Yeni bir siyaset! Ya kurtaracak, ya batıracak.

Cenk Mutluyakalı

İnsanlar evlere kapanınca “siyaset” de kendini iyice kapattı.
Meclis zaten yok.
Düşünüyorum da eğer ‘facebook, twitter, instagram’ gibi mecralar hayatımızda olmasaydı ne yapacaktık?
Çoğunlukla “sosyal medya paylaşımları” üzerinden bir denetleme ya da önerme çabası var.

Söz üretiliyor, siyaset niyetine!
Hani neredeyse “partisizleşme” sürecini meşrulaştıran, “kolektif” bir derinlik yerine “tepkiselliğe” şartlanmış siyaset alanı büyütülüyor.
Böylece siyasi partilerle kendini partilerin dışında konumlayan ve her meseleyi kendi penceresinden yorumlayan bireylerin çok bir farkı kalmıyor.

*  *  *
Hızlı tüketim çağında yaşıyoruz.
Kullan, at!
Bak, geç!
Söyle, unut!
Çok daha kapsamlı analizlere, izleme gruplarına, uzman yorumlarına, bir sonraki adımı da tanımlayan eylem planlarına, verilerin kıyasına, özlü stratejilere ihtiyacımız var.
Siyasi partileri ve meslek gruplarını bireylerden ayıracak çoğulcu bir görüntü bekliyoruz.

*  *  *
Uzun zaman sonra gerçekten kapsamlı bir değerlendirme okudum “eğitime” dair.
CTP Eğitim Çalışma Grubu’nu kutlarım.
Salgın sürecine yönelik çok kapsamlı bir rapor çalışmışlar.

  • Eğitimde köy / kent ya da özel / kamu okulu eşitsizliği ne olacak?
  • Yeni ders yılında koleje, fen lisesine, güzel sanatlara hazırlanan öğrenciler nasıl bir geçiş yapacak?
  • İnternet tabanlı ya da uzaktan eğitimle ilgili öğrencilere nasıl destek sağlanacak?
  • Yeni akademik takvim ne zaman oluşturulacak?
  • Eğitim kayıpları nasıl aşılacak?

Üstelik yalnızca sorular değil önermeler de var.
Üç dönemli yeni bir eğitim yılı öneriliyor, örneğin…
‘Uzaktan Eğitim Platformu’ öneriliyor.
Umarım takipçisi de olurlar.

*  *  *

Eğitimden söz açılmışken…
İşin bir de insan kaynağı boyutu var.
Çünkü en iyi ihtimalle okulların yeniden eylülde açılması öngörülüyor.
Peki bu ülkenin en önemli ve özel eğitimli grubu, öğretmenler, yaklaşık 7 ay boyunca ne yapacaklar?

*  *  *

Sevgili Ongun Talat geçenlerde “Şimdi tam da siyaset yapma zamanı” başlıklı bir yazıyla düşüncelerini aktarmıştı.
Eğer bu günlerden bir milat olarak bahsediyorsak, siyasete dair basmakalıp düşüncelerimizden kurtulmakla işe başlamalıyız” demişti, mutlak katılıyorum.
Yoksa…
“Örgütlülük” anlayışı ortadan kaybolacak “bireycilik” büyüyecek.
Bencillik iyice hortlayacak.

*  *  *

“Covid sonrası” günler üretim süreçleri anlamında sıkıntılı olacak.
Tüm dünyanın birleştiği bir gerçek var: Hepimizi büyük bir ekonomik buhran bekliyor.
İşte böylesi bir zamanda örgütlü yaşama daha fazla ihtiyaç duyacağız.
Örgütlü yaşam denince akla “hep birlikte bağırmak” geliyor genelde!
Yok yok…
Üretimi anlatıyorum en önce…
Hayatımızı dönüştürecek çözümlerin üretilmesini…
Çünkü emek, üretim, işletmeler ve toplumun en fakir kesimlerinin desteklenmesi, ayrıca, gelirlerin ve istihdamın güvenceye alınması gerekecek.
Sol siyasetin tam da kendini göstereceği günler geliyor.

*  *  *

Şimdiden normalleşme süreçlerinin hem sektörler hem de insan kaynağı anlamında planlanması gerekiyor. Sağlık ve ekonomide çok daha kapsamlı strateji planlarına ihtiyaç var. İnternet tabanlı bir hayat artık bize kendini dayatıyor. Seçimleri dahi ‘online’ yapabilmeyi konuşmamız gereken günlerdeyiz.

Bilgi temelinde, samimi ve kararlı, tutarlı ve gerçekçi, elbette eleştirel ve sorgulayıcı, en önemlisi de yenilikçi bir siyaset hayatımızı ya kurtaracak ya da batıracak.
Sonuç “seçimlerimiz” ve “tercihlerimiz”le de ilintili olacak.