Yeni yıl geldi.. Hoşgeldi

Erdinç Gündüz


Çaktırmadan bir yılı daha geride bırakıyoruz.  Her ‘yenisi’ geldiğinde dilekler sıralanır bol bol.  “Barış getirsin....”,  “Barış içinde geçsin....”,  “Barış yılı olsun....” , “Mutluluk ve huzur dolu olsun.....” v.s. v.s. 
Umutsuzluk belirtmek istemem ama 60 yıldır duyuyorum bu dilekleri.  Buna karşın, her yılın bir öncekinden daha kanlı, daha vahşice, daha entriklarla dolu olduğuna tanık oluyorum.

***

2015 yılında da,
Milyonlarca insan açlıktan ölecek mi yine ? Yüzbinlerce insan ‘ekmek’ uğruna evinden, yuvasından, doğduğu büyüdüğü topraklardan göç etmek zorunda kalacak mı yine ? Savaşlar olacak mı ?  Var olanlara yenileri eklenecek mi ?  Kurşunlara, bombalara hedef olan  masum insanlar ölecek mi yine ? Onların sırtından, bazı ağalar-beyler ceplerini doldurmaya devam edecek mi ? Marşlar yerine aşk şarkıları söylenecek mi ?  Sevgi şiirleri yazılacak, okunacak mı ?  Savaş acıları yerine sevgi romanları yazılacak mı ?

***

2015 yılında,
Ülkemdeki savaş bitecek mi ? İnsanlarım bir kimliğe kavuşacak mı ? Barışın kokusunu, yasemin kokuları ile karıştırıp nefes nefes çekebilecek mi içine ?
‘Çözüm’ için yeni umutlar yeşerecek mi ? Umutlar gerçeğe dönüşecek mi ?
Aldatılmaya devam edecek mi halkım ? Enayi yerine konacak mı yine ?
Trafik can almaya devam edecek mi yine ? Hastanelerimiz umutsuz hastalarla dolacak mı ?
Yeni vurguncular, çıkarcılar, yalakalar türeyecek mi ? Böylelerinin hakimiyeti devam edecek mi ?
Umutlarımızı, kumarhaneler, bet-işletmeleri, piyangolara mı bağlayacağız yine ? 
Yoksa, 1900’ler, 2000’ler benzeri bir yeni yılı daha mı karşılamaya hazırlanıyoruz yine ?

***
 

Adamın biri, dalmış bi kahvehaneye. “Ey ahali, 30 yıl sonra yine geleceğim” demiş ve çıkmış gitmiş...  30 yıl sonra, aynı adam, yine çıkagelmiş. “30 yıl sonra yine geleceğim” demiş çıkmış gitmiş..
30 yıl sonra, daha sonaki 30 yıl sonra, bir daha sonraki 30 yıl sonra aynı şey olmuş....
Kahvehanedeki gençlerden biri nihayet uyanmış. “Yahu...Dedem de anlattı bu adamı. Ona da dedesi anlatmı” demiş,  “aynı şey yüz küsur yıldır oluyor. Bu nasıl iştir ? Bu adam ölmez mi” demiş. Dayanmışlar Azrail’in kapısına, sormuşlar “Bu adamın canını neden almıyorsun” diye. Azrail cevap vermiş:
- Zamanında, bu adam bir dilek diledi.  Allahım bana piyangodan milyonlar... dedi. Dileği de kabul edildi. Bu nedenle canını almıyorum.
- Peki ama Allah istese, milli piyangoyu bu adama çıkaramaz mıydı ?
- Çıkarmasına çıkarır da sahtekar çıktı. Piyano bileti almıyor ki......