Ya Allah, bismillah

Mert Özdağ

Dün TV ekranına kilitlendik.
Ve memleketimizde 'değişen' bazı adetleri canlı yayında izledik.
İzledik sadece, izlemekle yetindik daha doğrusu.
İzlerken düşündük, kızdık, irkildik.
Birçoğumuz yine sosyal medyada aldığı soluğu, vır vır, dır dır, mır mır ettik.
Peki bu çok tepki gösterdiğimiz ilahiyat meselesi ile yeni mi tanıştık?
Kocaman bir HAYIR!..
Mesele yeni falan değil.
Eskiye dayanıyor.
Bundan 2 yıl öncesine…
UBP hükümetine…
İrsen Bey’in yef çektiği dönemlere.
O dönemde kılını kıpırdatmayanların şimdi sosyal medya denen kaçak güreş alanında sahte pehlivanlıklar yapmasını yadırgıyorum sadece…
Bir de üzülüyorum.
'Biz' kendi adımıza konuşabiliriz elbette.
YENİDÜZEN ekibi olarak bu konu gündeme geldiği günden itibaren takipçisi olduk.
İrsen Bey’in seneliği 100 TL'ye 200 dönümlük vakıf arazisini adı geçen örgüte peşkeş çekmesini YENİDÜZEN’den öğrendi kamuoyu…
Yayınlarımızla konuyu gündeme tuttuk.
Hiç durmadık, bu konunun yasal olup olmadığını sorguladı köşe yazarlarımız, haber merkezimiz…
Araya seçimler girdi, tantananı dönemlerden geçtik.
Ancak, bu inşaat devam etti.
Üstelik ilahiyatta eğitim bu sene de başlamadı.
Geçen yıl Lefkoşa’daki TED Koleji binasında 'ilahi eğitim' başlamıştı.
Yine YENİDÜZEN duyurdu bu konuyu da…
O dönemde de kimseciklerden ses çıkmadı.
'İLAHİ EĞİTİM' adım adı ilerledi.
Ve düne geldik.
                                                                                    ***
Dün temsili bir tören yapıldı.
Bazı binalar açıldı, caminin temeli atıldı Haspolat’ta…
Ve kaderin cilvesine bakın, CTP lideri Yorgancıoğlu da törende 'Başbakan' olarak yer aldı.
Çok kızdı kimileri…
Nasıl olurdu?
“Olmamalıydı” diyenler oldu.
Gitmemeliydi.
Elbette gitmemezlik edemezdi.
Bunu resmi makamı gereği anlıyorum.
Törene katılmamak, ya da orada sert bir konuşma yapmak bizlere neler kazandırabilirdi, düşünmek lazım.
Adına 'KKTC' denen sisteme muhalif durmanın bir gereği olarak; sistemi değiştiren adımlara yönelmenin çok daha akıl karı olduğunu düşünüyorum.
Konuşarak, müzakere ederek, diyalog kurarak yol alınabileceğini kaydetmek istiyorum.
Bu nasıl olacak peki?
Örneğin ilahiyat konusunda KKTC Hükümeti’nin devrede olması, 'SORUMLU' olması, müfredatı Kıbrıslı Türk uzmanların hazırlaması bir adım olacaktır.
Bu bir öneri pek tabii…
Zira, değişimden dem vuranlardan salt siyasi şov yerinde KALICI İLERLEMELER beklemek toplumun en doğal hakkı.
Öyle mi peki?
Ne yazık ki kamuoyundan gelen bazı tepkiler öyle değil.
“Özkan Bey oraya gitmemeliydi, gitse bile bağırıp çağırmalıydı” diyen 'radikal' duruşların sahipleri dün neredeydi?
Hadi Özkan Bey “suçluydu” dün, peki siz ne yaptınız diye sorarım size?
Bir eylem yaptınız mı, tören alanını yakıp yıktınız mı?
Gezi Parkı eylemlerinde gösterdiğiniz 'hassasiyeti' Haspolat’ta gösterdiniz mi?
Hayır, siz de basın açıklaması ile yetindiniz.
Ve lafla peynir gemisi yürümedi, hep birlikte gördük.
                                                                                    ***
Neyse…
Törenle devam edelim.
Dünkü törende Türkiye yetkilileri, kolej ve külliye konusunda kürsüye çıktılar, konuşmalar yaptılar.
İlahiyat konusunda talebin “Kıbrıs halkından” geldiğine işaret ettiler.
Ve projeyi hayata koyan "sivil toplum örgütüne" şükranlarını sundular.
Kimdir bu “sivil” örgüt diye düşündünüz mü?
Biz düşündük, hatta konu ilk gündeme geldiğinde çok irdeledik bunları sayfalarımızda.
Nam-ı diğer 'sivil' örgüt "KIBRIS İLİM, KÜLTÜR VE AHLAK VAKFI"…
Hani meşhur İrsen Bey’in yıllığını 100 TL'ye 200 dönümlük araziyi devrettiği sivil örgüt bu…
Pekiiii, madem ki bu örgüt aracılığıyla Kıbrıs halkından yoğun talep gelmiş, bu örgüt bu paraları nereden bulmuş diye sormazlar mı adama?
Çok sorduk, yanıt alamadık.
Bu da başka 'sisli' bir mesele…
                                                                                    ***
Şimdi bu dolambaçlı yoldan nasıl düzlüğe çıkacağız?
Dün kesilen kurdelenin acıtmaması için neleri masaya koyacağız, onları tartışma zamanıdır.
CTP Gençlik Örgütü Başkanı Ürün Solyalı güzel özetlemiş;
1- İlahiyat Koleji'nin müfredatı ve eğitim planlaması derhal KKTC makamlarınca yapılırsa,
2- Bugünlerde bir Cemevi veya diğer inançların ihtiyacı olan ibadethaneler de açılırsa,
3- Ekonomik Protokol’ün revizyonu için masaya oturulursa,
4- Anayasa ve yasalar sivilleşme ve demokratikleşme adına değiştirilirse,
5- Ekonominin ayaklar üzerinde durması adına daha bilimsel, sosyal adaletli ve sistemli bir geçiş  dönemi yaşanırsa,
Bugünkü kurdelelerin vesayet adına kesimi daha az rahatsız eder diye düşünüyorum.

