Apayrı bir meziyettir lider olabilmek. Kitleleri peşinden sürükleyebilmek, toplumun sancılı günlerinde krizleri yönetebilmek, çareler üretmek ve gelecek için vizyon koyabilmek, toplumun önünü açabilmek ve yön verebilmek...
Sanırım bu ada insanının kaderi ya liderlerden ya da lider olamayanlardan çekmek. Bizi milliyetçilik ve ırkçılığın girdabında sürükleyen bundan önceki nesil Türk ve Rum liderlerden hiç bahsetmeyeceğim ama son dönemde Kıbrıs’ın Rum kesiminde liderlik yapan Sayın Dimitris Hristofiyas’ın adanın kaderiyle ciddi boyutta oynadığı açıktır. Yıllarca çözüm umudunu sol partilere bağlayan Türk ve Rum halkı, Annan Planı’nda Sayın Hristofiyas’ın lideri olduğu AKEL’in hayır kararı almasıyla tam bir hüsran yaşadı.
Ondan sonraki süreçte de, Türk tarafında çözüme kendini tüm gücüyle adayan Mehmet.Ali Talat gibi bir lider olmasına rağmen Sayın Hristofiyas yine çözüme katkı koyamadı. 2008 Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Sayın Talat’la basın önüne çıkıp anlaştıkları noktaları ve olabilecek bir çözümün çerçevesini iki lider gözüyle toplumlara ve dünyaya deklere etmekten nedense kaçındı. Kıbrıslıtürkler için çözüm adına AKEL ve Sayın Hristofiyas tam bir hayal kırıklığı oldu. Kıbrıslırumlar genel anlamda ya Kilisenin ya da partilerinin güdümünde karar verdikleri için özgür iradelerini zaten kullanamadılar.
Peki, Sayın Hristofiyas Rum toplumuna nasıl bir katkı koydu? Çözüm konusunda bu adanın kaderini etkileyecek açılımı zaten yapamadı. Avrupa Birliği ile Yunanistan’da yaşanan ekonomik krizi takip edemedi, önlem alamadı. Avrupa Birliği’nin en zengin ülkeleri arasında iken Yunanistan’ın ardından özellikle bankalar kriziyle ekonomisi dibe vurdu. Hem de hükümet ettiği süre içinde üç tane maliye bakanı değiştirdiği halde. Maliye bakanlarının sürekli vurguladığı büyüyen dış borcu görmezlikten geldi. Güney Kıbrıs ekonomisini din kardeşliği yaptığı Rusya’dan gelecek sıcak paraya bağladı.
Evangelos Florakis Deniz Üssü’ndeki patlama sonucu meydana gelen ölümlerin ve elektrik sorununun sorumluluğunu üstlenemedi ve krizi yönetemedi. Halkı infiale sürükleyen bu olay karşısında kabinesinde üç istifaya maruz kaldı.
Şimdilerde Sayın Hristofiyas Avrupa Birliği’nin Troyka’sı ile ciddi bir kemer sıkma pazarlığına oturdu. Denizden çıkabilecek petrol ve doğal gazı bile onların ipoteğine bağlamak zorunda kaldı.
Sayın Hristofiyas bundan sonraki seçimlerde aday değil. Güney Kıbrıs’ın seçimlerinde gündemin baş köşesine şimdi olduğu gibi ekonominin oturacağı kesin. Kıbrıs’ta bir çözüm konusu gündemin en alt sıralarında kalacağa benziyor.
Kısaca diyeceğim şu ki; Kıbrıs halkı yıllarca belki yapar diye sol partilerden beklediği çözüm umudunu büyük oranda Sayın Hristofiyas sayesinde şimdilik yitirdi. Adalıların kaderi önünü göremeyen bir başkan tarafından bilinmeyen bir tarihe ertelendi. Çok yazık!..