Ya size yalan söyledik ya Türkiye bizi sattı

Tümay Tuğyan

 

Demek ki GARANTİLER meselesi de alenen pazarlık masasının unsurlarından biri olabiliyormuş.

Türkiye’nin Amerikan elçisi aracılığıyla Rum tarafına yaptığı teklifle, Kıbrıslı Türklerin yıllardır ‘ŞARTLANDIRILDIĞI’ meselelerden birinin daha aslında bir ‘PERİ MASALI’ olduğunu anlıyoruz.

Bu teklifle Türkiye Dışişleri aslında şöyle demiş oluyor:

‘Annan Planı’nda ötesine geçilmiş olsa da, garantörlük sisteminin 1960’takiyle aynı kalmama ihtimali de söz konusu. Olası yeni süreçte Rum tarafı farklı düzenleme talepleriyle gelecek. Pazarlıkların nasıl seyredeceğini şimdiden kestirmek zor. Garantiler konusunun, bizim istemediğimiz bir yöne doğru gitme riski var’...

Ve ada üzerindeki haklarını işin başında garanti altına almak isteyen Türkiye, Anastasiadis’e söz konusu teklifle gidiyor:

‘Dolayısıyla şimdiden anlaşalım, biz tek egemenlik meselesini sizin istediğiniz şekliyle kabul edelim, siz de garantörlük sisteminin değişmemesini kabul edin”...

***

Bu teklifle anladığımız bir şey daha var:

TEK EGEMENLİK tabusu da aslında PERİ MASALI’nın ta kendisiymiş.

Duruma göre ‘ASLA KABUL EDİLEMEZ’ olan TEK EGEMENLİK, gördük ki duruma göre ‘TAKAS’ edilebilirmiş.

Federal bir devletin olmazsa olmazlarından biri olan tek egemenlik meselesi, ‘yeni dönemde’ şapkadan yeni çıkan tavşanmışçasına, ana ihtilaf gündemi haline gelirken, müzakereler aylardır tam da bu sebeple bir türlü başlayamıyor.

Yaklaşık altı aydır o ‘tavşanın’ etrafında dönüp duruyoruz.

Mesele o denli mühim yani!

Ama o ‘mühim’ mesele, bir baktık ki aslında o kadar da ‘mühim’ değilmiş.

Hakim söylemin iddiasına göre, ‘KIBRISLI TÜRKLERİ RUMLARIN AZINLIĞI HALİNE GETİRECEK’ olan TEK EGEMENLİK’ten, aslında vazgeçilebiliyormuş.

Demek ki şu TEK EGEMENLİK, kimseyi ötekinin azınlığı falan yapacak değilmiş.

Öyle ki Türkiye, bu tavşanı TAKAS etmeye hazırmış.

***

Şimdi, ortak metin konusunda yaklaşık altı aydır ayak sürüyen Kıbrıs Türk tarafının, bu topluma bir açıklama borcu var.

Açıklamayla ilgili iki olası seçenek şöyle:

1. Tek egemenlik meselesi aslında bizim size söylediğimiz gibi ‘ölümcül’ sonuçlara yol açacak bir mesele değildir. Tek egemenlik, tıpkı tek uluslararası kimlik ve tek vatandaşlık gibi, federal bir yapının doğal sonucudur. Kusura kalmayın, sizi altı ay boyunca boşuna oyaladık.
2. Tek egemenlik meselesi tam da bizim size söylediğimiz gibi ‘ölümcül’ sonuçlara yol açabilecek bir meseledir. Altı aydır bu konuda yürüttüğümüz ısrar haklı bir ısrardır. Ancak gelin görün ki Türkiye, ada üzerindeki haklarını zapturapt altına alan uluslararası antlaşmaların aynen devam etmesi karşılığında, bizim için ‘ölümcül’ sonuçlar doğurabilecek, bizi Rumların azınlığı haline getirecek tek egemenlik meselesinde bizi yarı yolda bırakmıştır. Bizi, kendi hakları karşılığında feda etmiştir.

Buyurun, hangisini isterseniz, onu seçin!

Bu şartlarda, maalesef bir üçüncü seçenek yok.