Erkut Yılmabaşar 1975 doğumlu… CTP üyesi bir anne ve halk arasında yaygınlıkla CTP’li diye bilinen bir babanın iki çocuğundan biri. Kendisi “dünya görüşüme daha yakın” dediği TDP’de siyasete başlamış. Partinin kurucu üyelerinden. Erkut Yılmabaşar, DAU Uygulamalaı Matematik ve Bilgisayara Eğitimi almış, aynı zamanda DAU Kıbrıs Öğrenci Birliği’nin de kurucu üyesi. Siyasetten önce de çeşitli sivil toplum örgütlerinde çalışmış, Çözüm ve AB Grubu’na katılarak Ticaret Odası’nda Oda Meclisi üyeliği ile İskele Esnaf Birliği Yönetim Kurulu üyeliği bunlardan bazıları. 2010’da İskele Belediye Başkanlığı için adaylığını koymuş ancak kazanamamış.
Erkut Yılmabaşar 3 yıldır da TDP İskele İlçe Başkanlığı yapıyor.
“…Bundan 10 yıl sonra Kıbrıs sorununun da çözüm sürecine girmesiyle birlikte siyaset de tamamen değişecek. Gelecekte bizi çok dilli ve çok kültürlü bir siyaset bekliyor. Buna uyum sağlayabilen siyasetçiler sahnede kalacak…”
“…Yurt dışında eğitim alan çok sayıda genç var. Bu gençlerin gelecekte siyasette daha aktif rol alacağına inanıyorum. Zaten doğa boşluk tanımaz, bu değişime göre siyaset de kendini dönüştürecektir…”
“…Siyasi partiler yeni dönemde gençlere, kadınlara hatta engellilere, toplum içinde ötekileştirilenlere daha çok yer açabilmeli. Toplumun daha geniş bir kesiminin siyasette yer alması buna bağlı. Bunun için de kadın kotaları gibi, gençlik gerek kotalarının da uygulanması gerektiğine inanıyorum…”
“…Ben nasıl 18 yaşındayken bu ülkeye barışın gelmesi ve daha demokratik bir ortam yaratılması için çalışmışsam, bundan on yıl sonra da aynı şekilde mücadele etmeye devam edeceğim…”
İLÇE BAŞKANLIĞI
İlçe Başkanlığı genellikle bizim siyasi geleneklerimizde biraz da arzuhalcilik olarak biliniyor, bu zor oluyor mu diye soruyorum öncelikle, Erkut Yılmabaşar’a;
İşin zor olduğunu teslim etmekle birlikte, siyasette usanmadan çalıştığını hemen ortaya koyuyor.
“Zor ama insanlara hizmet etmeyi, sürekli iç içe olmayı seviyorum” diyor ve devam ediyor;
“Genellikle bir sıkıntısı derdi olan herkes ilçeye geliyor. Daha çok da hükümette çözemediği sorunlar için bize geliyor, insanlar. Bugün en az 50 kişi ile sadece telefonda görüşmüşümdür. Her gün yüzlercesiyle hem yüzyüze hem de sosyal medya üzerinden görüşüyorum. İskele’de devlet dairesi yok. O yüzden bazen küçük meseleleri çözmek bile zor oluyor, bu durumda da bize geliyorlar.”
Yılmabaşar, sosyal medyayı aktif kullanan siyasetçilerden. “Ama sadece sanal ortamda değil, kişilerle yüzyüze olmayı tercih ediyorum, mesela haftada 2 gün Karpaz köylerini geziyorum” diyor.
TDP’nin bölgede örgütlü çalışma ağının genişlediğine işaret eden, Erkut Yılmabaşar, bu çalışmaların bir sonucu olarak da 1998’den bu yana ilk kez, bölgeden Belediye Meclis üyesi çıkarıldığını anlatıyor.
“2010’da bölgeden 3 belediye meclis üyesi çıkarmayı hedeflemiştik. Bu örgütlü çalışma sonrasında bunu başardık” diyor.
ERKEN SEÇİM
Erkut Yılmabaşar da 2013’ün ilk çeyreğinde bir erken seçim bekliyor. “Mart Nisan ayı gibi bir erken seçim mutlaka olur diye düşünüyorum” diyor.
Seçim konusu dile getirilirken, örneğin tek listenin çok konuşulduğunu hatırlatarak, İskele bölgesinden biri olarak, bu konuya nasıl yaklaştığını da soruyorum, Yılmabaşar’a.
