Vatandaş hakkını daha hızlı arayabilecekse;  adalet daha hızlı tecelli edecekse; “EVET”!

Serhat İncirli

Yargı, Anayasa değişikliği istiyor!
Neden?
Bir tek sebebi var aslında, adaletin halka daha hızlı bir şekilde ulaşabilmesi...

-*-*-

Yüksek Mahkeme Başkanı Bertan Özerdağ ile bir grup gazeteci geçtiğimiz gün sohbet ettik... 
Başkan Özerdağ’a, Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı da eşlkik etti...
Esendağlı, Baro olarak değişikliğe tam destek verdiklerini anlattı...

-*-*-

Peki nedir değişiklikler?
Değişiklikler Anayasa’nın 143, 151, 152 ve 1552’inci maddeleri ile ilgili...

-*-*-

Temelde en önemli değişiklik, başkan ve 7 yargıçtan olan yani toplamda 8 yargıcın görev yaptığı Yüksek Mahkeme’deki bu sayıyı 11 yapmak!

-*-*-

Ve görev bölümü ile Anaya Mahkemesi, Yüce Divan, Yargıtay ve Yüksek İdare Mahkemesi ya da mesela Yüksek Seçim Kurulu’na hız kazandırmak...

-*-*-

Yüksek Mahkeme yargıçlarının sayısının değişmesi için Anayasa değişikliği şart...
Ama değişiklik sadece sayı ile ilgili değil...
Bazı kolaylaştırıcı değişiklikler de var ki gerçekten “yazmanın” veya “anlatmaya çalışmanın” bir anlamı yok!

-*-*-

Önemli olan, Yüksek Mahkeme Başkanı Bertan Özerdağ’ın anlattıklarına inanmak ve güvenmek... 
Bu konuda yüzde yüz inanan ve güvenen bir noktada olmak...
Ben o noktadayım...

-*-*-

Neden?
Çünkü Başkan Özerdağ ve Baro Başkanı Esendağlı diyor ki, “adalet daha hızlı çalışacak; halka daha hızlı ulaşacak...”
Ki adaletin yavaşlığı şu andaki en büyük sıkıntı!

-*-*-

Peki adalet neden yavaş?
Çünkü yargıç sayısı hiç değişmeden, nüfus hızla arttı!
Nüfusun artışı bir yana, suç cinsleri ve sayısı da inanılmaz miktarda çoğaldı!

-*-*-

Güney Kıbrıs ile Kuzey Kıbrıs’ta nüfus neredeyse eşit ama Güney’de toplam yargıç sayısı 151, bizde 51!

-*-*-

Yargıç sayısını artırmak için Anayasa değişikliği gerekmiyor ama Yüksek Mahkeme yargıçları artmadığı takdirde, yargıç sayısını artırmak, tıkanıklığı artırmaktan başka işe yaramayacak!

-*-*-

Başkan Özerdağ referandumun 2026’nın ilk 3 ayı içerisinde yapılmasından yana...
Cumhurbaşkanı, Hükümet, Ana Muhalefet, meclis dışı bazı partiler şu ana kadar değişikliğe destek vermiş durumda... 

-*-*-

Peki masraf?
Başkan Özerdağ özetle diyor ki, “... Elbette referanduma gitmek için harcama yapılması lazım ama çok kısa ve çok çabuk olacak; akabinde hızlanan adaletle maddi kayıplar azalacak ve ekonomiye verdiği zarar da düşmüş olacak...”

-*-*-

Başkan, olası referandumun, olası bir erken genel seçim veya Aralık 2027’deki yerel seçimlerle birlikte olmaması gerektiğinde de ısrarlı ve “referandum sadece bu dört maddenin değişimi ile ilgili olmalı” görüşünde... 

-*-*-

Vatandaş hakkını daha hızlı arayabilecekse; adalet daha hızlı tecelli edecekse ki Başkan Özerdağ bunun garantisini veriyor; ben “evet” diyorum!

 


Libyalı kumandanların uçağı...

Libya’nın kumandanlarını taşıyan kiralık özel uçak, Ankara’daki havaalanından kalktıktan on dakika sonra düştü!

-*-*-

Bu konuda onlarca farklı senaryo okuduk!
Uçak arızadan dolayı mı düştü?
Pilot hatası mı?
Yoksa başka bir şey mi?

