2012’nin son günündeyiz… 2012, “eğitim” adına oldukça kötü bir yıl oldu. “Sadece eğitim değil her anlamda sorunlarla, sıkıntılarla dolu bir yıl yaşadık” dediğinizi duyar gibiyim… Gerçekten de öyle, toplum olarak 2012’de çok kötü günler yaşadık… Umutlarımız 2013’e kaldı… Ancak sadece umut etmekle de olmuyor… Umutların gerçekleşmesi için caba sarf etmek de gerekiyor…
2013 yılının Eylül ayında okula başlayacak çocuklar 2007 doğumlular ve büyük bir ihtimalle de 2070’li yıllarda emekli olacaklar…
2070’li yıllarda emekli olacak bu bireylerin eğitiminden resmen sorumlu olan bugünün eğitim yöneticileri “Kendinizi bu sorumluluğu almaya zihinsel ve yaklaşımsal olarak hazır hissediyor musunuz?”
Çünkü bu çocuklar, internet çocuklarıdır. Teknoloji ile arkadaş olmalarının ötesinde teknolojik, bireysel, zor beğenen küresel dünya vatandaşlarıdır.
Çünkü bu çocuklar, TV’den sonra Internet’i tanıyıp benimsemiş, özgürlüğüne düşkün, kısmen sadakatsiz ve tatminsiz, isteklerini iyi ifade eden ve tercihlerini açıkça ortaya koyan toplum bireyleridir.
Çünkü bu çocuklar, bir yandan akıllı cep telefonları ile SMS atarken aynı anda MSN’de yazışıp, internetten indirdikleri videoları izleyebiliyorlar…
Bu çocuklar, küresel ısınma, kıtlık, yoksulluk, kitlesel sağlık sorunları, genel olarak dünya nüfusunun hızla artıyor olması, göçmenlik ve belki de hâlâ daha çözememişsek “Kıbrıs Sorunu” gibi küresel sorunlara uğraşacaklar…
Peki, ama eğitim sistemimiz bunlara yanıt verebilecek mi? 2070’li yılların bireylerini bugünden yetiştirebilecek miyiz? 60 yıl öncesi ile bugünün arasındaki fark düşündüğümüzde, bugün ile 60 yıl sonrası arasında ne denli büyük bir farkın olabileceğini daha iyi algılayabiliriz…
İşte 2013’de kurgulamamız gereken eğitim sisteminin bu farkı dikkate alması gerekliliği kaçınılmazdır… Çünkü gelecekte çözülmesi gereken yerel, ulusal ve küresel problemler, bugün çözemediğimiz problemlerden çok daha karmaşık olacaktır… Bu problemleri, 2012’de yaşadığımız anlayışlara göre yapılanmış eğitim yaklaşımıyla çözemeyeceğimiz aşikardır…
Önümüzdeki yılların eğitim anlayışı ve uygulamaları; hızlı teknolojik gelişmeler nedeniyle daha esnek, yaratıcı, karmaşık ve meydan okuyucu olacak gibi görünmektedir...
Önümüzdeki yılların eğitim anlayışı; işbirliği yaparak takım halinde çalışabilme becerisi gösteren, eleştirel düşünerek karmaşık problemlerle uğraşabilen, sözlü ve yazılı iletişimlerle sunumlar yapabilen, teknolojiyi kullanabilen, yurttaşlık bilinciyle yerel, ulusal ve küresel sorunlarla uğraşabilen, bilimsel ve uygulamalı araştırmalar yapabilen ve yeni meslekler hakkında bilgi sahibi olan bireyler yetiştirmeyi öngörmektedir.
Bu nedenle okullarımız, sadece ulusal değerleri içeren ve kağıt kaleme bağlı ders kitapları ve bunları öne çıkaran sınavlarla değil, öğrencilerin gerçek dünyada karşı karşıya oldukları problemlerin çözümünü hedefleyen proje temelli öğretim programlarıyla hizmet vermelidir.
Okullarımızı, etrafı duvarlarla sınırlandırılmış “bina” olmaktan çıkartıp, öğretmenler, öğrenciler ve genel olarak toplumla sürekli iletişim halinde olan organik yapılar haline getirebilmeliyiz…
Önümüzdeki yılların öğrencileri; geçmişte olduğu gibi okula giden, zamanının belli bir bölümünü okulda geçiren, sadece diploma sahibi nitelikli işsizler değil, yerel ve evrensel değerlere sahip geleceğin problemleri için fikir sahibi olan nitelikli aydın bireyler olabilmelidirler…
Önümüzdeki bu yılların başlangıcı 2013 olsun… Umutlarımızı yeniden yeşerteceğimiz 2013 hepimize kutlu olsun…
ANLAYANA - GÜLMECE
İnat Uğruna
Bir gün üç arkadaş birbirlerine ne kadar inatçı olduklarını ispatlamaya çalışıyorlar ve herkes en çok inat ettiği anısını anlatıyormuş. Birinci inatçı anlatmaya başlar:
- "Bir gün evi telefonla aradım, hanım alo demedi, ben de cevap vermedim, telefon sabaha kadar açık kaldı"
İkinci inatçı "O da bir şey mi?" diyerek söze girer:
- “Ben bir gün eve geldim, kapıyı çaldım, hanım kimsin demedi, ben de kim olduğunu söylemedim, sabaha kadar kapının önünde yattım."
Üçüncü inatçı "O da bir şey mi?" diyerek;
- “Biz evlendiğimizde karım bana dokunmadı diye bende ona dokunmadım ve hala daha da dokunmuyorum" der.
Diğer iki inatçı birden;
- "Olur mu? Yahu, "Sizin iki tane çocuğunuz var?"
İnatçı:
- "İnat ettim onları da sormadım."
BURAYA DİKKAT
Ne Yapmalıyız?
Hem eğitim sistemimiz, hem de ülkemiz ne çektiyse plansız, programsız, hedefsiz ve hayalsizlikten çekti…
O yüzden, siz bu yeni yılı planlayın, programlayın ve kendinize hedefler koyup, hayaller kurun… Hatta bunları bir yerlere yazın, sürekli konuşun ve peşinden koşun…