“Biz parti olarak tek listeyi destekliyoruz. Tek liste olsa da olmasa da TDP şu anda İskele İlçesi’nden1-2 kişi meclise gönderir. Biz kendi içimizde adaylarımızı tespit ettik. Stratejik örgütlenme tamamlandı. Genç bir kadroyla yola çıkıyoruz. Daha önce aday olmamış, konularında uzman, herkesi temsil edecek adaylarımız var” şeklinde konuşuyor.
İskele’nin kendi içinde bir ön seçim yapma olasılığının da yüksek görüldüğünü ifade eden Yılmabaşar, “örgütümüz uygun görürse, bu seçimde ben de aday olmayı düşünüyorum” diyor.
Özellikle küçük bölgelerde bazen büyük bir ailenin oylarıyla her şeyi değiştirebileceğini ve bu yapının yarattığı dezavantajı ortadan kaldırmak için tek bölge seçim sisteminin desteklenmesi gerektiğine dair görüşler olduğu gibi, bölgesel temsiliyetin ortadan kaldırılacağına ilişkin endişelerin de dile getirildiğini hatırlatarak, merkezden uzak bir bölge siyasetçisi olarak kendisinin böyle endişeleri olup olmadığını soruyorum.
“Tek bölge seçim sisteminin çeşitli formülleri vardır. Hem bu dediğiniz dezavantajları ortadan kaldıracak, hem de bölgesel temsiliyeti sağlayacak formüller mümkündür diye düşünüyorum. Örneğin, yine bölgelerden adaylar olur ve ülke genelinin oylarıyla seçilir. Oylar da belli bir ağırlık hesaplaması üzerinden yapılabilir” diyor.
“ADAY BULMAK KOLAY DEĞİL, ,İNSANLAR SİYASETE GİRMEKTEN ÇEKİNİYOR”
Erkut Yılmabaşar, her ne kadar İskele ilçesinde bir ön seçim öngörülse de partiler açısından aday bulmanın zor olduğunun da altını çiziyor ve şöyle devam ediyor;
“Aday bulmak kolay değil. İnsanlar siyasete girmekten çekiniyorlar. Siyasetin son 8-10 yılda, hem sağdan hem de soldan ciddi yaralar aldığını düşünüyorum. Gerek milletvekili transferleri gerek ise bu transferlerle parti kurmak, hükümet kurmak insanları siyasetten soğuttu. Bizim parti olarak biraz da mücadeleci tavrımız üye sayımızı ve bize olan ilgiyi artırdı.”
“BU MECLİS YASAL DÜZENLEME YAPAMAZ”
Erkut Yılmabaşar, bu meclis yapısının bir seçimden önce yapısal sorunları düzeltecek yasal değişiklik yapacağına inanmadığına vurgu yapıyor.
“Bu meclis yapısının yasal değişiklik yapabileceğini düşünmüyorum. Bu geçen seçim döneminde de hedeflenmişti ama olmadı. Şu anda da zaten bu meclis meşrutiyetini yitirmiştir. UBP hükümeti milletvekili borsası kurarak çoğunluk sağlamış olabilir ama halkın güveni yoktur. Bu durumda oluşacak yeni meclisin bir sonraki seçimi beklemeden, gerekli yasal değişiklikleri yapması gerekir. Şu anda yapılan bütün kamuoyu yoklamaları, meclisin en az yarısının değişeceğini ortaya koyuyor.”
“SEÇMEN YENİ DÖNEMDE DAHA SAĞLIKLI SEÇİMLER YAPACAK”
Erkut Yılmabaşar, yeni dönemde meclisin yeni yüzlerle yenileneceğine inandığını ifade ediyor ve şöyle devam ediyor;
“Geçtiğimiz seçim döneminde CTP’ye olan öfke, UBP’nin seçilmesini sağladı. Bu dönemde UBP için böyle bir öfke motivasyonu yok. Seçmen artık daha duyarlı. Her ne kadar bıkkınlık dile getirse de bizim toplumumuz her sohbette hala siyaset konuşuyor. Bizde böyle bir kültürel yapı var ve ben seçmenin oy vermeyi de önemsediğini düşünüyorum. Bu süreçte de daha sağlıklı seçimler yapacak.”
Partilerin de seçmenin bu hassasiyetine karşılık aday belirlerken çok dikkatli olması gerektiğine de işaret eden Erkut Yılmabaşar, “partiler aday belirlerken halkın isteklerini göz önünde bulundurmalı.
“ÖNEMLİ OLAN DÜŞÜNSEL GENÇLİK”
Toplum kendi alanında uzman, güvenebileceği, yalpalamayan siyasetçi görmek istiyor. Aynı zamanda kapısını çaldığında evinde bulabileceği insanlar istiyor, çünkü bu da küçük toplumun bir getirisi. Siyasetçiyi tanımak, Onunla sohbet etmek istiyor” şeklinde konuşuyor.
