Venüslü müsün, Marslı mı?

Derya Beyatlı

 

 

Aile Danışmanı, Uzman Sosyolog sevgili Ayça Kurnaz boşanmaların her yıl artış gösterdiğini belirtiyor ve bunun başlıca nedenini çiftlerin birbirini yeterince tanımadan evlilik kararı almaları olarak gösteriyor. Evlenmeye karar verdiğin zaman hayatında kim varsa, onunla evleniyorsun, bunun aşkla bir ilgisi yok diyor David Nicholls. Amaç toplumun onayladığı tek yaşam şekline geçmek. Bir yastıkta kocamak önemli, kiminle kocayacağın minik bir detay. Asgari benzerliklerin olmasına dahi gerek yok, biraz cinsel çekim, biraz göstermelik ilgi, ortak yaşam kurma isteği olsun, yeter. Bir çeşit iş ortaklığı.

Bu kararın hatta seninle dahi ilgisi yok. Olması gerektiği gibi, olması gereken zamanda, eğitim tamamlandığı, el ekmek tuttuğu andan itibaren uygun aday aranmaya başlanır. Aile, arkadaşlar, olmadı internet siteleri, evlilik programları, bu durum değişikliğine yardımcı olmak için kolları sıvar. Kişi değil durumdur esasta seçilen, kişiler konu mankeni olmaktan öteye gidemez. 

Bu mantığı sorgulayanlar çıkar arada, hızla hizaya getirilir, el birliği ile. ‘Yeter armudun sapı, üzümün çöpü elediğin, bu gidişle evde kalacaksın’ nakaratını 30 yaşına yaklaşmış her bekâr Kadın duyar. Erkekler biraz daha rahat bırakılsa da ‘tohuma kaçma’ yorumlarından kurtulamazlar. Acınmaktan, eleştirilmekten, baskıdan bunalan isyankâr bekâr sonunda pes eder ve ‘doğru yolu’ bulur. Evlenmeye karar verir. Şimdi sırada bunu nasıl yapacağı vardır. Önce karşı tarafı iyi tanımalı, uygun stratejiler geliştirmeli, uzun dönemli adımlar planlamalıdır.

Kadın, Erkek rolleri ezelden beridir hep aynıdır, hiç değişmez. Kadın çok konuşmayacak, nazlanacak, daha güçsüz, daha kırılgan, illaki erkeğe bağımlı olacak. Erkek avcı ya, peşinden koşacak, ısrarcı olacak, mutlaka daha güçlü, daha kudretli. Farklı gezegenlerden gelen, taban tabana zıt iki yaratık Kadın ve Erkek. İki taraf da bunu bir güzel anlayacak, uygun pozisyon alacak.

Yeni akımımız Kadınlara Öğütler. ‘Onu elde etmek ve tutmak’ metodlarını anlatan çeşitli kitap ve filmler Venüslü Kadın’a gözüne kestirdiği Marslı avını nasıl evlilik masasına oturtacağını, ne gibi dalaveralar çevirerek kazanacağını anlatıyor, adım adım.

Bu bakış açısına Kadınlar adına kızıyorum, Erkekler için üzülüyorum. Hep cadı, hilebaz Kadın, ahmak, basit tiplemelerde Erkekler var. Bir bakın dizilere, en bağımsızından, en safına her Kadın’ın amacı, o masaya oturmak, nasıl olursa, kimle olursa. Her oyuna gelen de istisnasız Erkek!

Hayır, evliliğin bütün yükünü çeken de aynı Kadın, bu uğurda kendi olmaktan vazgeçip, binbir kılığa girmesi gerektiği yönünde her türlü mecradan beyni yıkanan da. Ciddi anlamda ben bu ikilemi anlamıyorum!

Derken saat geceyarısını vuruyor, maskeler düşüyor. Herşey kabak gibi ortaya çıkıyor. Evlendiğin kişiyi hiç tanımadığını fark ediyorsun. Evlilikler karşılıklı didişmeye dönüşüyor. Çocuklar için katlanan veya evliliğin doğası bu deyip bu şekilde yaşamayı öğreneni de çıkıyor. Aldatmalar üzerine bir istatistik varsa da bilmiyorum ama yalanın bini bir para, her gün duyuyorum. Sonuçta her iki evlilikten biri son buluyor.

Mutlu evlilik yok mu hiç? Var tabii, ama bu yollar denenerek mutluluğa ulaşıldığını ben henüz görmedim. Kadın-Erkek genellemeleri doğru değil, herkes farklı, herkes özel. Ayrı bir dünya, her insan. Kendin olarak, doğal kalarak karşındakini tanımak, bence her iki taraf için de tek strateji olmalı. Ve birlikte yaşamak kararını sadece ve sadece O’nsuz yaşamak istemediğin için almak, toplum istediği için veya yalnız ölmekten korktuğun için değil.

Günün sonunda, herkes kendi hayatını yaşıyor ve hep yalnız ölüyor!