Zam yapma, maaş artışı yap (!)

Mert Özdağ

Akaryakıt, elektrik ve gaz zammı nedeniyle hükümete yoğun tepki var.
Zamma tepkiler haksız değil…
Yapılan her zam cebimizden daha fazla para çıkması anlamına geliyor.
Bu da daha fazla fakirleşmeyi getiriyor.
Bunu acısıyla geçen hükümet döneminde yaşadık.
Ancak gösterilen tepkinin 'hedefi' şaşıyor, ona şaşırıyorum.
                                                                            ***
Gaz ve akaryakıt fiyatları dövize endeksli…
Yani dışa bağımlı bir yapı var.
Doların varil fiyatı arttıkça bizdeki yakıt fiyatları da otomatik olarak artıyor.
Hani, fiyatların az da olsa artıp düşmesini “hükümet zam yaptı” diye yorumlamak oldukça sığ…
Gaz fiyatları ise tamamen satıcı firmaların belirlediği fiyatlar.
Hükümetin hiç payı yok!
Gazda da fiyatlar dışa bağımlı, dövizde göre zamanı gelince yeniden düzenleniyor.
Deyim yerindeyse gaz ve akaryakıt konusunda hükümetin eli kolu bağlı.
Bu yapıda yapacak pek bir şey yok .
Akademisyen Ulaş Gökçe, hükümete yönelen “Zam yapma, maaş artışı yap” beklentisine dengeli bir yorumla yanaşıyor.
Bakın ne diyor Gökçe:

* “...Hükümette hangi parti olursa olsun benzine ve gaza zam yapacak. TDP de olsa yapacak, Bolşevik Parti olsa da yapacak. Bu partiler bugünkü durumda maaşlara da zam yapamayacak. Böyle bir kaynak yok. Bu siyasi bir tercihten çok ekonomik bir mecburiyettir

* Ekonomi, insanlarımızın maaşları çok önemli. Halk gittikçe fakirleşiyor. Ancak bu ülkenin elinde olmayan bir kaynağı hükümetten beklememek lazım. Eğer çok yakında Beşparmaklar altına dönüşmezse bu ekonomik durum daha uzun süre devam edecek. Bence hükümeti emekten, adaletten, Kıbrıslı Türklerin geleceğinden yana siyasi tavır alamamakla eleştirmeliyiz. Yani olmayan parayı vermediği için değil var olan kaynakları doğru kullanması, şeffaf, hesap verebilir, geniş kesimler adına hesap sorabilir bir anlayışı zorlamalıyız.
* Toplumsal muhalefetin 'Ne paranı ne memurunu' derken maaşlara zam talep etmesi bir çelişkidir. Zam demek daha fazla memur ve 'oradan' para demek. Bunun bizi nereye götürdüğü ise ortada.
Bence eleştirilerimizi hangi noktada yoğunlaştıracağımıza, tam olarak ne isteyeceğimize karar vermemiz lazım…”
Ulaş Gökçe’nin yorumuna katılıyorum.
Sendikaların 'Ne paranı ne memurunu' derken maaşlara zam talep etmesi büyük bir çelişkidir.
                                                                                           ***
Gelelim KIB-TEK meselesine…
Elektrik bambaşka bir konu.
Hükümet bir süre önce “bütünlüklü proje” adı altında bir irade ortaya koydu.
Proje 2 ayaklı…
Birinde 'ZAM' kararı var.
Diğer ayağı ise Elektrik Kurumu’nun alacaklarıyla ilgili TAKSİTLENDİRME kısmı…
Sade bir vatandaş olarak beklentim, taksitlendirmelerin bir an önce açıklanmasıdır.
Madem ki ben, bu kurumun yaşaması için elimi taşın altına koyuyorum, borcunu ödemeyen büyük şirketler de borcunu ödemeye başlasın.
Bu en yalın arzumdur.
Herkes gibi…
Ben ödüyorum, onlar da ödesin.
Hükümetin kamuoyundaki yoğun eleştiriyi kontrol altına almak için projenin bu ayağını da acilen yürürlüğe koyması gerekiyor.
Ve ay ay açıklaması gerekiyor, şu kurum bu kadar borcunu ödedi, bu şirket şu kadar borcunu taksit taksit ödemeye başladı.
Ben de zammı sırtlayan bir vatandaş olarak yalnız olmadığımı görebileyim.
Böylelikle zammın boşa olmadığını görebileyim…
Özetle; dövize endeksli yakıt ve elektrik konusunda bir birimizle didişeceğimize somut önerilerimizi masaya koyalım.
Boşa dır dır kimsemize fayda sağlamaz, ne yurttaşa, ne de hükümete…