"Türkiye'nin Avrupa'ya yakınlaşmasını sadece biz konuştuk"

Cenk Mutluyakalı

- Brüksel -

Kıbrıs saatiyle sabah 04.20.
Avrupa Konseyi’nde en az 18 saat süren bir toplantı…

Dünyanın merkezinde elbette Kıbrıs yok.
Avrupa’nın omuzlarında bugün Ukrayna gibi ağır bir yük var.

Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis, gün doğumuna yakın saatlerde zirveden çıkıyor, Kıbrıslı gazetecilere bilgi veriyor.

En dikkat çekici açıklamaları Türkiye’ye yönelik…

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın sözleri hatırlatılıyor: “Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Avrupa Birliği ile Türkiye arasında ciddi bir engel…”

Hristodulidis, saatlerce süren zirvede Türkiye’nin Avrupa’ya yakınlaşması için söz alan tek liderin kendisi olduğunu iddia ediyor.

Fidan’ın sözleri talihsiz. Hiçbir ülke Türkiye’nin Avrupa’ya yakınlaşması için söz almadı ve tek kelime etmedi. Bir tek ben konuştum ve Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne yakınlaşmasının ne kadar önemli olduğunu anlattım. Türkiye ilerlemeyi arzuladığı sürece Avrupa-Türkiye ilişkilerinde somut ilerleme görmek yönünde duruşumuz nettir..."

Fidan'ın "iki devletli çözüm" tekrarını da "talihsiz sözler" olarak görüyor tabii Kıbrıslı Rum lider...

Bu sözler, Kıbrıslı Türklerin son seçimlerde ortaya koyduğu güçlü iradeye baktığınız zaman da talihsiz...

***
Hristodulidis, nisan ayında Kıbrıs’ta düzenlenecek Avrupa Konseyi toplantısına Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı davet etme konusunda ısrarlı.
Erdoğan'ı değil sadece...
Avrupa Birliği'yle ilgili diğer üst düzey isimleri de...

Bu davetin “Kıbrıs sorunu” değil, doğrudan “Avrupa Birliği” başlıklarıyla ilgili olduğunu özellikle vurguluyor sözcüleri...

Bir yandan Türkiye’nin Avrupa’ya yakınlaşması için çaba harcayacağını söylüyor Hristodulidis.
Öte yandan...
Ukrayna'nın savunması için ayrılan Avrupa fonlarında Türkiye gibi ülkelerin kapsam dışı kalmasından memnuniyetini gizlemiyor. 

"Avrupa Birliği topraklarını işgal eden diğer ülkeler”e gönderme yapıyor.
İsim vermiyor.
Ama adres belli.

Yani...
Hem "işgalci" olarak işaret ediyor Türkiye'yi.
Hem de "Kıbrıs'a davet edeceğim" diyor.
Bir acayip diplomatik ikilem bu!

***
“Çok zor bir dönemde başkanlığı devralıyoruz. Kritik bir süreci yöneteceğiz. Beklentiler büyük…”

Sabahın ilk ışıklarında Nikos’un cümleleri böyle.
Zirvenin en ciddi tartışması, Ukrayna’ya verilecek mali destek başlığı.
Saatler süren toplantıdan mutlak bir uzlaşı çıkmıyor anladığımız...

Avrupa Birliği, sermaye piyasalarından borçlanma yoluyla Ukrayna’ya kredi vermeyi planlıyor.
Rakam net değil henüz...
 2026–2027 dönemi için 90 milyar Euro'dan söz ediliyor.

***
Kıbrıs Cumhuriyeti, zorlu bir dönemde AB Konseyi Dönem Başkanlığını devralırken üç ana öncelik belirliyor:
Avrupa Birliği’nin stratejik özerkliğini güçlendirmek…

Orta Doğu ile ilişkileri kurumsal ve etkin hale getirmek…

Avrupalıların günlük yaşamına dokunan sorunlara kalıcı çözümler üretmek.

Umarım…
Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türkler arasında günlük hayatı derinden etkileyen sorunlar da bu süreçte gündeme gelir.

Doğrusu, Avrupa Konseyi masalarında bunlar neredeyse hiç konuşulmuyor.
Bir kez daha Birleşmiş Milletler kararları hatırlatılıyor.
Türkiye’nin yükümlülükleri…
Kapalı Maraş…
Hepsi bu.

Bir de “Avrupa Birliği Kıbrıs Özel Temsilcisi Johannes Hahn”ın Avrupa başkentlerinde yapacağı temaslar…

***
Avrupa Birliği’ne — altı ay da olsa — liderlik edecek olmanın verdiği bir “böbürlenme” tavrı var Nikos Hristodulidis'de...
Ya da yüksek bir özgüven...

Mütevazı olmakla birlikte şunu belirtmeliyim ki; coğrafi konumumuz ve bölge ülkeleriyle mükemmel ikili ilişkilerimiz nedeniyle, bugünkü ortamda, mevcut hedeflere ve çabalara Avrupa adına liderlik edebilecek başka bir üye devlet yoktur.

Bakalım…
Bu “başkanlıktan” adanın payına ne düşecek?