CTP-BG Milletvekili Dr. Abbas Sınay, toplumun tepkisizliğinin çıkış yolu görmemelerinden kaynakladığını söyleyerek, “UBP’den kurtulmanın tek yolu”nun erken seçim olduğunu söyledi
“TEK ÇIKIŞ YOLU ERKEN SEÇİM”
· “LTB’deki sorunları bile çözemeyenler ülke sorunlarını hiç çözemez. CTP erken seçimi zorlamak için elinden gelen herşeyi mutlaka yapacaktır, yapması gerekiyor. Çünkü UBP’den kurtulmanın başka alternatifi yoktur”
· “Olaylar gün be gün halkın gündemine de oturmuştur ve halk da farkındadır. Ülke elden gidiyor. İnsanlar farkındadır ama tepki koymuyorlar. Şu anda en büyük sorun tepkisiz bir toplumun olmasıdır”
· “Ülkede esnaf, çiftçi, memur, emekli borç batağındadır ve bu borç batağından mutlaka bir tepki doğacaktır. Bu tepkiyi örgütlemek de ana muhalefet olarak CTP’nin görevidir ve bunu mutlaka yapacaktır. Kıbrıs Türk halkı böyle tepkisiz devam ederse yokoluş kaçınılmaz olur”
· “UBP’ye biçilen görev ortadadır, bu görev imzalanan protokolün aynen uygulanması, olması gereken erken seçim yerine, süreci uzatıp bu arada protokolde varolan dayatmaların yerine getirilmesi, söz verilen vatandaşlıkların verilmesidir. Ülkedeki iradeyi değiştirip ondan sonra seçime gitmek amacındadırlar”
CTP-BG Milletvekili Dr. Abbas Sınay, toplumun tepkisizliğinin çıkış yolu görmemelerinden kaynakladığını söyleyerek, “UBP’den kurtulmanın tek yolu”nun erken seçim olduğunu söyledi.
CTP-BG’nin erken seçimi zorlamak için elinden gelen herşeyi yapacağını belirten Dr. Abbas Sınay, “Sivil toplum ve muhalefet erken seçimi sonuna kadar zorlamalıdır. Zorlamak için de meclisten çekilme dahil herşey gündeme gelmelidir” dedi.
Dr. Sınay, UBP hükümetinin yeni vatandaşlık verdiği bazı kişilerin kısa bir süre sonra kamuda istihdam edilmesi konusunu “Kıbrıs Türkü ile alay etmek” olarak nitelendirerek, Vatandaşlık Yasası’nın gözden geçirilip, değiştirilmesi gerektiğini söyledi.
“Kendi kişisel görüşüm UBP’nin verdiği vatandaşlıkların yeniden değerlendirilmesi ve hatta iptal edilmesi gerektiğidir” diyen Dr. Sınay, “UBP’ye biçilen görev ortadadır, bu görev imzalanan protokolün aynen uygulanması, olması gereken erken seçim yerine, süreci uzatıp bu arada protokolde varolan dayatmaların yerine getirilmesi, söz verilen vatandaşlıkların verilmesidir. Ülkedeki iradeyi değiştirip ondan sonra seçime gitmek amacındadırlar” diye konuştu.
“VATANDAŞLIKLAR İPTAL EDİLMELİ”
· Soru: Siz vatandaşlıkları sürekli gündeme getiren bir milletvekilisiniz, ülkede bu boyutta işsizlik varken ve gençler göç ederken, Yenidüzen Gazetesi’nde vatandaş yapılıp, hemen işe alınanlar olduğuna dair haberler çıktı. Siz hükümetin bu “çalışmalarını” nasıl değerlendiriyorsunuz?
