Yine de yaşanacak

Cenk Mutluyakalı

SAĞLIK yazacaktım bugün.
Öyle kurgulamıştım beynimde.
Sabah erken saatlerde açmıştım dosyası...
Hani böbrek nakli, kalp nakli, açık kalp ameliyatları derken...
Böylesi başarı öykülerini de paylaşmaya, biraz daha yaşama sevinci solumaya, kendimizle gurur duymaya ihtiyacımız vardı.

Çünkü tepeden tırnağa bir karamsarlığın, hayatımızı teslim alan çatışmacı yaklaşımların, dört mevsim çiçeklenen alt etme kültürünün tutsaklığında yorulmuştuk.

İyilik doğmuyordu gündeme...

İlla ki ‘sancı’ya yoğunlaşıyor, birbirimize umutsuzluk pompalıyor, “bu ülkede niçin yaşanmaz”ı tekrarlıyorduk sürekli.

Evet, başarı öyküleri yazacaktım bugün.

Sonra...

İzgü’nün ölüm haberi geldi.

O’nun gözleri oldu klavye, gülüşü oldu, yaşama sevinci oldu...
Hani her insanın karakterini oluşturur ya mimikleri, kendine özgüdür, parmak izi misali yoktur benzeri bir başka yüzde...
İşte o mimikler belirdi, giderek kaybolan bir grilikte...

Bitti!..
Bir ‘öykü’ daha noktalandı.
Bu kadardı...
Bu kadar basit.
Bu kadar kolay.
Evet, söz bitti, o an, yine...

---

Böylesi zamanlarda insan kendine tekrarlar, durur “kimseleri kırmamak gerek, kırılmamak kolay kolay...
Böylesi zamanlarda insan, “ertelememek gerek hayatı” der kendine...

Böylesi zamanlarda, ihmal ettiği sevdikleri gelir aklına, sarılamadığı dostları...

Böylesi zamanlar geçer sonra...

Yine ekmek vardır masada, bir sonraki ağustos yine sıcaktır, yine çapaklanır gözler terler alın, yine yalanlar söylenir peş peşe, yine hiç ummadığı insanlarca aldatılır, yine çocuk sesleri yankılanır avlularda, yine düğünler kurulur süslü mekanlara, efkarlar savrulur meyhanelerde yine...

Ve hep kaldığı yerden yaşanır hayat.

---

Büyük şehirlerde, kocaman ülkelerde sevdalar da acılılar da karışır gider kalabalığa...
Oysa bizim gibi bir avuç coğrafyalarda, çok daha fazla çoğalır hüzünler...

Evet Nazım Usta, şakaya gelmez yaşamak...

Yine de bütün işimiz gücümüz yaşamak olacak, her ne zamansa o son nokta...

“ölmekten korktuğun halde
ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından....

...
Yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...

...
Böylesine sevilecek bu dünya
‘Yaşadım’ diyebilmen için...”