Genellikle yeni yüzlerin ve gençlerin siyasette sivrilmelerinin çok kolay olmadığını partilerin kendi iç dengelerinin de buna kolay izin vermediğini söyleyerek bu konuda da değerlendirmelerini soruyorum, Yılmabaşar’a;
“Aslında bizim partimiz gençleşme konusunda çok şanslı. Burada tüm makamlar herkese açık. Partinin en büyük özelliği gençlere açık olması ben de bu durumdan yararlandım. Ama tabii ki daha kurumsallaşmış partilerde bu imkanı yakalamak daha zor” diyor.
Erkut Yılmabaşar, siyasetin yenilenmesi için sadece yaşın gençleşmesinin yeterli olmadığını düşünenlerden… Şöyle devam ediyor;
“Bir insanın genç olması tek başına önemli değil. Önemli olan düşünsel anlamda bir gençleşme yakalamak. Kişi kaç kitap, kaç bilimsel makale okuyor, Türkiye’de, Avrupa’da, dünyada olanları, toplumsal hareketleri ne kadar takip ediyor, bunlar çok önemli. Ama tabii ki kendi bölgesine de yabancılaşmamak da önemli. Siyasette olan insanların, felsefe üretebilen, düşünebilen ve bunu topluma yansıtabilen insanlar olması lazım.”
“ACI İLACI İÇMEMİZ LAZIM”
Erkut Yılmabaşar, Kıbrıs sorununun ancak 2023’de Türkiye’nin AB süreciyle ilişkili olarak çözüm yolunda ilerleme sağlayabileceğini söylüyor.
“Bu arada yeni kapılar açılır mı, güven artırıcı önlemler devreye girer mi birlikte göreceğiz. Ancak bizim bu dönemde daha çok çalışmamız lazım. Şu anda devam eden çözümsüzlük koşullarında yatırım iklimi ve güven ortamı yok. Devlet yapısı çökmüş durumda. Eski alışkanlıklarımızdan vazgeçip acı bir ilacı içmemiz lazım. Ve işte bu dönemde daha çok düşünmek, daha çok çalışmak ve daha çok felsefe üretmek lazım.”
EKONOMİK PAKETLER
Türkiye’nin son zamanlarda iç siyasette hakimiyet kuran, zaman zaman eleştirilen açıklamalarla daha çok dayattığı söylenen ekonomik programlarla ilgili düşüncelerini de soruyorum, Yılmabaşar’a.
“İmzalanan paketlerle ilgili topluma bilgi verilmemesinin son derece yanlış ve rahatsız edici bir durum olduğuna işaret eden Yılmabaşar, “Türkiye yetkililerinin zaman zaman açıklamalarının bir taraftan Kıbrıslı Türkleri son derece üzdüğünü, bir taraftan da müzakere masasında elimizi zayıflattığı bir gerçek. Belki 30 yıldır bu ülkeyi yöneten UBP hükümeti, bu ülkeyi iyi yönetemedi ama bunu da Kıbrıs Türk toplumunun söylemesi gerekiyor. Bu tür açıklamalar, yüzyıllardır devam eden ilişkileri de zedeliyor. Kıbrıslı Türkler uzun yıllar süren mücadelelerden sonra bir devlet yapısı oluşturdu. Bu yapıyı ne kadar güçlendirirsek, bir anlaşmada da daha eşit ir ortak oluruz” diyor.
Mevcut yapının olduğu haliyle devam etmesinin mümkün olmadığını ifade eden Erkut Yılmabaşar, “bir masa etrafında aydınıyla, akademisyeniyle, siyasetçisiyle her beraber toplanıp, toplumsal kurtuluşu nasıl yaratabileceğimizi düşünmemiz gerekiyor” diyor.
Yılmabaşar, bütün siyasi partilerin Türkiye’deki siyasi partilerle daha yakın ilişkiler geliştirmesi gerekliliğine de vurgu yapıyor ve “ben aramızda bir diyalog eksikliği olduğuna inanıyorum. Meramımızı kim olursa olsun daha iyi anlatabilmeliyiz. Bunları aştığımız zaman veren alan ilişkisinden de çıkmış olacağız.”
UBP TUMBA GİDECEK
Göç yasasından iki gün önce UBP’li milletvekillerinin çocukları yakınları kamuda istihdam edildi. Şimdi UBP’nin Türkiye ile imzaladığı ekonomik pakette de bu hükümetin sorunları çözeceğine ilişkin kimsenin güveni yoktur. UBP tam bir kasaba politikası yürütüyor ama nasıl 2003’de tumba gitmişse bu dönemde de öyle olacak.”
