VAZGEÇİN DEVLETÇİLİK OYUNUNDAN

Tacan Reynar

Buz gibi havada, mahkeme koridorlarında ellerinde kelepçelerle getirilen on altı, on sekiz, yirmi üç yaşında gençler ve aileleri. Üç gram, beş gram, yedi yüz elli miligram hint keneviri ya da birkaç uyuşturucu hap, tahkikat memuru teminata bağlanmalarını istiyor, aileler ağlıyor, yargıç teminat emrini veriyor, şartları yerine getirenler serbest kalacaklar, getiremeyenler cezaevinde yargılanmayı bekleyecekler. Suç ağır, bu yüzden ağır ceza mahkemesinde uzun bir yargılama süreci onları bekliyor. Önce dosya hazırlanacak, sonra ilk tahkikat için mahkemeye çıkacaklar sonra ağır ceza mahkemesine dava havale edilecek, ardından da orada yargılanacaklar. İtham edildikleri suçları kabul ederlerse Denetimli Serbestlik Yasası’ndan faydalanacaklar ve serbest kalacaklar, kabul etmezlerse veya aslında masum iseler tutuklu yargılanmaya başlayacaklar, belki beraat edecekler ama duruşmanın ne kadar süreceği bilinmez.

Tedavi merkezi olmayan, yeterli rehabilitasyon imkanı sağlanmayan yerde devletin bu gençleri yargılama meşruiyeti olamaz.

Vazgeçin devletçilik oyunundan.

Bir çocuk tecavüze uğradığında sanık suçunu kabul etmezse sanık itham edilecek ve duruşmaya geçilecektir. O çocuk mahkeme huzurunda şahadet verecek ve bütün yaşadıklarını en detaylı şekilde kendisine tecavüz eden kişinin gözlerinin içine bakarak anlatmaya mecbur bırakılacaktır. Böyle oluyor. Yaşanan travmalar daha da çoğalır, daha fazla acı verir çaresizlik. Susmaya davet edilen ve cezasız kalan nice tecavüzcülerin arasında adalet ararsınız. Çocuklar için özel mahkemeleri olmayan, yargılama usulleri özel olarak düzenlenmemiş halen yasada yazmasına rağmen çocuk yargılamalarının kamuya açık yapıldığını gün be gün gözlemlediğimiz bir yerde, devletin koruyamadığı çocuklar için yargılama yapma hakkı da olamaz.

Vazgeçin devletçilik oyunundan.

 

Sokaklarda yoksulluğun en acı yüzüyle tanışmış, sokaklara itilen, ardından da orada uyuşturucuya alıştırılan, sonra torbacı olmak zorunda bırakılan, ailesiz, yalnız başına, zaman zaman hırsızlık yaparak karnını doyuran, sonra da suç işleyince yasaların tıkır tıkır çalıştığı bir mahkeme salonuna sürüklenen çocuk. Onun kurtulabileceği, güvende barınabileceği, eğitim alabileceği hiçbir yeri yok. Suça itilen çocuklara sahip çıkamayan, koruma önlemleri olmayan, ıslahevinden aciz bir devletin çocuklara dair söyleyebileceği hiçbir şey olamaz.

Vazgeçin devletçilik oyunundan.

 

Atış alanlarının denetimi sizin değilse, güvenlik tedbiri almaktan siz mesul değilmiş gibi bu ülkenin güvenlik kuvvetleri susuyorsa, askeri açıklama yapamıyor, sorumlular hiçbir zaman yargılanmayacaksa biliyoruz ki orada devlet yoktur. Çocuk patlayarak ölür, devlet kudretli kalır. Ölü çocuklar arasında sigara fabrikasından devşirme bir binada devletçilik oynarsınız.

Vazgeçin devletçilik oyunundan.

 

Oynarsınız siz, rolünüzü çok güzel oynarsınız. Liberalsiniz ama değilsiniz,

Muhafazakârsınız ama o da değilsiniz,

Sağcı veya merkezci... o da değil,

Siz kimsiniz?

Avrupa Konseyi’nin 47 üye ülkesi içinde vicdani ret hakkını tanımayanın sadece Türkiye olduğunu bilirsiniz.

Avrupa Birliği ülkelerinin tümünün bu hakkı tanıdığını, Birleşmiş Milletler’in üye ülkelere çağrı yapan ilke kararlarının mevcut olduğunu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu hakkın önemine vurgu yaptığını da gayet iyi bilirsiniz.

Burası Belçika veya Hollanda değil, öyle mi?

Evet haklısınız. 

Avrupa dışında, Batı’dan uzak, muassır medeniyetten de uzak, işinize geldiğinde liberal özgürlükler ve ekonomi, serbest piyasa, özelleştirme, maksat hasıl olunca, şükran, burası farklı !

Evet burası üçüncü dünya ülkesi. Haklısınız.

Vazgeçin devletçilik oyunundan.

 

Topladığınız vergileri dünyada tanınmayan bir alt yönetimin ve onun hiçbir önemi olmayan saçma sapan diplomatik işlemleri için dış temsilciliklerine harcıyor, 23 Nisan kutlamalarına yarım milyon TL dağıtıyorsunuz. Gençlere daha fazla burs imkanı, çocuk mahkemeleri ve ıslahevleri kurulması, dökülen ve çağdışı okul binalarının iyileştirilmesi, suça itilen çocuklara sahip çıkma ve onlar için sosyal imkanların çoğaltılması, vicdani ret hakkının tanınması için yapacaklarınızı yapmıyorsunuz.

Devletçilik oynuyorsunuz.

Her tarafından insani değerleri dökülen bir rejimin, arsız yüzüsünüz, kanlı ellerisiniz, vicdansız yüreğisiniz.

Bu rejimi savunan herkes,

devletçilik oynamaktan vazgeçin.

Sahte olacağınıza olmayın daha iyi.

Kapatın artık oyun tahtasını, 

oynayacak pul kalmadı, ganimet tükendi, tükettiniz, semirdiniz, sömürdünüz, 

bu ülkenin gençlerini de, çocuklarını da öldürdünüz,

bitti,

vazgeçin !