UTANMAYI unutmak

Cenk Mutluyakalı

 

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu ile hiçbir siyasi akrabalığım olmadı.
"Siyah" ile "beyaz" kadar farklıdır, düşüncelerimiz.
Milliyetçiliğin "kör" ettiği bakışını hep eleştirdim.
Ama "rüşvet" istediğine inanmam.
Bunu ima ettiğine dahi!
"Bet ofisi açmak için bir arkadaşına yardım" çabasını duyunca şaşırdım.
Kendisi anlattı üstelik!

*  *  *

Ercan'ın işletmecisi Emrullah Turanlı’yı hiç tanımam.
Rüşvet önerdi mi, kendisine mi önerildi bilemem.
"Şahitlerim var" diyor, bu şahitler niye konuşmuyor, şaşıyorum...
Son 24 saatte polisin ve Başsavcılığın ilk ifadeleri alması gerekirdi, hem de çoktan!
Birkaç “istifa” açıklanmalıydı...
Yok!

*  *  *

Ercan'ı niye satmıştık biz?
Gördünüz mü, bu ülkenin öz kurumlarını "özelleştirmekle" hayat güzelleşmiyor!
Tuvaletler daha temiz belki...
Ama ne oluyor?
Memleket bok içinde!

*  *  *

Kimin "rüşvetçi" kimin "masum" olduğunu saptamak bizim işimiz değil.
Ama hükümetin görevi...
Savcılığın da... Polisin de...
Hiç duydunuz mu, onca "rüşvet" iddiası arasında kimin ifadesine başvuruldu?
Hani "soruşturma"?
Üstelik bu kaçıncı iddia böyle!

*  *  *

Tahsin beyin "rüşvet" istediğine inanmadım ben.
Ama o "koltukta" halen oturuyorsa, bunu doğrusu anlamam...
"Katılmıyorum" demek ve onca “yanlış”a sadece sözle isyan ederek halen bakanlık yapmak, sorumluluk değildir!
Makam sevdasıdır, memleket yerine...
İstifayı basarsın onurunla...
Dünya alem de takdir eder o zaman...

*  *  *

İlkesizlik...
Sorun bu!
Kimse yüzlerine açık açık söylemiyor…
Kentlerimizi yitiriyoruz, kimliğimiz kayboluyor, haysiyetimiz tükeniyor, yozlaşıyoruz gitgide, kurumlarımız çökertiliyor, adaletsizlik köpürüyor ve  “Çirkef Cumhuriyeti”ne dönüşüyor ada yarısı.
Yine de tek bir kişi ‘yeter be’ diyerek ‘istifa’ etmiyor...
Utanmayı unutmak, asıl sorun bu galiba!