Özelleştirmeler konusunda da görüşlerini aktaran Erkut Yılmabaşar, “biz parti olarak stratejik kurumların özelleştirilmesine sıcak bakmıyoruz. Üstelik özelleştirmenin de farklı modelleri vardır. Halka açabilirsiniz, çalışanlara devredebilirsiniz ya da bir şirkete verirsiniz. Ama bunlar için tüm dünyada bir özelleştirme fonu ve kurulu oluşturulur. Şeffaf ihale süreçleri olur. Hedef ise, vatandaşların daha kaliteli ve ucuz hizmet alabilmeleridir. Ama özellikle elektrik ve telefonda özel bir tekel yaratılacağından özelleştirmenin son derece tehlikeli olacağına inanıyoruz. TDP bu konuda bir bir kurumları tartıştı, uzmanlarla çalıştı. Tavrımız nettir. Örneğin havaalanında sadece duty freelerden elde edilen gelirle de büyük bir yatırımı devlet eliyle yapabilirdik. Biz Koop-Süt’ün hisse artırımına gidilerek, hissedarlara devredildiği modeli destekliyoruz.”
İSKELE BÖLGESİ
İskele bölgesi ile ilgili de özellikle mesaj vermek istediğini söyleyen Yılmabaşar, bölgede şu anda %35 oranında işsizlik olduğunu söylüyor. Devlet kurumların tam anlamıyla açılmadığı için bölge insanının çeşitli zorluklar yaşadığına işaret ederek, “İskele ve Karpaz’da yaşayanlar üvey evlat muamelesi görüyor. O bölgenin kendine özgü sorunları vardır. Patates üretimi azaldı. Yeşilköy’de tütün üretiliyordu ve 500 civarında aile birkaç dönüm tütünden geçimini sağlayabiliyordu. Şimdi bu üretim de durmuş durumda” diyor.
Yılmabaşar bunun yanında bölge halkının turizm bölgesinde de istihdam edilmediğine işaret ederek, büyük turizm işletmelerinin %70-80 civarında çalışanlarını dışarıdan getirdiğini ve onları köle misali çalıştırıldığını ve bunun da dikkat edilmesi gereken ayrı bir sorun olduğunu söylüyor. Erkut Yılmabaşar bölgedeki yerel yönetimlerin de ekonomik anlamda büyük zorluklar yaşadığına vurgu yaparak, “Karpaz bölgesi belediyeleri Lefkoşa Belediyesi’nden de daha kötü durumda”ifadesini kullanıyor.
Yılmabaşar, 2010’da İskele Belediye Başkanlığı’na aday olmuş ancak kazanamamış. Bunun sonrasında yaptığı özeleştiri dikkat çekici… Özellikle Türkiyeli seçmene ulaşamamasına bağlıyor temel nedeni.
“Ben bu sonucun neden böyle olduğuna dair çok araştırma yaptım. İngiltere’den, Almanya ve İsviçre’den çeşitli örnekleri inceledim. Bu konularda yüzlerce kitap okudum. Sol siyaset öncelikle toplum içinde ötekileştirilen kesimlere de ulaşmayı ve onlara yönelik siyaset üretebilmeyi hedefler. Biz bunu önemli oranda eksik bıraktık çünkü bizde genellikle göç politikalarının sorumluluğunu doğrudan insanlara kesmek gibi bir eğilim var. Oysa Onlar sadece bu politikaların bir kötü sonucunu yaşıyor. Bu politikaların nedeni değiller. Sanırım bunu doğru tahlil edememek en büyük eksikliğimizdi.”
SİYASİ PARTİLER HALA TEK ADRES
Siyasi partilerin hala mevcut sorunların çözümünün tek adresi olduğuna vurgu yapan Erkut Yılmabaşar, “özellikle siyasete dair söyleyecek bir şeyi olmayanların hepiniz aynısınız, bu toplumda vesayet vardır, Türkiye istediği her şeyi yaptırıyor diyerek, aslında hepsi aynıdır yalanıyla sadece UBP hükümetinin koltukta kalmasını sağladığını düşünüyorum. Bu doğru değildir” diyor.
Yılmabaşar hem ülkenin hem de siyasetin geleceğine dair karamsar değil. En yoğun karanlığın olduğu dönemde bile yeni bir şafak mutlaka vardır. Biz toplum olarak çok zor günler yaşadık ama direndik. Bu zor günleri de aşacağız. Yeter ki, neyi değiştireceksin diye düşünmeden sabırlı olalım ve mücadele etmeye devam edelim” şeklinde konuşuyor.