Türkiyeli – Kıbrıslı!

Serhat İncirli

Türkiyeli – Kıbrıslı ayrımı!
“Böyle bir ayrım yoktu, hiç olmadı” diyen yalancıdır!
Öyle bir ayrım oldu!
Hep oldu!
Hep vardı!

-*-*-

Artık olmaması lazım!
Bu da doğru!
Çok doğru!

-*-*-

Haaa Türkiye’nin kendi içinde ayrım yok mu?
Peeeee, had safhada!

-*-*-

Peki “ayrımcılık” veya ırkçılık sadece Türkiye ve KKTC’ye mahsus mu?
Kesinlikle değil!
Kıbrıslı Rumlarla Yunanistanlılar arasındaki ayrılıkların yanında bizimkisi cılız bile kalır!

-*-*-

Meseleye ideolojik yaklaşacak olursak, “sol jargon” için “zaten hiç olmaması” gerekir; “sağ jargon” için ise “hepimiz Türküz”den kaynaklanan bir milliyetçilik baskısı her şeydir!

-*-*-

Şimdi!
Erhan Arıklı’nın, “Ben Türk Telekom’un yerinde olsam bunların Dünya ile irtibatını keserdim” ifadesi; son derece hatalı, yanlış ve çirkindir!
Adolf Hitler’in beyni ile konuşmuş olmaktır!

-*-*-

“Onlar ve biz” vardır ve geçmişteki yanlışın üzerine, tuz bber olmakla birlikte; ayrımcılık kışkırtmasından başka bir şey değildir!

-*-*-

Efendim, “Arıklı’nın siyasi varlığının tek dayanağı zaten bu ayrımcılıktır” mı diyeceksiniz!
Doğrudur ama olmamalıdır!
Bu yüzden YDP’nin, eskiden olduğu gibi DP’ye katılması, iki partinin birleşmesi, hatta TAP’ın da bu merkez birliktelikte yer alması bana doğru gelen tavırdır… 
Efendim, “bunlar başkanlığı bölüşemez” mi diyorsunuz?
Bizim siyasi şartlarımızda bu saptama pek de yanlış olmaz!

-*-*-

Evet, konumuza geri dönecek olursak; insanları dil, din, köken, doğum yeri, cinsel yönelim, renk farkları ile ayırmak ve “kesin bunların dünya ile ilişkisini” ya da “bunlara suyu kesmek lazım” diye düşünmek, “pislik”tir!

-*-*-

Haaa aynı pislik karşılıklı mıdır?
Evet, “Türkiyeli” diyerek; küçümsenmeyecek miktarda ayrımcılık yapan – hem de “solcu” olduğunu söyleyen ciddi sayıda Kıbrıs kökenli de vardır!

-*-*-

Seçim gecesi, “TC Lefkoşa Büyükelçisi kesinlikle geri çağrılmalıdır” dedim!
Neden?
Çünkü bahsettiğimiz Büyükelçi, Ersin Tatar’ın seçim kampanyasında aktif bir şekilde yer almıştı!

-*-*-

Tabii ki yenilgiyi hazmedemeyen “akıllı” görüntülü faşist propagandacılar, anında söylediklerimi “istedikleri gibi organize edip”, “Türkiye, Lefkoşa’daki Büyükelçiliği’ni kapatmalıdır” noktasına taşıdı!

-*-*-

Binlerce küfür işittim!
Yüzlerce ölüm tehdidi aldım!

-*-*-

Daha önce de söylemiştim; Allah ve annemden başka kimseden korkmam!
Annem de artık çok yaşlandı ve sessiz sessiz oturmak dışında kızmıyor, tartışmıyor haliyle korkulacak yanı pek kalmadı!
Allah mı?
Allah genelde ve ne yazık ki hep kötülerden yanadır ama yine de inancım ve güvenim tamdır!

-*-*-

Gelen küfür ve tehditler arasında en dikkat çekici noktalar şöyle özetlenebilir:
“… Kıbrıs’ı biz besliyoruz, maaşlarını biz ödüyoruz, sularını biz gönderiyoruz ve biz koruyoruz”…
Dolayısıyla “biz Ersin Tatar demişsek, onlar da demeliydi!”

-*-*-

Seçim sonucu, bu görüşte olanlara “caaaart gabakart” dedi!
Ki bu argo ifade tam olarak “cart kaba kağıt”tır!

-*-*-

Büyükelçi de “illa ki Ersin Tatar” görüşündeydi?
Sanmam!
Ama Büyükelçi, bizzat kampanyanın içindeydi… İki seçimdir, Tatar’ın kampanyasını bizzat yönetmekteydi!

