Umutsuzluk değil, umut yılı...

Ünal Fındık

Kanımca 2013 gerek Kıbrıs’ta, gerekse de dünyada kayıp bir yıl olarak tarihe geçti. 2012 kötü geçmişti. Ama yine de umutlar tükenmemişti. 2013’e girerken Kıbrıslı Türklerin iç konularda herhangi bir umut ışığı olmasa bile, çözüm ve barış umutları diriydi. Rum tarafında seçim olacak, kazanan kim olursa olsun görüşmeler kaldığı yerden devam edecekti.
Olmadı.

İç konularda UBP kurultayı ile yatıp, UBP kurultayı ile kalktığımız günlerde yaşadığımız sıkıntılar sürerken, Kıbrıs sorunundaki umutlar da seçimi kazanan Anastasiadis’in “benim önceliğim ekonomik krizdir, ekonomik sıkıntılar aşılmadan görüşmelere başlayamam” açıklaması ile suya düştü.

Elbette 2013’ün umut verici gelişmeleri de oldu. Nisan ayında yapılan erken Lefkoşa Belediye seçimini CTP-BG adayı Kadri Fellahoğlu kazandı. Temmuz ayındaki erken genel seçimi de %40’a yakın oy oranıyla CTP-BG kazandı. Böylece 4 yılda ülkeyi harabeye çeviren UBP iktidarı da sona erdi.

Önceki gün 2014’e merhaba dedik. Umarım 2014 yılında yaşayacaklarımız bize 2013, ya da 2012’yi aratmaz değil, anımsatmaz bile.

Yazılarımı sürekli okuyanlar bilir ben iyimserim. Genellikle bardağın dolu tarafına bakmayı severim. Bu nedenle yakın dostlarım beni hep eleştirir. Olsun ben yine de olaylara ve gelişmelere iyimser bakmayı seviyorum.
2014 yılına da öyle bakıyorum.

Önceki gün Başbakan Özkan Yorgancıoğlu’nun, dün de Rum lider Anastasiadis’in yeni yıl mesajları dikkatimi çekti.

İki lider de sözleşmiş gibi hemen hemen aynı mesajı verdiler. Yorgancıoğlu mesajında “2014 yılı, 2013’ten biraz daha zor geçebilir” derken, Anastasiadis de “2013 zor bir yıldı, 2014 kolay olmayacak” dedi.
Bugünkü şartlarda iki lideri de gerçekçi bulanlar olabilir. 2014 gerçekten daha zor olabilir. Ama unutmayın ülkeyi yönetenler sıkıntıları ve zorlukları aşmak için görev alırlar.

İki lider de seçimlerde bunları söyleyerek halktan destek istediler. Bu nedenle zor bir yıl olacağı müjdesini vermek yerine keşke zorlukları aşacak, sıkıntıları en aza indirecek ve yaşamı kolaylaştıracak adımları atacak formüllerin müjdesini verselerdi.

Kıbrıs çözümsüzlük girdabında debelendiği sürece sıkıntılar ve zorluklar aşılamaz. Ama kimse bunun arkasına saklanmaya özenmesin. Kimse “ne yapalım çözüm olmadan hiçbir şey yapamayız, Türkiye ne derse o olur” kolaycılığına yatmasın.

Yaşamı kolaylaştırmak için, eğitimi, sağlığı iyileştirmek, hatta mükemmelleştirmek, kamu yönetimini etkin ve verimli kılmak, “fırsat eşitliği” prensibini her alanda kalıcılaştırmak için kimseye ihtiyaç yoktur. Bu küçücük toplumda bunları bile başaramazsanız, neyi yapacaksınız?

Bunlar günlük rutin işleridir. Olmazsa olmazlardır. Hiç kimsenin esiri olmadan, hiçbir zümrenin oyuncağı olmadan, gerçekten insanı merkeze alan politikalar yaşama geçirilebilir ve geçirilmelidir.
Ama bunları yaparken Kıbrıs sorununun çözümü de unutulmamalıdır. Bu yönde atılacak adımları atmak, atılan olumlu adımlar varsa bunlara destek olmak da liderlerin en başta gelen görevidir.

2014 yılı Kıbrıs yılı olmaya adaydır. Dünya’da en önemli konuların başında enerji politikaları gelir. Bu anlamda Doğu Akdeniz’de bulunan doğal gaz ve muhtemel petrol ve yeni doğal gaz yatakları çözümü hızlandırabilir.
Çünkü çözüm olmadan bu yatakların kullanımı olanaksızdır demiyorum, ama risklidir. Rum tarafı bu rezervleri Kıbrıs devletinin “Münhasır Ekonomik Bölge”sinde olduğunu iddia ederek çözüm olmadan da kullanabileceklerini düşünüyor. Unutmasınlar Kıbrıs devleti yalnızca Rumlara ait değildir. Bu devlet bir ortaklık cumhuriyetidir ve ortakları da bu ülkede yaşayan bütün halklardır. Yani Rumlar, Türkler, Ermeniler ve Maronitlerdir.

Çözüm olmadan ve yalnızca kendileri için bu yataklardan faydalanmaya çalışırlarsa bunun nereye gidebileceğini kestirmek zordur.
O nedenle yapılması gereken pahalı da olsa bu rezervleri kullanarak ekonomik sıkıntıları aşmaya çalışmak yerine, çözüme odaklanarak hem çözümü sağlamak, hem de daha ucuz ve kolay yoldan bu rezervleri kullanarak daha çok kazanmaktır.

Çözümle beraber bu gaz borularla Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınabilir. Bu en ekonomik ve en yüksek getirisi olan çözümdür.

Ayrıca çözümle beraber adanın her iki yanında ekonomi hızlı biçimde yükselecek, ticaret ve turizm iki tarafın da var olan sıkıntıları aşmasına yardımcı olacaktır.

2014 yılı bu nedenle umutsuzluk değil, umut yılı, çözümsüzlüğün kalıcılaşması değil, çözüm yılı olsun. Liderler eforlarını bu yönde kullansın. Emin olun yapacak çok işleri var, ama bu yönde de yapacakları çok iş vardır ve yapmalıdırlar. 

Kıbrıs’ın ve Kıbrıslıların buna her zamankinden daha çok ihtiyacı var.
Yeni yılınız kutlu olsun...