------------------------

NE DEĞİŞTİ?

Dünkü ilahiyat meselesine işaret ederek “ne değişti” diye sordu bir dost.
Birkaç ayın menüsünü not edelim:

  •  Petrol Dolum Tesisi iptal edildi.
  •  UBP’nin satmaya hazırlandığı KOOP-SÜT özerk bir yapıya kavuştu, Pınar-Süt’e hellim satmak için görüşmeler başladı.
  •  UBP’nin kıyak olarak yandaşlarına dağıttığı birçok arazi peşkeşi iptal edildi.
  •  UBP’nin yandaşlarına verdiği akaryakıt istasyonu izinleri iptal edildi.
  •  Yeni vatandaşlık yasası hazırlığı başladı, yasa yasallaşana kadar VATANDAŞLIK DAĞITIMI DURDURULDU.
  •  TOMA ihalesi iptal edildi.
  •  Siyasi Partiler Yasası kısa bir süre sonra meclise gidiyor, vekil transferi YASAKLANDI.
  •  Ekonomik paketin revizyonu için görüşmeler başladı.
  • UBP’nin “özelleşecek” dediği KIB-TEK için özerkleştirme iradesi ortaya kondu.

Dikkatinizi çekerim bunlar BİRKAÇ AYDA oldu!..
Hiçbir şey değişmedi mi?
O kadar da acımasız olmayalım, destek olalım, yardım edelim ki DEĞİŞTİREBİLELİM.