarlıkta bir cenaze için mezar yeri kazılırken ortaya kemikler saçılmış, bunun üzerine, Kayp Şahıslar Komitesi’ne ulaşılmış, Komite de bu kemiklerin kime ait olduğunu incelemek üzere mezarlığa gitmiştir. Kayıp Şahıslar Komitesi, kendisine gelen ihbarları değerlendirmekte, elindeki kayıplar listesini temel alarak inceleme yapmaktadır. Elbette, ortaya saçılan kemikler bir insan cesedine aittir, ancak kime ait olduğu tespit edilememiştir. Söz konusu olan mezar, aynı mezar değildir. Mezarlıktaki başka bir mezardır.
Sonuç olarak, iddia önemlidir, haber değeri yüksektir, ancak en başta hata yapılmış, suçlanan kişiye cevap hakkı tanınmamıştır. Ayrıca, mezarı kazdığı iddia edilen diğer iki kişiyle konuşulmaması da bir eksikliktir.
Yenidüzen haberi Takvim gazetesinde!
Yenidüzen Yazıişleri Müdürü Cenk Mutluyakalı, “Türkiye medyasına haber servis eden ve ‘dış basın temsilcisi’ unvanını biraz kolaycılıkla kullanan birçok ‘meslektaş’da yıllardır var bu hastalık. Kıbrıs Türk medyasındaki haberleri ya ‘takla’ attırarak ya da aynen, üzerlerine kendi isimlerini yazarak, yayınlamak… Her sabah Kıbrıs Türk medyasındaki gazeteleri, ajansı tarayarak oradan haberler hazırlanıyor. Anlaşılırdır, anlaşılır olmayan, bu haberlerin üzerinde sürekli kendi imzalarının olması” diye yazdı ve Takvim gazetesinin kullandığı bir haberin linkini gönderdi. http://www.takvim.com.tr/Guncel/2012/12/06/kktcde-kafatasi-skandali. Emre Diner imzalı haberde, Yenidüzen’den hiç söz edilmiyor. Emeğe saygı lütfen.
OKURDAN GELEN
Mertkan Hamit isimli Yenidüzen okuru, “Bugün (4 Aralık) Yenidüzen Gazetesi web sayfası dahil bir çok sayfada TAK aracılığıyla verilen Mağusa Belediyesi'nin stratejik vizyonu konulu bir haber yayımlandı. Oldukça uzun bir metin olmasına rağmen, bahsi geçen vizyonla ilgili detaylara çok değinilmedi ya da ben göremedim. Sizce, bu stratejinin değil de, toplantının haber yapılmasında bir gariplik yok mu?” diye sordu. Doğrusu, Gazimağusa’da yaşayan birisi olarak ben de merak ettim doğrusu, nedir bu vizyon diye? Haklısınız, TAK mahreçli haberi yazan muhabir, vizyon hakkında bilgi veren Management Center Müdürü Bülent Kanol’un açıklamaları yerine, Gazimağusa Belediye Başkanı Oktay Kayalp’in konuşmasına odaklandığı için olsa gerek, vizyon çerçevesinde neler planlandığını yazmamış. Yenidüzen, bu bilgiyi habere ek olarak verebilirdi, vermemiş. Tek anladığım, “daha çağdaş bir Mağusa” yaratılacağı sözü verildiği.