ÜZGÜNÜM...

Mehmet Çağlar


Daha düne kadar doğduğunuz günden beri hayatınızda olan,
her gün sesini duyduğunuz, yüzünü gördüğünüz,
mutluluğunuza sevinen, mutsuzluğunuzda üzülen insan bir anda hayatınızdan çıkıyor...
Ve siz onun yokluğuyla, anılarınızla, acınızla baş başa kalıyorsunuz!

Yarın hayatınızı yeniden organize edip kurmalısınız...
Ama önce kaybınızı kabullenmeniz,
O kişiyle vedalaşmanız gerek...

Adeta çok sevdiğiniz bir başyapıt romanının çok sevilen bir şahsı gibi ...
Muhakkak görmek arzusu duyuyorsunuz...
Gelmiyor, göremiyorsunuz...
İçinizden bir değerli parça kopması hissini hazmetmeniz gerekiyor!

Seni düşünmeye alışık beynime kim söz geçirecek şimdi?
Sana en yakışmayan şey muhakkak ki ölümdü...

Soğuk olsaydı beni örtüp bastırmak bahanesiyle yanıma gelir, bir daha öperdin...
Senin için ayak bastığım her yer dünyanın merkezi olurdu.
Her şey benim çevremde dönerdi...

Sanki iki insan ayrıldıkları zaman birbirlerinde bir şeyler bırakıyorlar...
Benden bir parça al yanına;
bir umut, bir dua ...
Tarif edilemez bir şey!

İnancına göre müslüman,
İnanmış̧,
Kendi kendisiyle çağdaş̧ bir kişiydi...
Annemdi...

Bir müddet ayrılmaktan başka ne yapabiliriz?
Dünyada bana "ne istiyorsun" diye sorsalardı keşke!
Evde dolaştıkça hep seni, senin sesini arıyorum...
Ama ölüm bu!
İnsana tevazuu öğretiyor,
ne kadar aciz olduğumuzu kafamıza vurarak gösteriyor!
Üzgünüm...