Lefkoşa Organize Sanayi Bölgesi’ndeyiz bu hafta yeniden... İzci Ahşap’ın sahibi Ramadan İzci ile mobilya sektörünün ülkemizdeki durumunu ele alıyoruz. ‘Özel sektörün önünü açma düşüncesi iyi de, bu koşullarda yatırım yapmak, ürettiğini pazarlamak çok sıkıntılı; önümüz nasıl açılacak?’ diye soruyor Ramadan Bey... İzci, Sanayi Bölgesi’nin bitmek bilmeyen sorunlarına çözümün ise palyatif değil kalıcı olmasını diliyor...
İhracatın önü açılmalı
Dilek ÖNCÜL
· Yenidüzen: İzci Ahşap hakkında kısa bir bilgi alalım öncelikle...
· Ramadan İzci: İlk iş yerimi 1991’de Dikmen’de açtım. 2001 yılında Lefkoşa Organize Sanayi Bölgesi’ne taşındım. Mutfak, dolap, ahşap-doğrama işleri yapıyorum.
“ZAMAN ÖYLE BİR OLDU BÜYÜKLER BÜYÜYECEK KÜÇÜKLER KAYBOLACAK”
· YD: Mobilya sektörünün ülkemizdeki durumu ne?
· İzci: Teknolojiye yatırım yapanlar iyi şu anda. Teknolojiye çok fazla yatırım yapmayanlar geri kaldı. Teknolojiye yatırım yapmayanlar hemen hemen hiç para kazanmaz. Yani ancak iş yerini döndürsün ve karnını doyursun. Genelde mesleği bilmeyip, işte mimar olup mühendis olup okumuş insanlar daha fazla teknolojiye yatırım yaptı. Mesleğin içinden gelenler çok fazla teknolojiye yatırım yapmadı. Önünü göremedi, biri de yönlendirmedi. İşin maddi boyutu da önemli. Mesela ben de şimdi düşünürüm teknolojiyi yakalamak için tek bir makine almaya kalksam en az 60-70 bin Euro’dur. Bu, ortalama bir makinenin fiyatıdır. Bir baklava alacak olsan Türkiye’nin iyi bir makinesi 70 bin TL, İtalya’nın 70 bin Euro, Almanın da 100 bin Euro. Fiyatlar profesyonelliğine göre değişir. Bir tek baklava makinesi bu. İşte ebatlama, çoklu kesme makineleri, cmc var. Belirli şeyleri yakalamak istersen teknolojiye en az 400 bin Euro yatırım yapman lazım. Bizim yaşımız geldi 50’ye. O riskleri almak kolay değil. İşte o riski al da böyle bir yatırım yap acaba başarılı olacak mısın olmayacak mısın? Bundan sonraki hayatını mahvedebilirsin de. Ondan dolayı risk almak zor. Yavaş yavaş belki. Devlet desteği de olursa belki bir şeyler yapılabilir ama zaman öyle bir oldu büyükler büyüyecek küçükler kaybolacak; görüntü öyle.
“ÇOK TANIDIĞIMIZ MAZBATADAN İÇERİ YATTI”
· YD: Borçlu sayısı giderek artıyor. Mazbata mağdurları arttı. Ne yapılmalı sizce?
· İzci: Devletin bir çözüm bulması lazım. Bütün Dünya’da nedir geçerli olan, yani nasıl çözülür bu işler ona bakılması gerekir. Çok tanıdığımız mazbatadan içeri yattı. Borçlular giderek artıyor. Mağdur olan çok. Geçenlerde Maliye Bakanı açıkladı 1000 kişinin mazbatası çıktı diye, yani her an polis tutabilir bu kişileri. Bunlar çok kötü şeyler. Bir yatırım yapacaksan risk alacaksın da yatırım yapasın. O riski alırsın, böyle bir duruma düşersin ve ömrünü de artık götürürsün. Onun için kolay değil yani. Bu zamanda risk alıp yatırım yapmak çok zor. Çok büyük riskler var.
“2-3 YILDIR BİR YERE BİR KURUŞ KOYAMIYORUZ”
· YD: Ekonomik durum satışlarınızı nasıl etkiliyor?
