Geleceğin müzik öğretmenleri bizlere ümit veriyor

Müzik öğretmenliği bölümlerinden mezun arkadaşlar hatırlayacaklar. Özellikle, üniversite öğretmenlerinin gözetiminde, yaratıcılıklarının projelendirilmesi, bu projelerin uygulanması ve sunulması, alınan eğitimin en önemli unsurlarından biridir. Öğrenciler

 

Müzik öğretmenliği bölümlerinden mezun arkadaşlar hatırlayacaklar. Özellikle, üniversite öğretmenlerinin gözetiminde, yaratıcılıklarının projelendirilmesi, bu projelerin uygulanması ve sunulması, alınan eğitimin en önemli unsurlarından biridir. Öğrencilerin uygulayacakları birçok proje içinde ve en başlarda gelen “orff” yöntemi ve uygulamaları, tüm dünyada çok sık tercih edilmektedir. Müzik eğitim fakülteleri ve buna benzer kurumlardan mezun olan öğrencilerin büyük bir kısmı da, tez aşamasında “Orf Çalgıları” konusunda araştırmalar yaparlar. En güzeli ve doğru olanı ise, yapılan bu araştırmaların proje kapsamında çocukların da katılarak  birlikte sunulmasıdır. Geçtiğimiz günlerde,  Doğu Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Öğretmenliği Programındaki öğrenciler, çok güzel bir proje üstünde çalıştılar ve kanımca çok da başarılıydılar. Bu projenin başarılı öğrencilerinden Meryem Dora ile konuştum. Başarılı ve yetenekli bir flüt öğrencisi ve çalıcısı da olan Meryem,  yapılan projeyle ilgili bilgiler verdi; “Bizler, Doğu Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Öğretmenliği Programı öğrencileri Tuğçe Sirhan, İpek İkinci, Meriz Okanar, Meryem Dora ve Ayşe Yalnız.  Topluma Hizmet Uygulamaları dersi kapsamında 17 Kasım 2012 cumartesi günü, Kanser Hastaları Yardım Derneği  Umut Eğitim ve Kültür Evi’ndeki birbirinden yetenekli çocuklarla tasarlamış olduğumuz, Orff Çalgıları’nı Kıbrıs Özel Etnografya Müzesinde sergiledik. Bu proje, orff çalgılarının çocuklara katacağı müziksel beceriler ele alınarak yapılmıştır. Biz bu projeye başlamadan önce, bu çocuklara sosyal beceri kazandırmayı, moral vermeyi, onları eğlendirmeyi ve kalıcılığı sağlamayı hedefledik. Yaşları 4 ila 12 arasında değişen 10 çocukla birlikte,  toplam 4 haftada tamamladık. Bu süreci gerçekleştirmek için sponsora ihtiyacımız vardı ve sponsor bulmak çok zordu. Belça Süpermarket, Krayolan ve Lefkonuklu, Özel Etnografya Müzesi bize destek oldular. Ayrıca, hocamız Dr. Ertem Nalbantoğlu ve Gökhan Gökberk de bize desteklerini esirgemediler. Herkese çok teşekkür ederiz. Yapılan tüm materyaller Kanser Hastaları Yardım Derneği Umut Eğitim ve Kültür evindeki emeği geçen yetenekli çocuklarındır. Biz bu projede çocuklarla birlikte çok güzel vakit geçirdik. Onlarla birlikte bu projeyi yapmak bizim için büyük zevkti.” İşte böyle diyor Meryem Dora ve yaptıkları projeyi çok güzel açıklıyor. Özellikle Kanser Hastaları Derneği konusundaki duyarlılık da hemen kendini gösteriyor. Bu projede adı geçen herkesi kutlamak ve övgüyle sözetmek istiyorum. Meryem ayrıca Umut Eğitim ve Kültür Evi hakkında da kısa olarak şu bilgileri veriyor; “Umut evinde, tedavi sürecinde derslerinden geri kalan gençlere ve çocuklara ihtiyaç ve terapilerine göre İngilizce, Matematik gibi dersler verilmekte, müzik terapi, psikiyatr eşliğinde çocuk ve aile ile seansları yanında, bilgisayar kursları, müzik dersleri, tiyatro çalışmaları, Satranç kursları, Rumca konuşma kursları verilmektedir. Ayrıca oyun odaları da bulunan Umut evinde çocuklarımız kendilerini mutlu eden fiziksel aktiviteler de yapıyor. Özetle her gencimizin buradan hayata hazırlanarak atılabileceğini gözlemlediğimiz bir ev”. Bravo gençler, yolunuz açık olsun.

CARL ORFF KİMDİR?

Carl Orff  (d. 10 Temmuz 1895 Münih, Almanya - o. 29 Mart 1982 Münih) Carmina Burana isimli sahne kantatasının yaratıcısı olan Alman besteci. Orff çocuklara müzik öğretmek için özel bir eğitim yöntemi geliştirmiştir. Subay kökenli, soylu bir aileden gelen Orff 10 Temmuz 1895 günü Münih'te doğdu. Annesi yetenekli bir piyanistti. Carl, müzik sevgisini annesinden almıştı ve küçük yaştan başlayarak tiyatroya da düşkündü. Henüz çocukken evde oluşturduğu kukla tiyatrosu için oyunlar yazan ve besteler yapan Carl, 17 yaşına geldiğinde bir opera ve pek çok şarkı bestelemişti. Münih Müzik Akademisi’ne girdiyse de, kısa sürede akademik müzik çalışmalarından sıkıldı. Sahne müziğine olan ilgisinden ötürü ortaçağ ve Rönesans döneminin ilk sahne müziği yapıtlarını inceledi. Bu çalışmaları 1935’te Carmina Burana’yı yaratması için Orff'a esin verdi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri