Yahudi Muhacirler-45---07 Ekim 2018

Eralp Adanır

 

 

Günün sonunda mı desek yoksa başında mı; özellikle günümüzde Orta Doğu'nun yeniden şekillendirilmesi süper güçler tarafından düşünüldüğünde baş aktörler yine aynı değil mi? Amerika ve Rusya. Ve elbette onların "taraftarları" olacak "idare edilen" devletler-devletçikler. Bundan 70 sene önce de aktörler aynıydı Filistin'in bölünmesi için. Ve ne kadar İngiliz söz sahibi olsa da, günün sonunda Amerika ve Rusya faktörleri kendini göstermekte hatta son noktayı koyanlar olarak bilinmektedir. Ve işte 20 Kasım 1947 tarihli gazete haberi de bunun bir örneği...

"20 Kasım 1947-Hür Söz-s:1
Filistin Meselesinde Amerika İle Rusya Anlaştılar

Lake Success: Filistinin taksimi meselesinde Amerika ile Rusya tam bir anlaşmaya varmıştır. İngiliz Askerinin Filistin’den çekilmesi için tayin edilen en geç tarih 1 Ağustos’dur. Filistin’deki İngiliz mandatörlüğünde Britanya ile sona ermesi kararlaştırılmıştır, fakat karar Emniyet konseyi tarafından tasvibe arzedilecektir."

Kıbrıs'a 1946 yılında getirilen Alman esirlerinin hikâyesi pek bilinen bir hikâye değil. Bu yazıdizimizde Alman Esirlerinin hangi işlerde çalıştırıldığını, nüfusunun ne olduğunu, kaldıkları kamp ve futbolla ilgilerini de öğrenmekteyiz. Ama bunun yanında isimlerini duyurdukları bir başka olay ise, ada'dan kaçma teşebbüsleri. İşte bir başarısız kaçış teşebbüsü daha...

"21 Kasım 1947-Hür Söz-s:1
Kaçan Alman Esirleri Geri Döndü
Kıbrıs Sahillerinden Otuz Mil Uzağa Açıldılar

Girne balıkçılarından Kostas Georgiu Pazartesi gecesi kayığının Girne limanından çalındığını polise bildirmişti. Kayık polisin araştırmaları neticesi Girne sahilinde bulunmuştur. Öğrendiğimize göre bu kayığı iki Alman esiri almış ve Türkiye’ye geçmek teşebbüsünde bulunarak kayıkla 30 mil denizden içeri açılmıştır. Fakat deniz fırtınalı olduğundan geri dönmiye mecbur olmuşlardır. Esirlerin elinde Türkiye ve Kıbrıs haritaları bulunmuştur."

Filistin'deki şiddet olayları sadece İngilizlere yönelik değildi kuşkusuz. Araplar da namlunun ucundaydı. Hatta Yahudi direnişçileri ispiyon eden Arapların saptanıp katledilmeleri de, gazete haberlerine düşmekteydi...

"22 Kasım 1947-Hür Söz-s:1
Yahudiler Arap Öldürüyor

Kudüs: Yirmi silahlı Telaviv yakınında dört arabı öldürmüştür. Polisin söylediğine göre bu Yahudilerden 8 kadarı bir eve zorla girerek Arapları dişarı çıkarmışlar ve öldürmüşlerdir. Buna sebeb Arapların Yahudilerin saklandığı yeri Polise haber vermeleri olduğu söylenmektedir."

Amerika ile Rusya el altından "bölüşme-çıkar sağlama" şartlarında anlaşmış olsalar da elbette bir İngiltere faktörü de önemliydi Filistin'de. Çünkü uzun yıllar İngiltere'nin mandası durumunda bir bölge. Nitekim Filistin'in bölünmesinde sadece Amerika ve Rusya'nın anlaşması yeterli değildi. İngiliz Hükümdarlığı da bu oyunda asli üye olduğunu, söz konusu iki büyük güce sırası geldikçe gösterdiğini görüyoruz...

"26 Kasım 1947-Hür Söz-s:1
Ruslar İngilizlerin Filistin Meselesini Halletmek İstemediklerini İddia Ediyor

Niyork: Sovyet Rusya Filistin meselesinde tekrar İngiltere’ye hücum etmiye başlamıştır. Birleşmiş Milletler Filistin komitesinde konuşan Sovyet delegesi İngiltere’nin Filistin meselesinde, Filistin meselesinin Birleşmiş Milletler prensipleri dahilinde halledilmemesi gayesini gütmekte olduğunu iddia etmiştir. Delege bilhassa demiştir ki: “Milletlerle bu şekilde hareketin zararlı, tehlikeli ve büyük zorluklar doğuracağına inanmaktayız.”

Ve Filistin'in bölünmesi yönündeki karar da Birleşmiş Milletler'den onay alarak, resmi olarak yürürlüğe girmiş oluyordu....

"27 Kasım 1947-Hür Söz-s:1
Filistin’in Taksimi Kararlaştırıldı

Niyork: Birleşmiş Milletler Filistin Komitesi Filistin için taksim plânını 13 reye karşı 25 reyle kabul etmiştir. Komite aynı zamanda Kudüs’ü on sene için enternasyonal bir idare altına almıya karar vermiştir. On yılın sonunda Kudüslüler amme reyi ile bu idarenin ne şekil alacağını kararlaştıracaklardır."