Yeni bir ülke yaratmak…

Tayfun Çağra

Belki de her sabah, gün içinde her saat bu ülkede yaşamış olmaktan el aman çeker, “keşke burada doğmasam, burada yaşamasam” diye yakınırız…

Haksız de değiliz yaşadığımız olaylara tepki vermekle… Çünkü bir düzensizlik, bir başıboşluk, bir karmaşadır gider çoğu zaman…

Bir devlet dairesinde işinizi yapabilmek için çile çekersiniz, bürokrasiden dert yanarsınız, personelin yavaşlığından, umursuzluğundan canınız sıkılır, “bir daha gelmem devlet dairesine” dersiniz ama eliniz mahkum, yine gitmek zorunda kalırsınız oralara…

***

Trafikte araba kullanırken her tarafınızda gözleriniz olması lazım… Zaten arabalarda dikiz aynaları, yan aynalar da bu gözleri çoğaltmak için ama bazen onlar da çaresiz kalıyor… Kırmızı ışıkta devam eden geçişler, sizin yeşil ışıkta geçmenizi bile engelliyor… Gecenin karanlığında arkanızdan hızla gelip farlarını yakıp söndüren ve siz sağ şeritte araba geçmeye çalışırken ısrarla sizi geçmeye çalışan ama aslında hiç de tabakhaneye yetiştirecek bir şeyi olmayanlar var çoğu zaman… “Başka ülkelerde var mı bunlar” diye sordurtan ve “evet, Türkiye’de var” dedirten… 

***

İnsanların keyfine göre bina diktiği, ağaç kestiği, suyu akıttığı, denizi işgal ettiği, istediği yere çöp attığı bir ‘özgür’ ülke… “Fakir bir ülkeyiz” diyoruz ama her yerde bina kalkıyor… Bu binalar kalkarken ağaçlar kesiliyor, hatta zeytinler, harnıplar… Denizler işgal ediliyor, kıyısına evini yapıyor, denizini parselliyor, başkaları denizi kapatıyor, girene para alıyor, bazıları kaçak inşaat yapıyor ceza alıyor, bazıları da yapıyor ama hiçbir şey olmuyor. Bunları görüp isyan edersiniz, adalet ararsınız…

***

Yolda giderken reklam tabelalarında “Ada’da bebek var” reklamını görürsünüz ama bir bakarsınız ki Ada’daki bebekler toprağın altından çıkıyor… Çıldıracak duruma geliyorsunuz… “Biz ne zaman bu hallere geldik?” diye soruyorsunuz…

***

Bir vekil meclisteki kürsüde konuşması sırasında atılan bir lafa, karşılık verecek diye bütün doktorları töhmet altında bırakacak bir laf ediyor ve ‘yasadışı kürtaj’ olayını bahane ederek “siz doktorlar bu işi becerirsiniz” diyebilecek kadar dilini tutamayacak bir seviyeye geliyor!.. Şaşırıyorsunuz, mecliste temsiliyet için verilen oylar bu işe mi yarıyor diye…

***

Her gün, her akşam okuyorsunuz, izliyorsunuz haberleri… Mahkeme olayları sayfalarımızda en fazla yer bulan… Kundaklamalar, tacizler, silahlı saldırılar, kadına şiddet olayları… “Nasıl bir ülke, neler oluyor bize!” diye isyanları oynuyorsunuz…

***

Ama bütün bunlara karşın bir umut besliyor insan yine içinde… Burası benim ülkem, daha iyisi için uğraş gerek, terk etmemek gerek, kalıp savaşmak gerek diye düşünüyor tüm bu olumsuz olayların ardından… İşgal da edilse bu deniz nerde var, bu hava, bu toprak, bu tarih… Bu ot, bu çiçek… Katledilseler de zeytinimiz, harnıbımız bize muhtaç, biz onlara… Adalet yenilenmeye, devlet bozulup yapılmaya!.. Trafik eğitime… Eğitim tüm ülkeye… E bunları kim yapacak? Biz, çocuklarımız, ardından gelecek olanlar… Yeni bir ülke yaratmaya ihtiyacımız var.

-----------------------------------------------------------

Hayalleri çalıştırmak!..

Bu yıl öykü yarışmamızın 5.sini yapıyoruz… Yenidüzen’in Deniz Plaza ile birlikte düzenlediği yarışmamıza rekor katılım oldu. Okullardan deste deste öykü geldi. Bu satırlardan okullarımıza, öğretmenlerimize ve tabii ki öğrencilerimize çok teşekkür ediyorum.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da üç konu verdik öykü yazarlarımıza… Kıbrıs’ı anlatacak bir reklam filmi çekmelerini, yeni bir ülke kurma hayallerini ve hayvan haklarıyla ilgili düşüncelerini sorduk, bu konuları öyküleştirmelerini istedik. Bilgisayardan uzak kalmalarını da istedik, kendi el yazılarıyla hayal güçlerini kağıda dökerlerken nasıl bir üretim yapabileceklerini merak ettik.

Öyküleri gruplarına ayırdık ve okumaya başladık. Bu satırları yazarken daha ilk öyküleri okumuş durumdayım ancak çocuklarımızın hayal güçlerinin henüz tüketilememiş olması beni sevindiriyor. Bu hayal güçlerini daha da harekete geçirecek, üretimi artıracak faaliyetlere ihtiyaç var. Uygulanmakta olan eğitim sistemimizin bu işi yapabileceğini hiç düşünmüyorum. Ezberci, ‘copy paste’ insanlar yaratan eğitim müfredatımızın bir an önce yeniden yapılanmasında büyük yarar var. Çok geç olmadan.

--------------------------------------------------

BANA GÖRE

Dostluk

Kıbrıs’ın iki tarafından gençler ara bölgede buluştular… Yüzlerce Kıbrıslı genç 1 aylık Amerika buluşması için mülakata girdiler. Kıbrıs Dostluk Programı çerçevesinde her yıl olan programa bu yıl rekor sayıda genç başvurmuş. Bu güzel bir haber… İki toplumdan karşılıklı dostlar kazanmak ve elde edilecek dostluk çerçevesinde ülkenin ortak geleceğini inşa etmek için gençlerin eline geçen fırsatı gençler havada kaptılar… Çok da iyi ettiler… Geçtiğimiz yıllarda bu programa katılan gençler “farklı olmadığımızı gördük” dediler. Bana göre böyle gelişmeler insanın içini açan, umut veren, gelecek için endişeleri azaltan güzel gelişmeler… Mülakatı geçip Amerika’ya gidecek olan, kontenjan dolduğu için Trodos’taki kampa gidecek olan gençler, yolunuz açık olsun, dostluğunuz daim olsun.

---------------------------------------------------------------

ÖNERİ

İnsana göre hava!

Bu yıl son 90 yılın en sıcak yazı olacakmış. Havalar şimdiden bunun haberini veriyor zaten… Kış aylarında yazı yaşıyoruz neredeyse… Arada tuhaf hava hareketleri de olmuyor değil… Ülkemizde, bölgemizde, hortumlar, seller gibi… Malum, iklim değişikliği yaşıyoruz, insanlar değişince hava da insanlara uyum sağlamaya çalışıyor! Değişiklikten nasibini alıyor. Havaların düzelmesini yani mevsiminde o mevsimi yaşamak istiyorsak önce bizim değişmemiz gerekiyor.

---------------------------------------------------------------

“Sahip olduğunuz koşulları değiştirmek için, önce farklı düşünmeye başlayın.”
Norman Vincent Peale