Uçuş planı

Sami Özuslu

Trabzonspor kafilesini taşıyan uçağın doğrudan Larnaka’ya inmesinin temel sebebi mesafeyi ve süreyi kısaltmak, böylece futbolcular ve teknik heyetin yorulmasını önlemekti.

Bundan daha insani, daha normal bir tavır düşünülebilir mi?
Dünyanın neresinde olursa olsun maça çıkacak takımı en rahat, en kısa şekilde gideceği yere ulaştırmayı hedefler kulüp yönetimleri…
Yapılan ‘uçuş planları’, yolculuğun olabildiğince kısa sürmesi mantığı üzerine şekillenir.
Trabzonspor yönetimi de öyle yaptı.
**
Trabzon’dan Kıbrıs’ın güneyine gidebilmek için nasıl bir güzergah izlenebilirdi?
Birkaç ihtimal var.
Biri, THY veya bir başka Türk şirketiyle Atina’ya, Rodos’a, Girit’e uçmak, oradan da bir Yunan veya Kıbrıs Cumhuriyeti uçağına binip Larnaka’ya ulaşmak…
Çünkü THY ya da özel bir Türk şirketiyle Larnaka’ya inmek mümkün değildi. Bu şirketler Güney Kıbrıs’a gitmiyor. Dolayısıyla ‘özel’ olarak kiralansa da Yunanistan’daki bir havaalanında uçak değişikliği kaçınılmaz olacaktı.
Bir diğer ihtimal, Trabzon’dan kalkan uçağın Lübnan’a, İsrail’e ya da civardaki başka ülkelere ‘touch down’ yapıp Larnaka’ya öyle inmesi olabilirdi. Bu opsiyonda da Türk uçağı kullanılamazdı. Yunan uçağı ya da bir başka ülke uçağı olabilirdi ama…
Bir ihtimal de Trabzon kafilesi Kıbrıs’a Ercan’dan gelirdi. Trabzon’dan direkt uçulur, Kuzey’e inilir, Kıbrıs Cumhuriyeti makamları özel izin verirse Güney Kıbrıs’a geçilirdi.
Bu ihtimal çok daha zayıf tabii..
**
Türlü seçenekleri masaya yatıran Trabzonspor idaresi, baktılar gördüler ki bir buçuk saatlik Kıbrıs’a ulaşmak en az 3-4 saati bulacak!
Futbolcular yorgun düşecek. Antrenman ve dinlenme için kullanılabilecek zaman boş yere havada yahut havaalanında kaybedilecek.
Bu işin başka yolu yok mu peki?
Var!
Bir Yunan şirketinden uçak kiralanır. Trabzon’a gelir, kafileyi alır. Havalanır. Rodos’a, Atina’ya, Girit’e yahut bir başka müsait havaalanına ‘inecek gibi’ yapılır. Ama inilmez. Doğrudan Larnaka’ya gidilir.
İşte bu!
Peki ama bu iş bu kadar kolay mı? Türkiye’den ‘tanınmayan’ Kıbrıs’ın güneyine doğrudan uçmak bu kada basit olsaydı bugüne kadar uçulmaz mıydı?
Kim yapabilir bu işi?
Yunan şirketi mi?
Ne münasebet! Hangi havayolu şirketi yarım asırlık Kıbrıs sorununun rotasını değiştirebilecek, binbir spekülasyona yol açabilecek böylesi bir rota değişikliğine tek başına karar verebilir ki?
Pilotlar mı peki?
Mümkün mü bu?
Trabzonspor yönetimi mi karar verdi peki?
Tabii değil!
**
Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri her ne kadar “Rota havada değişti, pilot karar verdi, bizi bağlamaz, Yunan sivil havacılığın marifeti” gibi içi dolu olmayan açıklamalarla kamuoyunu farklı şekillendirmeye çalışsa da, rota meselesi Türk-Yunan dışişlerince kotarıldı.
Eğer iki ülke diplomasisi devrede değilseydi zaten bu iş tam anlamıyla bir ‘skandal’ haline gelirdi.
Sivil havacılık otoritelerinin bu tür hassas konularda Dışişleri’ni atlamaları mümkün değildir.
O zaman sivil havacılık daireleri yahut kule görevlileri hava sahasını kullandırma konusunda da şahsi fikirleri doğrultusunda karar verebilirler. Mesela Türk sivil havacılığı Cyprus Airways’in Türk hava sahasından geçmesine izin verebilir.
Bunu mu demek istiyor TC’li yetkililer?
**
Trabzon kafilesinin Larnaka’ya direkt uçması doğru bir karardı. Maça çıkacak ekibin yorgunluğunu minimuma indirmek yöneticilerin görevidir.
Böyle davrandıkları için Trabzon yönetimini de, Trabzon-Larnaka uçuşuna organize ettikleri için Türk-Yunan diplomasisini ve Apollon takımını tebrik etmek lazım.
Türkiye ve Kıbrıs Rum halklarının yakınlaşması kimseye zarar vermez. Aksine, Kıbrıs’ta devam edip giden uyuşmazlığın aşılmasında katalizör rol bile oynayabilir.
Ve belki kendi futbolcusunun uzun yolculuklarda yorulmasını önlemek için ‘short cut’ uçuş rotaları bulabilen Türk kulüp yöneticileri, sporcuları, futbol federasyonu, spor basını ve ülke yöneticileri Kıbrıslı Türklerin yıllardır neler çekmekte olduğunu da böylelikle anlamaya başlar!
Biraz empati yapılsa, Kıbrıslı Türklerin yaşamaya mahkum edildiği ‘kapana kısılmışlık’ duygusunun ne kadar kötü, ne kadar kabul edilemez olduğu belki hissedilebilinir.
Sorun şu ki herkes kendine uygun bir ‘uçuş planı’ yapıyorken, Kıbrıslı Türklerin böyle bir şansı hiç olmadı!
Zaten denemezsek olmayacak da…