YOBAZLAR ÜLKESİ

Sami Özuslu

 

Türkiye’de darbe girişimi oldu. Kim kalkıştı darbeye?
Askerler.
Peki arkasındaki güç kim?
Fethullah Gülen…
Gülen kim?
Kendi adıyla anılan cemaatin lideri…
Ama tek sıfatı bu değil.
Mesela Gülen için ‘çağdaş İslam filozofu’ da diyorlar.
Ama aynı zamanda Türkiye için ‘terörist başı’…
28 Ekim 2015’ten beri ‘kırmızı bülten’le aranıyor.
15 Temmuz 2016’dan sonra ise tam anlamıyla bir ‘vatan haini’ ilan edildi. ABD’den iadesi istendi.
Bunlar Türkiye’nin mevzuları…

**

Ama Türkiye’nin mevzularının Kıbrıs’a da uzantıları var.
Darbe girişiminin ilk anından itibaren “Acaba buradan neler çıkacak?” sorusuna yanıt aranıyor.
Resmi ağzılar çelişkili açıklamalar yapıyor.
Mesela TC Lefkoşa Büyükelçisi Derya Kanbay’ın açıklamaları ile Başbakan Hüseyin Özgürgün’ün söyledikleri çok da paralel değil.
Başbakan zaten kendi içinde de çelişkilerle dolu konuşuyor. Önce “Somut bir bağlantı bulunamadı” dedi, sonra satır arasında “Bazı telefon hatlarını kestik, bazı binaları boşalttık” açıklaması yaptı.
Kanbay ise “Bazı görevden almalar olabilir” diyerek, sanki bir ‘liste’ varmış gibi kesine yakın konuştu.

**

Türkiye’de darbe girişimi sonrası askerde, polise, kamuda, askeri okullarda, üniversitelerde, hatta özel sektörde ‘cadı avı’ sürüyor.
Ancak ‘av’da sıra henüz siyasete gelmedi.
Esas papara AKP içinde yapılacak operasyon sonrası kopacak gibi görünüyor.
Muhtemelen daha düne kadar Erdoğan’la o yollarda ‘beraber yürüyen’lerden bazıları tutuklanacak, yargıya havale edilecek!
Belli ki Erdoğan, önce askeri, polisi, kamuyu zapt-ı rapt altına aldıktan, önünü temizledikten sonra ‘siyasi temizlik’ operasyonuna başlayacak.
Bu yüzden birçok isim diken üzerindedir.
Türkiye’de de, burada da…

**

Darbe girişimi ve sonrasında yaşananlarla ilgili milyonlarca yazı yazılabilir, değerlendirme yapılabilir.
Ancak şunu net biçimde ortaya koymak lazım: Türkiye’deki darbe, 1980 sonrası laiklik karşıtı cemaat ve odakların güçlen(diril)mesi sonucu yaşandı.
Darbeyi Gülen Cemaati yapmışsa eğer, bir tarikatın devlet içinde, hele ordu içinde bu kadar büyük bir güce ulaşmasının koşulları yaratıldı demektir.
Daha açıkçası, ‘Türkiye’de yobazlar devlet yönetimini ele geçirecek nokta’ya geldiklerine inandıkları anda darbeye kalkıştılar.
Üstelik de bunu, daha düne kadar ‘aynı yolu yürüdükleri’ Erdoğan’a ve AKP’ye karşı yaptılar.
Dini bütün, İslami rejimi düşleyen, kendi ‘yol arkadaşları’nı bile hazmedemediler.

**

Kıssadan hisse çıkarmak gerekirse, Türkiye’de düzenlenen son darbe girişimi, bir ‘Yobaz Hareketi’dir.
Ve bu ‘yobaz hareketi’ 1980 askeri darbesi sonrasında eğitimden iş dünyasına, akademiden kışlaya, kamudan medyaya kadar genişleyen, Sünni İslamcılığın Gülen Cemaati yorumuyla birlikte insanlara şırınga edilmesiyle yapılaşan bir sürecin sonucudur.
Yani durduğu yerde oluşmamış, bilinçli bir çabayla oluşturulmuştur.
Türkiye’de tüm bunlar yaşanır ve ‘yobaz hareketi’ Kıbrıslı Türkleri de tehdit ederken, yıllardır burada ‘toplum mühendisleri’ tarafından uygulanmak istenen ‘dönüştürme’ projelerine karşı çok daha hassas olmak gereklidir.
Hala Sultan İlahiyat Külliyesi’nin ve Koleji’nin işlevinden tutun da, camilerde Hacamat yapanlara, evlerde ‘dini tedavi’ verenlere, yaygınlaşması için teşvik edilen Kuran kursları gibi olgulara biraz daha yakından bakmak lazımdır.

Aksi halde burası da ‘Yobazlar Ülkesi’ olur bir gün…