Türkiye'nin adayı kim?

Cenk Mutluyakalı

 

Kıbrıs'ın kuzeyinde yaşanacak seçim kadar, Türkiye'deki demokrasi sınavı da bizi yakından etkileyecek.
Kim bilir belki daha da fazla.
Üstelik 'irademiz' dışında.

***

Türkiye'deki "başkanlık sistemi" tartışmaları ve "diktatörlük" kaygılarını yakından izliyorum.
Bu kaygıları paylaşıyorum.
Ürktüğüm zamanlar oluyor.
Türkiye'den gelerek ülkemizde görev yapan kimi profesyonellerin, "Dönmek istemiyoruz, çocuklarımızın bu ülkede yetişmesi, eğitim alması, buradaki demokratik alan hepimize daha güvenli geliyor" sözlerini anlayabiliyorum.
Avrupa'da yoksul ve ezilen kesimlerin sol partilerde örgütlendiğini izlerken, Türkiye'de eş tabanın 'İslami' bir partiye ya da 'sağ' siyasete yönelmesini kendi aklımca kavramaya çalışıyorum.
Doğrusu 'toplum' ya da 'siyaset' bilimcilerin dahi içinden çıkmakta zorlandıkları labirentler arasında kayboluyorum.

***

Ülkemdeki seçimlere dair belki 'ilk' kez bu kadar belirginleşen bir psikolojiyi de anmak istiyorum.
Geçmişte az ya da çok kimi siyasi partiler ya da adayların "Türkiye bizi destekliyor" mesajı seçmen üzerinde bir avantaj oluştururken, bugün, kimse doğrudan "Türkiye'nin desteklediği aday" imajı peşine düşmüyor.
Dahası özellikle bundan kaçınıyor.
Çünkü böylesi bir ilişkilendirme "getirisi" değil "götürüsü" ile hesaplanıyor attık.
"Türkiye'nin adayı" yaftası siyasi stratejiler içinde "avantajlar" değil "riskler" hanesine yazılıyor, çok daha fazla.
Bu durum demokrasimiz açısından 'sevindirici' olmalı.
İyi de Türkiye'deki yönetimler Kıbrıs'a dair bu realitenin "sebepleri"ni acaba anlamaya çalışıyor, bu zeminden ders çıkartıyor mu?

***

Yine de adayların neredeyse tamamı "Türkiye'de şu anki hükümete ters görünmek" ya da bir "karşıtlık" üzerinden konuşulmak istemiyor.
Özenli davranıyorlar.
Çünkü biliyorlar ki, Kıbrıs sorununda Türkiye doğrudan taraf, "Kuzey Kıbrıs sorunu"nda ise bu yarı coğrafya halen 'deniz ötesi' bir finansa muhtaç.

***

Nisandaki seçimlerin sonucu bir yana, haziranda Türkiye'de yer alacak seçimler eğer 'başkanlık sistemi'ne yol verecekse, işte o durumda çok daha dik, dirayetli ve kişilikli siyasetlere ihtiyacımız olacak buralarda.
Yarınlarımızı etkileyecek bir değil, iki seçim var önümüzde.
En acısı da sadece birinin sonucunu değiştirmek elimizde...