Günün en karanlık saati aydınlığa en yakın olandır denir ya; dünya birden ışıyor. Yunanistan, Korinthos’ta ekrandan Cumhurbaşkanlığı’na doluşan coşkulu kalabalığın görüntülerini izliyorum. Ne zamandır böyle sevinçli bir kutlamaya tanık olmamıştım. Bir sabah iyiler kazanabiliyormuş demek ki. Hayat iniş çıkışlarla dolu kuşkusuz. Acı tatlı zamanlar hep olacak. Hepimiz birer anı toplayıcısıyız ya; güzel anılar hanesine bir çentik daha atmış olduk. Gerisi nasıl gelir bilinmez. Umutla ve olumlu duygularla yola çıkmak işe yarar çoğu zaman.
Yarım saat sonra şiir dinletisinin gerçekleşeceği kültür merkezine doğru yola çıkmam gerek. Sabah sahil boyunca uzun bir yürüyüş yaptım. Hatırasız yerlerde yürümenin farklı bir tadı var. Kafandaki çağrışımlar zinciri susuyor ve kendini mekâna ve ana koşulsuz teslim ediyorsun. Yepyeni bir yerde olmanın pek çok farklı duygusu da var kuşkusuz.
Tatlı bir hava vardı sahilde. Balık tutan bir adam, benden para isteyen küçük bir çocuk, koşan bir çift ve kafede oturan bir anne kız dışında kimseye rastlamadım. Deniz ve dağın büyülü buluşmasını keyifle izledim.
Sahici ve yalın şeyleri öyle çok özlüyorum ki. Yaşlı bir adamın konfeksiyonuna girdim sonra. Modern butiklere, mağazalara benzemeyen, modası geçmiş kıyafetlerle dolu bir yer. Bana bir şeyler satmak için çırpınışı hazindi. Lüks mağazalar arasında var olmaya çalışıyor belli ki. En az on kıyafet gösterdi bu sana iyi gider diye, gülümsedim kimilerine ve sonunda bir etek alıp çıktım. Dünya hızla değişirken eski kuşakların hikayesi her anlamda hazin hale geliyor.
Burası benim için belleksiz bir yer ama Korinthos’un neolitik döneme kadar giden bir belleği var. Bu küçücük kasaba tarihin tam göbeğinde duruyor. M.Ö 8. yüzyılda mimari ve sanatsal yaratımların merkezi olmuş. Havaalanından gelirken taksici muazzam kanalı gösterdi bana, sesinde gizli bir gururla. Korinthos körfezini Ege’deki Saronik Körfeziyle İyon denizine bağlayan bir kanal bu. Peleponez yarımadasını Yunanistan’ın gerisinden ayırıyor. Haritada görmüşsünüzdür. Yakın tanık olmak nefes kesici.
Antik Korinthos M.Ö 4. Yüzyılda 90.000’lik nüfusuyla en önemli şehirlerden biriymiş. Romalıların eline geçtikten sonra da başkent olmuş. Sezar Romalılara yıkılan şehri ve ünlü çeşmesini yeniden inşa etme emri vermiş. Burayı önemli yapan nedenlerden biri de İsa’nın havarilerinden Paul’un misyoner seyahatine tanık olması ve kutsal kitapta yer bulması.
Şehrin göbeğinde Pegasus heykelini görmek mutlu etti beni. Eski Korinthos’un amblemiymiş Pegasus. Mitolojik anlatıda Bellerophon uçan at Pegasus’u ehileşitirip canavar Chimera’dan şehri kurtarır ya; bu efsane Korinthos’a aitmiş.
Davetli olduğum organizasyon bir film festivali aslında. Yıllar önce Festivalin Kıbrıs’ta gerçekleşen ayağının jürisinde yer almıştım. Bu kez bir şiir dinletisi de yapacağız diye davet aldım. Yazıya şiir dinletisi ardından devam ediyorum. Bir kültür merkezi açılışında gerçekleşti dinleti ve ardından merkez önüne hep birlikte bir zeytin ağacı diktik. Farklı mesleklerden jüri üyeleri dışında katılımcıların tümü filmci. Bu akşam da festivalin “Oscar” töreni gerçekleşiyor. Herkes çok şık olacak; erkekler smokinli, kadınlar kabarık gece elbiseli filan. Heyecan verici.
Film festivalinin direktörü Petra Terzi tanıdığım mucize kadınlardan. Harika enerjisi ile sayısız etkinliği kotarabiliyor. Filmcilerin çok renkli bir dünyası var ve her yapılanı belgeliyorlar. Zeytin ağacı dikerken tepemizde dolanan drona el salladık bugün.
Bu akşam için heyecanlıyım. Bakalım ödül kimlere gidecek. Dün birkaç film izleyebildim ancak ama filmcilerle daha yakından tanışmış oldum bugünkü kokteylde.
Yarın Kıbrıs’a geri dönüyorum ve bir miktar daha umutluyum gelecekten. Türkiye’deki dünyadaki gelişmeler moral bozsa da değişimin mümkün olabileceğine daha çok inanıyorum artık. Sanatçılarla, güzellikler yaratan insanlarla olmak belki de beni olumlu duygularla dolduran. Bellerophon imkânsız gibi görüneni başarıp Chimera’yı yendi ya; günümüz Chimera’ları da bir gün yenilir elbet.