Hatırlıyor musunuz?
Lefkoşa Belediyesi ile ilgili Sayıştay raporları 5 yıla kadar hapislik de içeren suçlardan oluşan bir rapor hazırlamıştı.
Ne oldu bu davalar?
Çok değil bundan 2 ay önce kurultay sürecinde Başbakan’ın imzasını sahteledikleri gerekçesiyle yıldırım hızıyla tutuklanan Emirkanı ve Tokay davası ne oldu?
Neden hala duruşma başlamadı?
Ülkede tıkanan, işlemeyen bir yapı var.
Bu uzun zamandır böyle... Sistemin parçaları olan kurumların tükenmişliği üzerine odaklanarak, biraz büyük resmi de kaçırıyoruz.
Oysa üretilecek çözümler, sadece kurumsal sorunların ortadan kaldırılmasını değil, bu sorunların aynı sebeplerden kaynaklanmasının da önünü tıkamak üzerine odaklanmalı.
Aslında denklem son derece basit;
Örneğin, Lefkoşa Belediyesi’ndeki kriz yeni krediler ya da istifalarla çözülmez.
Lefkoşa Belediyesi’nde krizin temel anahtarı, Sayıştay raporları sonrasında hukuki sürecin tamamlanması ve tarif edilen suçlarla ilgili şeffaf, kamuoyu vicdanını rahatlatacak bir sonuç elde edilmesidir.
Böylelikle, yapanın yanına kalmayacağı, partizanlıkla yönetimin birlikte yürümeyeceği ve hataların bir bedelinin olacağı, ilk kez ortaya çıkacaktır. Üstelik sadece Lefkoşa Belediyesi ile ilgili değil, sorun yaşayan ve yaşadıkları sorunun temelinde, aslında partizanlık ve kötü yönetim olan diğer belediyeler de bundan ders çıkaracaktır.
Bu süreç ne kadar hızlı ve şeffaf olursa, o kadar sağlıklı bir çözüm üretilir.
Yoksa Belediye Başkanı’nın imza yetkilerinin elinden alınması ve benzer uygulamalar ancak hukuka zarar verir.
Belediye Başkanı’nın her koşulda istifasını istemek hukuki sürecin alternatifi olmamalı. Aksine istifa beklentileri dile getirilirken, hukuki süreç özellikle zorlanmalı.
Hukuk sürecinin sonuçlanmasına odaklanmak, belki de sendika ile muhalefet partilerinin bu topluma yapabilecekleri en büyük iyiliktir.
Ne 90 milyon, ne de 290 milyon, adalet mekanizması ve hukuk sistemi çalışmadan sorun çözer.
Ama ne yazık ki, adaletten ya da hukuktan yana bir anlayış geliştirmediğimiz de her geçen gün yeni örneklerle ortaya çıkıyor.
UBP Kurultay sürecinde ortaya çıkan çirkinlikler arasında en önemli konuların başında, Kamu Hizmeti Komisyonun’da yaşananlar vardı. Komisyon’un Sınav Müdürü ile Komisyon’un bir üyesi, Başbakan’ın imzasını sahteledikleri gerekçesiyle gözaltına alındı. Pasaportlarına el konularak, 3 gün tutukluluğun ardından teminatla serbest bırakıldı.
Sonrasında, Kamu Hizmeti Komisyonu’nun yaptığı sınavların sonuçlarına itirazlar ve bazı partili katılımcıların aldıkları sonuçların ilginçliği tartışıldı, kamuoyunda.
Beklenen hızla başlayan hukuki sürecin aynı hızla sonuçlandırılmasıydı. Aradan geçen zamana rağmen hala duruşmalar başlamadı.
Ama siyaset bu arada işledi.
Sınav Müdürü Başbakan’a giderek elini öptü ve af diledi.
Yani aslında suçunu itiraf etti. Bununla birlikte görevde bulunduğu süre içinde, sınav soru ve cevap anahtarlarının evinde bulunması ile ilgili şaibeleri de üstlendi.
Başbakan da utanmadan, sıkılmadan büyüklük edasıyla bunu kabul etti.
Emir Emirkanı bunu yaparken, Cumhurbaşkanı’nın en yakınındaki kişi olarak bilinen Mustafa Tokay da görevine geri döndü.
Şimdi Komisyona yeni atama yapılıp yapılmayacağı, ya da sınavların iptal edilip edilmeyeceği tartışılıyor.
Hala...
Kamu Hizmeti Komisyonu Başkanı Çetin Uğural, geçtiğimiz gün süreci özetleyen bir açıklama yaptı ve bunun da yine kurultay süreciyle ilişkilendirildiğini ortaya koydu. Cumhurbaşkanlığı’ndan gelen yanıt ise vahim...
“Biz atamayı değerlendirmeye devam ediyoruz, siz sınavları iptal etmeyin atamaları yapın” diyor, özetle.
Bu kadar çirkin bir itham ortadayken, bir atamanın yapılması neden bu kadar uzun sürer?
Lefkoşa Belediyesi’nin hukuki sürecinde olduğu gibi burada da hukuk kolay unutuldu. Kimse ne oldu bu dava diye sormuyor.Bir gecede haklarında 3 gün tutukluluk kararı çıkarılan bu 2 kişi ile ilgili sonuç neden hala alınamadı. Bırakın sonucu süreç neden hala başlamadı?
Adalete ve hukuka sahip çıkılmayan hiçbir çözüm, ya da alternatif, bu sistemi temizlemez.
Adalet mekanizmalarının işlemediği yerlerde, bunu yüksek sesle dile getirmek ve gidermek, alternatif siyaset yaratacak olanların da en temel misyonudur.
Bir gün hepimize lazım olacak bir şeyi hep birlikte bu kadar kolay harcamamalıyız.