Herkes flaş-haberi atladı. Aslında galiba atlamadı ama gülümseyerek es geçti. Büyük bir olasılıkla çoğunluk, “Birileri ya bizimle, ya Rum’la ya da dünyayla dalga geçiyor, aldırmayın...” dedi.
Bizimle dalga geçiliyorsa....
Çok normal. Yeni birşey de değil üstelik. Bizimle ‘dalga geçme’ çoktan beri vardı. Var olmaya da devam ediyor. Görünüşe göre, dalga dalga daha ne dalgalar gelecek üzerimize üzerimize onu bekliyoruz hep birlikte. Eğer alışmadıksa, alışmalı mıyız ? Yoksa alışmamalı mıyız ? Bütün mesele burda işte.
Eğer, Rum’la dalga geçiliyorsa....
Aslında bu da son derece doğal. Buna da şaşırmamak lazım. Tek fark, eskiden üstü kapalı kapalı dalga geçiliyordu, şimdi kahvehane ağzıyla dalga geçiliyor. Bizim alışmaya başladığımız gibi Güney’dekiler da alışacaklar buna. Başka çareleri de yok.
Eğer dünyayla dalga geçiliyorsa.......
Hahhhhh... İşte burada bazı kuşkularım var benim.
Dünya ile dalga geçenler, aslında dünyanın onlarla dalga geçtiğini ne zaman farkedecekler acaba ? Dünyada ‘dalga’ konusunun baş kahramanı olduklarını birileri çıkıp söyleyecek mi kendilerine ?
Dünya, ilacı buldu nasıl olsa...Pohpohla pohpohla salıver. “En önemli en büyük müttefik..” de; “En kahraman...” de; hatta gerekirse “Bir Türk dünyaya bedeldir..... “ bile de, nereye gideceklerini bilmeden yürümeye devam etsinler. Yolun sonunun ne olduğunu düşünmeden hindi gibi kabarıp dursunlar. Hindi’nin bir gün fırına verilip ziyafet sofralarını süsleyebileceğini düşünmeden...
***
Konuşmak, dalga geçmek en kolayı. Boş mu dolu mu önemli değil. Konuş konuşabildiğin kadar. Dilin kemiği yok ki.....Hem, konuşandan gelen zarar az olur genellikle. Konuşmayandan korkulmalı.
TC Başbakanı’nın altın çocuklarından biri “Güney Kıbrıs Rum Yönetimi iflas etmiş durumda. Eğer yardım istiyorlarsa, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (!) Başbakanı’na (!) başvursunlar; o da başvuruyu bize ulaştırır, değerlendirir yardım ederiz...” gibi birşeyler söyleyiverdi...
Çok geçmeden....... Anlı şanlı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin anlı şanlı Başbakanı da konuşuverdi ve o da ustasının çok benzeri sözlerle Güney’in Rumlarına büyük moral verdi !!!! “İsterlerse yardım için başvursunlar derhal değerlendirir Ankara ile konuyu görüşürüz...” gibi birşeyler deyiverdi.
Eminim ki (!!!) Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (!) de Güney Kıbrıs halkı da, en büyük düşmanı sandıklarından gelen bu çağrılar üzerine inanılmaz mutlu oldu. Eminim ki (!!!), gerçek dost kim sonunda anlayıverdiler. Şimdi yapacakları sadece ve sadece, tanımadıklarını söyledikleri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanımadıkları Hükümetine küçücük ve basit bir başvuru yapmak ve beklemek. Ardından paralar gelmeye başlayacak yağmur gibi. Ekonomileri de düzelecek, tüm sıkıntıları da yok olacak.
Sakın ola uzatılan bu dost eli geri çevirmeye falan kalkmasınlar...
Paralar gelmeye başladıktan sonra ne mi olacak ?
Bu sorunun cevabını da, en kısa yoldan, Kıbrıslı Türklerden öğrenebilirler.