· Sınay: UBP hükümeti geldiği günden beri Kıbrıs Türkü’nün kimliği, kültürüyle oynamaya başlamıştır. Yurttaşlık Yasası’nı gündeme getirmemize ve hatta yasa önerisi de vermemize rağmen, birlikte öneri yapacaklarını ve mutabık kalınarak ortak bir yasa hazırlayacağımızı söylemişlerdi. Ama daha sonra UBP otomatik vatandaşlık önerdi ve tabi ki bu reddedildi, sonrasında Vatandaşlık Yasası’nı gündeme getirmeyip, her Bakanlar Kurulu’nda 5-6 kişiyi vatandaş yaptılar, hatta son zamanlarda bu sayıyı 15-20’ye çıkardılar. Ayrıca yaklaşık 10 bine yakın vatandaşlık verme sözü verdiler ve bunu uygulamaya koydular. Son günlerde yaptıkları ise artık vicdanlara sığmıyor. Vatandaş yaptıkları bazı kişileri çok kısa bir süre sonra işe alıyorlar. Kıbrıs’ta yaşayan, Türkiye’den tarım işgücü olarak getirilen, hatta Annan Planı’na oy vermiş ve dünya kamuoyu önünde meşru olmuş, Kıbrıs’ın geleceği için oy kullanmış insanlar Kıbrıs’ın meşru vatandaşlarıdır. UBP bu yaptıklarıyla bu vatandaşlarımız da dahil Kıbrıs Türkü’nün ekmeğiyle oynuyor. Vatandaşlık konusuna karşı çıktığımız zaman sanki Türkiye kökenlilere karşıymışız gibi gündeme getiriliyor. Bu doğru değildir. Ülkenin nüfusa ihtiyacı kalmamıştır. Çok sayıda işsiz genç göç ederken, ülkede işsizlik her geçen gün artarken, hükümet olduğunu iddia edenler bir yandan kamunun küçülmesinden bahsedip diğer yandan yeni vatandaşlık verdiklerini kamuda istihdam ederek vatandaşlarla alay ediyor.
UBP 2012’ye kadar Bakanlar Kurulu kararıyla 500 kişi vatandaş yaptı ve bu rakama aileleri, evlilik ve doğum nedeniyle vatandaş olanlar dahil değildir. Evlilik konusu da tartışılması gereken bir olaydır. Ülkede yılda 1500 evlilik yapılırken, ortalama 750 kişi evlilikten dolayı vatandaş yapılıyor. Bu aklın alacağı bir olay değildir. Evlilikle ilgili vatandaşlıklarda da 1 yıllık sürenin uzatılıp, 5 yıla çıkarılmasında fayda vardır. Ben sahte evliliklerin olduğu kanısındayım.
Parayla vatandaşlık verildiği iddiaları da vardır. UBP’nin iktidar olduktan sonra yaptığı ilk Bakanlar Kurulu toplantısında vatandaşlık verdiği ve İçişleri Bakanlığı’nda Özel Kalem Müdürü olarak çalışan bir şahsın parayla vatandaş yaptığı iddialarının ortaya atıldığı bir ortamda Vatandaşlık Yasası mutlaka gözden geçirilmeli ve değiştirilmelidir. Kendi kişisel görüşüm de UBP’nin verdiği vatandaşlıkların yeniden değerlendirilmesi ve hatta iptal edilmesi gerektiğidir.
Bu arada ülkemizde Kıbrıs Türkü’nün hiç alışık olmadığı ırza tecavüz, hırsızlık olayları ve cinayetler artmıştır. Bunun nedeni de kontrolsüz nüfus akışıdır. Ülkeye giriş-çıkışlar da bu yönüyle değerlendirilmeli ve mutlaka kontrol altına alınmalıdır.
