Unlu Bit

Dr. Hasan Alicik

Derler ki “Unlu bit adamızda yoktu.”
İthal salon çiçekleriyle birlikte geldi.
Sıcağı ve nemi severler. Genç fidanların, taze sürgünlerin suyunu emerek beslenirler.
Çoğalırken beslendiği bitkiyi kurutur. Yavaş ve sessizce karanlıkta yayılırlar.
Dikkatli bakarsanız bahçenizde görebilirsiniz.
Geçen yıl Atatürk Spor Salonu’un etrafında bulunan Miaform ağaçlarının çoğu bu nedenle kurudu.
Çok geçmeden unlu bitler, çin gülü, limoni selvi gibi diğer bitkilere de musallat oldular. Onlara da zarar verdiler.
Önceden ekilen sağlıklı gelişen, kimisi yerli olan; zeytin, nar, narenciye gibi ağaçlara da gözdiktiler.
Şimdi bu zararlıdan kurtulmak için mücadele veriyoruz.
Zehir atıyoruz çevremize, bahçemize ölsünler diye...
Genç fidanlar, taze sürgünler bedel ödüyor.
Oysa ilkten ada ülkesi olduğumuzdan, yurt dışından ithal edeceklerimize dikkat etmemiz gerekirdi.
Göze hoş gelen güzelliğin içinde genç fidanları kurutacak kadar amansız hastalıklar saklı olabilmektedir.
***
Bitkilerde olduğu gibi insan dimağı da aynıdır. 
Demokratik akla hoş gelen ithal güzelliklerin içerisinde saklı ideolojiler, kısa sürede genç dimağlara, taze sürgünlere musallat olup, suyunu emmeye, kurutmaya başlayabilir.
İdeolojinin temeli dogmalar sorgulanmadan, tartışılmadan, sınanmadan doğru olarak kabul edilip benimsenebilir.
“Doğru”ya yüklenen anlam değişip yaygınlaşır.
Neden sonuç ilişkisine dayalı pozitifist düşünce yerine, dogmatik düşünce akla temellenir.
***
Toplumlarda da aynıdır.
Toplumsal yaşam alanları “demokratikleşme” kavramı altında sunulan güzelliklerle değişme eğilimine sokulmak istenmektedir.
Genellikle kullanılan yol “demokrasi” söylenen sözler ise “özgürk ve eşitlik” olmaktadır.
Oysa içinde saklı olan siyasete doğmatik bir anlayışın temellendirilmesidir.
Eğitim alanında da aynı...
Sağlık, ekonomi, hukuk sistemleri... yine aynı.
Toplumsal ilişkiler de öyle...
Bireyin hem kendini, hem de başkalarını anlaması, gereksinimlerini gidermesi, yardımlaşma, anlaşma gibi giriştiği her türlü ilişkiye dogmalar temellenir.
Aile, komşuluk, arkaşlık, dostluk ilişkilerimiz dogmalar üzerinden okup anlamlandırılır.
Toplumsal statü ve roller de aynı...
***
Nasıl ki ithal bitkiler doğayı bozmaktadır, ithal ideolojiler de insan ve toplum dimağını bozmaktadır. Toplumsal ilişkilere yüklenen anlamı değiştirmektedir.
Bir bakanımızın “kendimi yabancı hissetim”  dediği ortamlar, aslında dimağlar arsındaki faklılığı ortaya koymaktadır.

Şunu da belirtmek gerekir ki: İthal unsurlar, yerel unsurlarla kaçınılmaz olarak etkileşim içine girerek tarih sürecinde farklı bir “yerel forma” da dönüşebilmektedir.
Görünürdeki ithal güzelliklere kanmadan, yeni yerel, özgün formları oluşturabilmek için her alanda iradeye, niteliğe ve çağdaşlığa birlikte sahip çıkmak gerekmektedir. Zaman bunu gerektiriyor.