AK pak değil ortalık..
Keşke olsa...
Paketi “ak”lasa da “küçük” bir imza, hepsi nafile bir çaba...
***
Bu kez ismine “Sürdürülebilir Ekonomiye Geçiş” denmiş!
Sevinsek mi acaba?
Galiba, bir öncekinin “sürdürülemez” olduğu anlaşılmış, başları tokuşa tokuşa!..
***
Hiç içeriğe girmeyelim!..
Hoş, istesek de giremiyoruz zaten.
Çünkü bilmiyoruz...
Kimse bilmiyor...
Muhtemelen, bu satırları yazarken ben deniz, Başbakan ve bakanları da yeni yeni öğreniyor!..
***
Bir HÜKÜMET düşününüz ki, “ekonomik programı” saklıyor!..
Kimden?
Programı uygulayacağı halkından...
Kendisini seçenlerden...
Ekonomik örgütlerden...
Meclis’ten...
Hatta Cumhurbaşkanı’ndan...
***
Muhtemelen, paketin ya da programın içeriğinde, doğru ve yerinde saptamalar da vardır...
İtiraf edemesek de, kimi mecburi “acı tedbirler” yazıyordur, orada...
Ama şu anda asıl derdimiz, ne yazdığının çok ötesinde...
Katılımcılıktan böylesi uzak...
Bu kadar ezik....
Böylesi anti-demokratik, yurttaşının iradesini hiçleştiren...
Yani tam da “uzaktan kumanda” bir yönetimle, acaba nereye kadar?
Onca “dayatma”ya karşı “dayanma” gücü, bitecektir bir yerde...
***
Şimdi geliniz ve dünyaya söylediğiniz sözü, Kıbrıslı Türkler’e yöneltiniz bakalım, kim inanacak size?
“Burada, tüm kurumlarıyla, kendi özgür ve demokratik iradesiyle, bir devlet vardır...”
Okurun aklına ne gelir bilmem de, ben çocukluğuma gidiyorum biraz...
<.... Gavrın gavrın gavrıncık...
Ortasında havızcık... Bu duttu... Bu götürdü... Bu yedi... Bu da hani bana hani bana dedi...>
***
Bu masallar da uyutmuyor artık...
* Paket havaalanında açıklanacaktı, muhtemelen açıklandı!.. Niye böyle ‘acele’ ettiler ki (!) Ve galiba adı da değişti.