-*-*-

Henüz gerçeği kimse bilmiyor ama Libya’daki mevcut yönetim şu anda Türkiye’nin akdeniz’dkei tek dostu dğeil miydi?

-*-*-

Son haftalara ya da son bir kaç aya bakalım... 
Lübnan – Kıbrıs Cumhuriyeti ile deniz yetki alanı konusunda anlaşma yaptı...
Türkiye kızdı!

-*-*-

Yunanistan – Kıbrıs Cumhuriyeti ve İsrail, hem askeri işbirliği yapacak hem diğer...
Türkiye tehdit bile edildi ve yine çok kızdı, tepki gösterdi!

-*-*-

Ege sorunlu...
Doğu Akdeniz karma karışık!

-*-*-

Deniyor ki, Kıbrıs Adası etrafı doğal kaynaklar açısından zengin!

-*-*-

Ve diyorlar ki, bütün senaryo Amerika’da çiziliyor!
Kimse şaşmamalı!

-*-*-

Peki biz?
Mesela KKTC!
Bizi geçin!

-*-*-

Türkiye?
Türkiye bu zenginliğin paylaşımında nerede?
Elbette pay istiyor!
İstiyor da nasıl alacak?
Nasıl almalı?

-*-*-

İki yöntem var; ya gücünüzü göstererek ya da uzlaşalarak!
Ya sizden korkacaklar, ya da sizi sevecek ve anlaşacaklar!
Arada çok ince bir çizgi var aslında!

-*-*-

Güç göstermek nedir?
Güç göstermek, Amerika’ya veya Amerikan liderliğine kafa tutmaktır!
Hatta en basitiyle “Amerikan destekli çok devletli olabilecek bir güce karşı” savaşı göze almaktır!

-*-*-

Peki uzlaşmak nedir?
Uzlaşmak, en basitiyle, uluslararası toplumun da kabul edebileceği sınırlar dahiline yani şöyle diyelim; BM Güvenlik Konseyi Kararları doğrultusunda, 1977’den beri her noktası saptanmış “çözüm modelini” yaşama geçirmektir!
Yani önce Kıbrıs’ta bir çözüm!
Siyasi çözüm!

-*-*-

Haaa bu böyle mi olmalıydı yoksa Kıbrıs’ta iki toplum kendi kendilerine oturup anlaşmalı mıydı?
Bırakmazlar, bırakmadılar, zaten onlar başlattılar falan diyerek yazıyı uzatmaya gerek yok!
Ama sorun, denizlerdeki gaz falan deniyor ya!
Böyle bir durumda kim öper Kıbrıslıların arasındkai “kim rüzgara karşı daha uzağa Elen veya Türk işemesi yapabilir?” kavgasını!

-*-*-

Siyasetin, ululsrarası ilişkilerin, doğal kaynak paylaşımlarının, Libya uçağının düşürülmesinin veya Nikos Hristodulidis’in anlaşmalarının hatta belki de taaaa Abu Dabi’den Suriye’ye yaşanan askeri ya da diplomatik gelişmelerin çok çok çok iyi okunması önemlidir!

-*-*-

Efendim Saadettin Saran kokain kullandı mı kullanmadı mı?
Yılbaşında KKTC’de hangi sanatçılar sahne alacaktı, kaç para kazanacaklardı ve Özdemir Berova’nın bu sanatçılara vergi uygulaması mümkün müydü?

-*-*-

Şaptı, şapa oturmuştuk!
Kalmıştık!

-*-*-

Haaa bir de Ersin Tatar hala neyi anlatmaya çalışıyor?
Bu halk kendisine, “geç be gardaş bir kenara da otur” demedi mi?
600 sterlinlik kira gelirini bağışlayacakmış!
Doğruyu söylemiyor!
Takipteyiz de meselemiz bunlar olmamalı diyecektim!


Sadece Türkiye’de değil, elbette KKTC’de de son günlerin en popüler ismi fotoğraftaki bu kadın meslektaşımız... Televizyon sunucusu, “gazeteci!!!”... Meslektaşımız (Allah korusun) Ela Rümeysa Cebeci... Kimlerle yatmış, kimlerle kalkmış, kimlerle çekmiş, kimlerle içmiş? Yani Libyalı komutanların uçak kazasıymış, Akdeniz’deki gelişmelermiş; kimin umurunda! Neyse, iyi pazarlar efendim...