“KÜÇÜK VEYA KAŞİF ÜLKE GELECEĞİ AÇISINDAN HERHANGİ BİR DEĞİŞİKLİK İFADE ETMEZ”
· Soru: Ülkede bu kadar kaos yaşanırken UBP’de başkanlık kavgası sürüyor. Küçük ikinci tura gitmemek için direniyor, bu tutumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
· Sınay: Sayın İrsen Küçük’ün başkanlığı iade etmemesi, ikinci tura gitmemesi veya Kaşif’in mahkemeye başvurması ülkemizdeki ortamı net olarak özetlemektedir. Bana göre bu konunun gündemin birinci sırasında üç aydır devam etmesi ülkemizin ne durumda olduğunun ve ülkemizi bizim yönetmediğimizin, bu kaos ortamından bir toplum mühendisliği yaratılmak istendiğinin açık bir göstergesidir. Ben olaya bu yönüyle bakıyorum. Sayın İrsen Küçük’ün veya Sayın Ahmet Kaşif’in UBP genel başkanı olması ülkemizin geleceği açısından herhangi bir değişiklik ifade etmeyecek. UBP’ye biçilen görev ortadadır, bu görev imzalanan protokolün aynen uygulanması, olması gereken erken seçim yerine, süreci uzatıp bu arada protokolde varolan dayatmaların yerine getirilmesi, söz verilen vatandaşlıkların verilmesidir. Ülkedeki iradeyi değiştirip ondan sonra seçime gitmek amacındadırlar. Bana göre UBP’deki mahkeme süreci de tamamen buna endekslidir. Sayın Ahmet Kaşif veya Sayın İrsen Küçük’ün başkan, başbakan olması ülkede hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. Bugün Sayın Ahmet Kaşif transferlere karşı çıkarken, bir yıl önce Sayın Hasipoğlu, Arslanbaba ve Tancer UBP’ye gelirken niye ses çıkarmamıştı? Kendisinin nereden geldiği, Kaşif grubunun bu transferlere karşı çıkması birşeyi değiştirmiyor. Amaç seçime gitmeyip oyalamak, bu arada protokolü yerine getirmek ve söz verilen vatandaşlıkları yapmaktır.
“ÖN PLANDA OLAN ÜLKE DEĞİL, KİŞİSEL ÇIKARLARDIR”
· Soru: Kaşif’i destekleyen milletvekillerinden Hasan Taçoy, transflerlerle ilgili parti kararı olduğunu ve Kaşif’in parti başkanı olması durumunda herkesi kucaklayacaklarını söyledi. Dolayısıyla artık karşı değiller....
· Sınay: Önce dedikleriyle şimdi söyledikleri birbirini tutmuyor. UBP’nin bu ülkeye verebileceği hiçbir şey kalmamıştır, ülke insanına yapabilecekleri en küçük bir katkı yoktur. Bir an önce bırakıp gitmeleri gerekiyor.
Bundan önceki transferlerle ilgili mecliste düdük çaldıklarını, ağıza alınmayacak küfürler edildiğini hatırlıyorum. Meclis oturumunda Sayın Avcı’ya söylenen laflar hala kulaklardadır. Bir televizyon programına katılan Sayın Cumhurbaşkanı’nın eşinin söylediği laflar hala hafızalardadır. Bu kişilerin partiye kabul edilmesi, hazmedilmesi ve Kaşif grubunun da bunlara mahkeme kararından sonra onay vermesi düşündürücüdür. Çünkü ön planda olan ülke değil, ön planda olan koltuk kavgası ve kişisel çıkarlardır. Ülkede kişisel çıkarlar ikinci plana atılmadığı, toplum düşünülmediği sürece, farklı bir ortam yaratmamız olası değildir. Bu yüzden kişisel çıkarlar değil, toplumun çıkarları ön plana çıkarılarak bu ülkeyi yönetmemiz gerekiyor.
“LTB’DEKİ SORUNLARI BİLE ÇÖZEMEYENLER ÜLKE SORUNLARINI HİÇ ÇÖZEMEZ”
· Soru: Erken seçimi zorlamak için neler yapılacak? Size göre 2013’te erken seçim ihtimali var mıdır?
· Sınay: UBP hükümetinin yürütebileceğine ihtimal vermiyorum. LTB’deki sorunları bile çözemeyenler ülke sorunlarını hiç çözemez. CTP erken seçimi zorlamak için elinden gelen herşeyi mutlaka yapacaktır, yapması gerekiyor. Çünkü UBP’den kurtulmanın başka alternatifi yoktur. UBP’nin bu üllkeye verebileceği hiçbir şey yoktur. Şimdiye kadar mamma dağıttılar, artık deniz bitmiştir, dağıtacakları mamma da yoktur. O yüzden yürütme şansını görmüyorum. Sivil toplum ve muhalefet erken seçimi sonuna kadar zorlamalıdır. Zorlamak için de meclisten çekilme dahil herşey gündeme gelmelidir.
“Bir an önce seçime gidilmeli”
· Soru: Meclisteki durumu nasıl görüyorsunuz, UBP tek başına istediği yasaları geçiriyor...
