Haberi okuduğum zaman, “Olamaz! Bir futbolcu bu kadar centilmenlik dışı bir harekette bulunamaz” demiştim.
Elbette, tahmin ettiğiniz gibi Şampiyonlar Ligi E Grubu’nda oynanan Nordsjaelland – Shakhtar Donetsk maçında yaşanan pozisyondan bahsediyorum.
Karşılaşmanın 26. dakikasında hakem atışı ile başlayan oyunda top rakip kaleciye gönderilirken tüm oyuncuların bıraktığı topa hareketlenip kaleciyi çalımlayarak topu filelere göndermek centilmenlik dışı hareketlerin doruk noktası olsa gerek.
Bu garip golün sonrasında Shakhtar Donetsk’in kendi kalesine gol atmasını bekleyenlerin senaryoları da gerçekleşmezken karşılaşmanın ardından toplanan UEFA Disiplin Kurulu’nun etik kurallara uymadığı gerekçesi ile bu talihsiz golü atan Luiz Adriano’ya bir maç ceza vermesi anlamlıdır.
Yukarıda bahsedilen fair-play ruhuna aykırı hareket trajıkomiktir.
Ancak UEFA’nın bu harekete ceza vermiş olması fair-play’e verdiği önemi göstermesi açısından büyük anlam taşımaktadır.
Kimse kusura bakmasın, ama benzer centilmenlik dışı olaylar ülkemizde, liglerimizde de yaşanmaktadır.
Daha geçtiğimiz haftalarda B. Bağcıl ile K. Kaymaklı arasında oynanan karşılaşmada (İki takımın arasında anlaşma olduğu ileri sürülerek) Jeffrey’nin K. Kaymaklı’ya karşı oynatılmaması farklı bir hareket değildir.
Böyle bir hareket şampiyonluk yolunda K. Kaymaklı’ya haksız rekabet sağlamaktadır ve sporun yarışma ruhuna zarar vermektedir.
“Bana karşı oynama, ama rakiplerime karşı oyna” mantığının şike ve teşvikten ne farkı vardır?
Bir K. Kaymaklı taraftarı olarak bu olaydan büyük üzüntü duydum.
Diğer taraftan B. Bağcıl Teknik Direktörü Toygar Davulcu’nun K. Kaymaklı’ya karşı takım kurmakta zorlandığı ve bu tür anlaşmaları adil bulmadığı ve modern futbolda yeri olmadığı yönündeki açıklamaları gazete sayfalarında boy boy yer alırken, yetkili mercilerin olaya seyirci kalmaları kabul edilir bir davranış değildir.
Doğrusu Futbol Federasyonu’nun çıkıp, böyle bir anlaşmayı tanımadığını açıklayıp, gereğini yapmasını beklerdim.
Ama nerde?
UEFA’nın “Şike” ve “Teşvik” gibi centilmenlik dışı hareketlere “0” tolerans uygulanmakta olduğu bilinmektedir.
Aynı şekilde haksız rekabete zemin hazırlayan “Doping” kullanımı da futbolda cezaya tabidir.
Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nun, UEFA çatısı altında maç yapabilmek için KOP ile görüşmeler e başladığı bu günlerde, “Şike”, “Teşvik” ve “Doping” gibi fair-play’e aykırı, haksız rekabet sağlayan etkenlere karşı, duruşunun ne olduğu sorgulanmalıdır.
Şimdi Futbol Federasyonu’ndan birileri çıkıp, “Biz onları yaptık, bunları yaptık” diye methiyeler sıralayabilirler.
Ama ne derler bilirsiniz,“Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz”
Fair-play’e aykırı hareketlere seyirci kalan Futbol Federasyonumuz…
Doping kontrolü yapamayan, “Doping Kurulu”muz…
İşte bizim “Şike”, “Teşvik”, “Doping” ve fair-play’e bakış açımız.
Gerisi, “Fasa, fiso”