· İzci: 2-3 yıldır yanlız kendimizi geçindirelim, dükkanı döndürelim. Hiçbir yere bir kuruş koyamıyoruz. Devlet KDV’sini alır. Kazanırsın veya kazanmazsın bilançolarını belli bir seviyede tutmak mecburiyetindesin. Çünkü öyle bir zaman ki, bilançoların tamam değilse seni eler, artık aşağıya gidersin. Zararda bile olsan bilançolarını hafif bir kârda göstermek zorundasın ki bir şey çıkarsa önüne ondan yararlanabilesin. Bir fırsat doğar, yararlanamazsın o durumda. Genelde hiç eksiye düşmeyelim, düşsek bile göstermeyelim düşüncemiz var. Ama piyasa çok kötü. Dediğim gibi büyük yatırım yapanlar iyi durumdadır. Mesela birkaç arkadaş var 2-3 yerden katkı aldı. Avrupa Birliği’nden para aldılar. Bir defa Çukurova Ajansın hibe programından yararlandılar. Yatırım yapıp teknolojiyi yakaladılar. Ancak o parayı almak için herhalde 4-5 yıl önceden alt yapınızı hazırlamanız lazım. O bilgiye sahip olacaksın veya biri seni yönlendirecek ve o altyapıyı hazırlayacaksın 4-5 yıl ki, o katkıyı alabilesin.
“SANAYİDE EN BÜYÜ SORUN TEMİZLİK, SU BASKINLARI”
· YD: Sanayi bölgesinde olmanın getirdiği sorunlar neler?
· İzci: Bizim en büyük sorunumuz temizlik, sel-su baskınları. Devlet, belediye hiç bakmaz Sanayi’ye. Seneler var yapacağız derler, olmaz. Mesela Sultan Kahvesi önündeki su. Geçen sene su aktı yoldan, durulunca düzelttiler yolu, bir asfalt döktüler; o gün geçti. Bu sene, herhalde bir ay sonra, yeniden başlayacak taşmaya yolun üstünden, yine kapanacak o yol. Yani hep günlüktür düşüncelerimiz. Sanayi Odası, Esnaf ve Zanaatkarlar Odası, ellerinden geleni çabalarlar yapsınlar ama nereye kadar. Halk da artık usandı. Obürü gelse ne olacak diye sokağa bile çıkmaz insanlar, eylemlere katılmaz. Türkiye ne derse o yapılır; obürü gelse belki birazcık frenleyecek ama yine olacak diye düşünür insanlar ve eylemlere çok da katılmaz.
· YD: Kalifiye eleman sıkıntısı yaşıyor musunuz?
· İzci: Genelde sıkıntı var. Yerli hemen hemen hiç yok zaten. Herkesi okula yolladık çünkü devlet cazipti. Devlet cazip olduğu için herkes okudu, rahatlığa alıştı, sanata gelen yok. Bundan sonra belki ama yine de zor. Genelde Türkiye’nin işçileri. Onlar da Türkiye’deki ücretler yükseldiğinden dolayı az az kaçarlar. Yani istediğimiz zaman istediğimiz elemanı bulamayız. Bundan sonra da büyük bir ihtimalle herhalde Uzak doğudan, Rusya’dan gelecek. Türkmen var, Filipinliler var, Pakistanlılar var. Yani profil değişiyor yavaş yavaş.
“Kredilerden parası olan yararlanır”
· YD: Esnaf ve hizmet sektörüne üst limit 60 bin TL olacak şekilde yeni bir kredi programı açıklandı. Program, esnafa, gerçek anlamda bir katkı sağlayacak mı?