· Sınay: Parmak sayısıyla, şimdi sayıları da 30’a yükselmiştir, UBP’nin istediği herşeyi geçirme şansları vardır ama bugüne kadar halkın yararına geçirdikleri bir tek yasa yoktur. CTP’nin katkılarıyla mazbatalarla ilgili bir yasa geçirilmiştir ancak bu yasanın tek başına geçirilmesi de hiçbir şeyi çözmez. Mutlaka birleşik faiz ve çeklerle ilgili yasanın da geçirilmesi gerekiyor. Yoksa tek başına af yasasının geçmesi sorunu çözmez sadece öteler. Bu yasalar geçirilmezse mazbatalar bir süre sonra gündeme tekrardan gelecektir.
Memur, işçi, esnaf herkes borç batağında... Ülkedeki duruma bakınca yakın bir gelecekte borç batağından kurtulma şansı da gözükmüyor. Güveni yeniden tesis etmek için erken seçim mutlaka yapılmalıdır. Ahmet Kaşif veya İrsen Küçük başbakan olsa da güven kalmadı. Söylediklerinden farklı davranıyorlar, sürekli Türkiye’den icazet alıyorlar... Bu artık sürdürülebilir bir yapı değildir, bir an önce seçime gidilmelidir.
“LTB’NİN BU DURUMA GELMESİNDE EROĞLU’NUN DA KATKISI VAR”
· Soru: Sayın Eroğlu’nun olaylar karşısındaki tutumunu nasıl buluyorsunuz?
· Sınay: Sayın Eroğlu için söyleyecek çok fazla birşey bulamıyorum. Yaptıkları ortada, Kıbrıs konusunda geldiğimiz nokta belli. Kıbrıs konusu Sayın Talat döneminde belli bir noktaya getirilmişti, şu anda bütün bu kazanımlar gitmiştir. Sayın Eroğlu’nun Kıbrıs konusunda yapabileceği çok fazla birşey yoktur. UBP’nin bugünkü durumunun en büyük sorumlusu Sayın Eroğlu’dur. Sayın Eroğlu Kamu Hizmeti Komisyonu üzerinde de oyunlar oynamaya çalışıyor. Atadığı üye sahte imza olayına karışmıştır ve hala onu savunmaktadır. Bu olacak iş değildir. LTB’nin bu duruma gelmesinde Sayın Eroğlu’nun da katkısı vardır. İki kez LTB’yle ilgili Bakanlar Kurulu toplantısına katılmıştır, birincisinde grev yasağı kararı çıkmıştır, ikincisinde de hiçbir şey üretilememiştir. LTB’deki sorunlarla ilgili bile hiçbir şey üretemeyen bir hükümet ve cumhurbaşkanının bu ülkeye verebileceği hiçbir şey yoktur.
“MUTLAKA BİR TEPKİ DOĞACAK”
· Soru: Sizce insanlar olanların ne kadar farkındadır?
· Sınay: Olaylar gün be gün halkın gündemine de oturmuştur ve halk da farkındadır. Ülke elden gidiyor. İnsanlar farkındadır ama tepki koymuyorlar. Şu anda en büyük sorun tepkisiz bir toplumun olmasıdır.
· Soru: Bu tepkisizliğin nedeni nedir?
· Sınay: Büyük oranda güven ortamının olmaması ve çıkış yolu görmemeleridir. Aslında çıkış yolu erken seçimdir. Hatırlayın, 2002 yılında aynı ortam vardı ve Annan Planı toplumu ne kadar hareketlendirdi. Erken bir seçim insanları yeninden motive edebilir. Şu anda çıkış yolu olarak görülebilecek tek şey erken seçimdir. Çözüm ümidi kalmamıştır, Rum tarafındaki seçimlerden sonra Kıbrıs sorunu tekrar gündeme gelecektir ama halk şu anda herhangi bir umut göremediği için tepkisizdir. Ülkede esnaf, çiftçi, memur, emekli borç batağındadır ve bu borç batağından mutlaka bir tepki doğacaktır. Bu tepkiyi örgütlemek de ana muhalefet olarak CTP’nin görevidir ve bunu mutlaka yapacaktır. Kıbrıs Türk halkı böyle tepkisiz devam ederse yok oluş kaçınılmaz olur.