-*-*-

Efendim, “Zavallı adam basit bir diplomattır - memurdur, sonuçta devlet yetkililerinin talimatlarını uygulamaktadır” diyebilirsiniz! 
Doğrudur!
Ama oy oranlarını görünce, devletinden talimat beklemeksizin, “ben görev yaptığım bu ülkedeki halkın üçte ikisi tarafından kabul görmedim, bye bye” demeliydi… 
Yani, kesinlikle “kendi isteği” ile gitmesi gereken bir durum söz konusudur!

-*-*-

Türkiye – KKTC ilişkileri…
Kesinlikle “kötü” durumdadır!
Eğri oturun ve doğru konuşun!

-*-*-

Aklı başında – demokrasiye inanan insanlar arasında elbette bir sıkıntı yoktur ama “fesat” – “kıskanç” ve “çıkarcı” ama hepsinden öteye “bilgisiz” ve aynı zamanda hırsız” insan adedi çok yüksektir!
Her iki tarafla ilgili olarak bu saptamam geçerlidir!

-*-*-

En azından “Kıbrıs tarafı”ndaki “ayrımcılar”; “Türkiye tarafındaki” ayrımcılar kadar gaddar değildir diye yorumlasak da; ayrımcılık ve ırkçılık kesinlikle vardır, rahatsız edicidir ve Ersin Tatar döneminde de ayyuka çıkmıştır!

-*-*-

Arıklı, tehditleriyle, açıklamalarıyla bu ayrımcılığa ciddi şekilde “katkı” koyar durumdadır… 
Kişi olarak öyle olmadığından eminim, sohbet ettiğinizde hatta bence bakanlık icraatlarına baktığınızda belki de en başarılı olan O’dur ama artık yeter!

-*-*-

“Tufan Erhürman’ın yanındayız” açıklamasını alkışlıyorum… 
Bravo!
Şu anda hepimizin olması gereken yer orasıdır!

-*-*-

Arıklı’dan belki yapar bilemem ama “Büyükelçi verilen görevi yerine getirdi” açıklamasını da beklerim!
Oturup düşünmemizi sağlar!

-*-*-

Tufan Erhürman’a inanılmaz zor ve büyüklükte çok ciddi görevler düşüyor… 
“Görev” demeyelim ama mesela Büyükelçi’ye toplumun rahatsızlığını kesinlikle bildirmek gibi…
Ve bundan daha “zoru”; Türkiye’de Ersin Tatar döneminde aleyhimize daha fazla artan “bakışı” ortadan kaldırma işi… 

-*-*-

Tatar döneminde yaşananlar nedeniyle Türkiye’deki “ortalama” insan, KKTC’deki herkesten “Tatar gibi olmasını” bekledi!
Seçim sonucu “ters” çıkınca da; bu durum hazmedilemedi!
Mesela bana seçim gecesi gösterilen tepkinin sebeplerinin en başında gelen buydu!

-*-*-

Bence seçim sonucunu hazmedemeyenler arasında Büyükelçi ile birlikte başkaları da olabilir ki buna da dikkat çekmek, görevimizdir!
Bu yüzden O’nun yerinde olsam, eğer görevden alınmayacaksam, şahsen affımı ister, KKTC’den ayrılırdım!
Ya da basını çağırır, “yanlış yaptık” derdim!
Gayet rahat bir şekilde!
Bir çeşit özürdür o da ve kabulümdür!


Kıbrıslı Türk seçmenin iradesinden “af “veya “özür dilemesi” gerekenlerden biri de Ersin Tatar’dır… Çünkü fotoğraftaki gibi yerroları ülkeye davet edip, dedikodulara göre- halkın ensesinden  15 bin dolar da para ödeyen Tatar; “Türkiye kökenli seçmenden oy kapacağım” iddiasıyla Kıbrıslı Türk kökenli topluma küfredilmesini “siyaset” kabul etmiştir ve ağır yenilgiyle gidiş sebepleri arasında, bu tür ihanetleri de bulunmaktadır… Tabii ki İlber Ortaylı gibi züppe karakterler, sırf seçim uğruna kullanılmış ve bu kullanılma neticesinde de evet, Türkiyeli – Kıbrıslı ayrımına “körükle” gidilmiştir… Haaa Ortaylı da özür dilemeli mi? Hiç gerek yok, ama aldığı para inşallah boğazında kalır… Helal edilmemiştir efendim… Asla helal olmasın! Bu ve bunun gibi insanlar, Türkiyeli – Kıbrıslı ayrımını artıran – karşılığında da parasını cebe indiren gerçekten kötü insanlardır… Bu da böyle biline! Vaaay da Serhat İncirli koskoca bilim insanına hakaret ediyor! Hakaret yok gardaccığım, gerçekler var! Bu gibi insanlar için musalla taşında sorulan “Merhumu nasıl bilirdiniz?” sorusuna verilecek yanıt, “iyi bilirdik” olmayacaktır!