Yalandan kim öldü

Zeki Kayalp


“Ganimet kültürüyle büyüyüp  beslenen,  çorap değiştirir gibi parti değiştiren, ülkenin en onurlu değerlerini bir çırpıda satabilen, parti içi hesplaşma dene dene koskoca  bir devleti ve ona paralel başkentin  belediyesini batıran bir zihniyetin Sertoğlu’na destek vermesini  beklemek benim açımdan süpriz olur. Çünkü bu zihniyet Kıbrıs Türk halkını yok etme için programlanmıştır. Bu yüzden Hasan Sertoğlu’na (eğer bazı siyasetçiler gibi dönek değilse) KOP yolunda destek verilmeli ve arkasında durulmalı” diye 02.02.2013 tarihinde  yazıp KOP’la ilişkilerinde destek istemiştim.  “ Eğer bazı siyasetçiler gibi dönek değilse” de eklemiştim.  Çünkü siyasete girmeyeceğini gerek basın yolu ile gerekse kişisel sohbetlerde kesin bir dille ifade etmişti sayın Sertoğlu.
Bir ay içerisinde ne değişti de Sertoğlu  “bu işe siyasetçileri karıştırmayacağım”,  “hayır belediye başkan adayı olmayacağım” diye demeç vermesine rağmen 720 derece dönerek belediye başkan adayı olup siyasetin tam da içerisine girmiş? 
UBP yapısını bilen bilir. “Ganimet kültürü” ile beslenen bir partidir. Memleket sevgisinden çok, iktidarda kalabilme pahasına memleketi “yamalama” ve “satma” ana hedeftir. “Asarım, keserim, belediye başkan adayı olmam” diyenleri bile bir telefonla dize getirebilirler.   Boşu boşuna  mı koskoca ay yıldızlı  bayrağı  dağa monte edip bir tarafta  insan duyguları ile oynarlarken, diğer taraftan “malı götürüyorlar”?
“Kulüp ve spor yöneticilerinin geneli altyapılardan habersiz.  Onlar için önemli olan   şampiyonluk , reklam ve  siyasete geçiştir. Siyasetin  en tepesinden en aşağıya kadar ya kulüp başkanı, ya yönetici, ya futbolcu, ya teknik adam görebilirsiniz. Hal böyle olunca memleketin hali de ortaya çıkar.  Ya belediyeyi batırırlar,  ya  devleti.” diye de yazmıştım 23.02.2013 tarihinde.
Daha ne yazalım ki?  Sanki de olacakları görmüşüz.
Futbolu yalnızca siyasete geçiş olarak gören “küçük  beyinler”, futbola ne tür zarar verdiklerinin farkında değil.  
Hasan Sertoğlu da bu kervana katılmıştır. Artık siyasetin içerisinde rol alacaktır.  Bu süreçte  etik olan  (eğer bu ülkede etik değer kalmışsa)  bir an önce istifa etmesidir. Ancak Sertoğlu’nun federasyona geri dönmesi o kadar belirgindir ki, istifa edip başkanlık koltuğunu da kaybetmek istemiyor. Kendisinin ifadesine göre “seçimi kazanacakmış”.
O zaman  hemen şimdi istifa etmeli.
Ha şimdi... ha bir ay sonra... Ne fark eder ki? 
Ama olmaz... Her iki tarafı da idare edeceğiz.
Futbolun bu kadar çok kirletileceği  aklıma gelmezdi. Benim derdim, Sedrtoğlu’nun hangi partiden  seçime girmesi  değildir. Futbol federasyonu makamını kullanarak  bir yerlere gelirken geride bıraktığı enkazdır.  Her seçim döneminde  o kadar tavizler veriliyor ki, telafisi olmuyor. UBP kurultayı hala daha hafızalarımızda.
Her iyi insan veya her bina yapıp araba satın alan iyi yönetici olsaydı,  Lefkoşa Belediyesi batmaz memleket de dibe vurmazdı.  UBP tarafından batırılan bir belediyeye, UBP’li Sertoğlu getirilmeye çalışılıyor. Neymiş efendim futbol federasyonunu düzeltmiş. Şu aralar KOP’la ilişkilerinden destek alıyormuş.  Sıra da belediyeye gelmiş.
Külahıma anlatın.
Devlet katkı payından,  kulüplerden kesinti yapıp  Ömer Adal dönemi açığını kapatan Hasan Sertoğlu’dur.
Yaklaşık 1 milyon TL’ye varan açığı hasır altı eden yine Sertoğlu’dur. Öyle sayıştaylığa verdik. Olay polise intikal etti. Cevap bekliyoruz edalarından vazgeçelim. Konuşulan rakam  yaklaşık 1 milyon TL ve biz hala daha ahkam kesiyoruz. Olayı çözümlemek isteseler 10 kez çözümlenirdi. Ancak Federasyonun bombalanmasından sonra bazı güçler tarafından ağzı kapatılan Sertoğlu, Adal’ın iddia edilen açığında da sesini kapatmış. Olası belediye başkanlığında (mümkün değil) Lefkoşa  belediyesinin açığında takınacağı tavrı düşünmek bile istemiyorum. Herhalde  bu kez gırtlağını keserler.
Bir de şu soruya Sertoğlu cevap vermeli. Cumhurbaşkanı’nın ve sözcüsünün “KOP” yolunda atılan adımlarda destek vermediği aşikardır. UBP’den destek aldı mı? Yoksa, bizleri kullanılıp gün sonu yeni bir senaryo ile baş başa mı bırakacak?
Anlaşılan o ki
Bu ülkede yalandan kimse ölmüyor.