· İzci: Faydalanacak olanlar belli. Mesela daha önce sıfır faizli kredi vardı. Genele baktığında parası olan insanlar yararlanır bu kredilerden. Mesela ben Ziraat Bankası’na gittim. Ziraat Bankası bilançolarımızı istedi. Genelde Kıbrıs’ta bilançolarımız hep risk altında. Bilançolarımız tam uygun değil dediğimiz anda dediler ki kredi veremeyiz. Döndük dedik işte bilançoları uygun olmayan insanlara verdiniz, nasıl olur. Bana dediler ki çalıştırdığın işçi sayısına göre 70 bin TL’ye kadar kredi verebiliriz sana. Getireceksin 70 bin TL, paran varsa vereceksin ya da başka bankadan alacaksın, buraya getireceksin, bloke edeceğiz, vadeli olarak işleyecek ve 70 bin TL’yi çekip sana vereceğiz. Bu durumda sıfır faizden 70 bin TL verebiliriz sana dediler. Veya dedi; 70 bin TL’yi çekecek bizim bankaya
“Özel sekötörün önü açılmalı”
· YD: Küçük esnafın korunması, desteklenmesi açısından öneriniz var mı?
· İzci: Esnafın güçlendirilmesi için devletin projeler yapması lazım. Bizim bir birliğimiz vardı, sorunlar konuşuldu ama maalesef insanoğlu kendine çeker. Bir şey yapamadık. Mesela teknolojiye yatırım sorunu. Çok büyük para gerektirir makineler. Ben alırım, bir arkadaş daha alır, diğeri almaya çabalar. 4-5 makine yeterse bütün Ada’ya 4-5 tane makine alınmalı. Devlet bunu düzenlemeli, belirli atölyeleri belirli yönlere çekmeleri lazım. Herkes almasın aynı makineyi de hepsi de otursun. Yani bunların planlanması gereklidir. Şahıslara bırakılırsa, herkes kendini düşünür. İşte o aldı, benim de gücüm var ben de alayım ama onunki de oturur diğerininki de oturur. Bir yerde bu ekonomiye zarar, ülkenin parasına zarar. Yani bir yapılandıma gereklidir. Tabii biraz karamsarız genel olarak. Hükümet özel sektörü güçlendirecek diyor. Güzel bir şey. Ama mesela ben gittim borçlandım, bu makineleri aldım, yatırımımı yaptım, güçlendim; kime satacağım. Türkiye’ye çok zor. Ücretler pahalı, malzeme ordan gelir. Genelde maliyetlerimiz yüksektir. Başka ülkelere hemen hemen hiç satamayız, Rum kesimine biraz. Hükümet, özel sektörün önünü açmalı. İhracat yapabilmemiz gerek. O da zor şimdilik görüntüde. Bu nedenle hep karamsardır insanlar. Yatırım yapan arkadaşlarımız bile karamsardır. Bugün iş var ama 15 gün iş gelmezse biz başlarız kara kara düşünmeye. Ne oluyoruz, batıyor muyuz diye. Özel sektörün önü açılsın iyi bir şey ama ihracat yapmanın önü de açılırsa ancak birbirini tamamlar. Yoksa özel sektör güçlenmiş, borçlanmış, almış yatırımını yapmış ama önü kapalı; bir anlamı yok. Mesela eskiden memur para kazanırdı, herkes özel ev yapardı, birşeyler dönerdi. Şimdi o da artık sıkıntılı. Memurlar önünü göremiyor, artış yok, hayat her gün pahalı olur. Bundan dolayı onlar da iş yaptırmıyor.
· YD: Yeni yatırımlar var, oteller inşaa ediliyor. Sizden iş talep edilmiyor mu?
· İzci: Çalıştıkları arasında hiç yerli yok. Fiyat dahi almazlar. Artı şimdi yapılır biter, işte 3-5 sene sonra mobilyasını değişecek; ona da teşvik verir devlet, yurtdışından mobilyalarını getirsinler diye. İlkten yapıldı hade gözümüzü yumduk, kabullendik ama ondan sonraki mobilya ihtiyacını da teşvik alarak yurtdışından getirirler. Bu defa burdaki sanatkarın gelişmesi olmaz. Para kazanacaksın ki yatırım yapıp gelişesin.
Bir cümleyle
Ekonomi: İyi değil
Para: Genelde yok
Döviz: Durgun
Yatırım: Yerli halkın yok
Hükümet: Durgun
Özelleştirme: Bütün hızı ile sürüyor
Sanayi Odası: Olumlu
Medya: Halk için kullanılan bir ihtiyaç