Birleşmiş Milletler örgütünün 80 inci genel kurulu toplandı. Bu genel kurulda aynı zamanda BM’nin 80 inci kuruluş yıldönümü kutlamaları da yapıldı.
Bu yıl genel kurul başkanı olarak Almanya eski dışişleri bakanı Annalena Baerbock 1945’te San Francisco konferansında kabul edilen BM’nin kuruluş anlaşması (BM Şartı) üzerinde yemin ettikten sonra delegelere yaptığı konuşmada “dünyamız gerçekten acı çekiyor” dedi.
Konuşmasında Gazze’de açlıktan ölen çocukları, dünyanın başka bölgelerinde devam eden savaşları, iklim krizini ve bu kriz nedeniyle açlıkla karşı karşıya kalan insanlar olduğunu eleştiren Baerbock “açık bir şekilde daha iyi olmak zorundayız” dedi.
ABD başkanı Donald Trump ise BM kürsüsünden yaptığı konuşmada kendi döneminde çok daha güçlü hale gelen ülkesi ABD ile kendini övdü ve kendinden başka herkesi sert biçimde eleştirdi.
Liderler için belirlenen 15 dakikalık konuşma süresi olmasına rağmen bir saate yakın konuştu.
Konuşmasına başlarken göreve geldiği günden bu yana dünyada devam eden 7 savaşı bitirdiğini bu nedenle kimilerinin Nobel Barış ödülü alması gerektiğini düşündüğü, buna rağmen BM’den bir teşekkür telefonu bile almadığını iddia etti.
Konunun uzmanları 7 savaşı bitirdiği yönündeki açıklamasının doğru olmadığını, bitirdim dediği savaşların bazılarının savaş bile olmadığı, bazılarının da şimdilik dondurulduğu, her an yeniden alevlenebileceği görüşündedirler.
Trump devamla, kendinden önceki başkan Joe Biden dönemine ağır eleştirilerde bulundu ve kendisi başkan seçildikten sonra Amerika’nın “Altın Çağı” yaşamaya başladığından bahseden Trump, kendi döneminde ülkeye güçlü bir ekonomi, kuş uçurtulmayan sınırlar, güçlü bir ordu ve sarsılmaz bir inanç kazandırdığını iddia etti.
Konuşmasında sık sık sınırları kapatıp göçmenleri sınır dışı etmeye dayanan kendi politikalarını öven Trump, Avrupalı liderlere de akıl sağlığı bozuk, uyuşturucu bağımlısı, suçlu olarak tanımladığı yasa dışı göçmenleri göndermelerini öğütledi.
“Açık sınırlar adı altındaki başarısız deneyi bitirmenizin zamanı geldi. Şimdi bitirmelisiniz…Ülkeleriniz cehenneme doğru yol alıyor” dedi.
2024 yılında 624 bin kişiye göç yolunda 372 milyon dolarlık yiyecek, barınma ve para kartı dağıtan programları nedeniyle suçladığı BM’nin bu yolla Batılı ülkelere ve onların değerlerine saldırıyı finanse ettiğini iddia etti, “BM bu işgali durdurmalı” dedi.
Görevinin ilk döneminde ABD’yi Paris İklim Anlaşması'ndan çıkaran Trump, iklim değişikliği argümanını “dünyanın en büyük dolandırıcılık işi” olarak niteledi. “Birleşmiş Milletler ve diğerleri tarafından çoğunlukla da kötü niyetlerle yapılan bu tür tahminlerin hiç biri tutmadı” diyen Trump “Ben ise tahmin etmekte ustayım. Ben her zaman haklıyım” dedi.
Rüzgâr ve diğer yenilenebilir enerjilerle dalga geçip karbon ayak izinin “şaka gibi” olduğunu ima etti.
Trump konuşmasında en çok göçmenlere karşı kendisinin aldığı sınırları kapatma ve içerde izinsiz kalanları zorla geri gönderme tavrını öve öve bitiremedi.
Avrupa ülkelerinin de aynısını yapmasını istedi. Yapmazlarsa ülkelerinin cehenneme döneceğini, göçmenlerin aslında suçlular olduğunu, bugün İsviçre cezaevlerindeki suçluların % 72’sinin yasa dışı göçmenler olduğunu iddia etti.
Trump ayrıca bir süredir eleştirdiği batılı bir şehrin ilk Müslüman belediye başkanı Sadıq Khan’ın Londra’da şeriat kanunu uygulamaya hazırlandığını iddia etti.
“Daha önce hiç görmediğiniz, sizinle ortak gelenek, din ve diğer şeylere sahip olmayan kişileri durdurmazsanız ülkeniz batar” diyerek Avrupalıları uyaran Trump, onları “Amerika Amerikalılarındır” şeklindeki kendi göçmen politikalarını takip etmeye davet etti.
Trump’ın bu yaklaşımı insancıl değil. Dahası hem ırkçı, hem de ayrımcı bir yaklaşımdır.
Trump kendi ırkından olmayanları düşman görüyor. Kendi dininden olmayanları da ayırıyor ve “biz onları aramıza almıyoruz, siz de almayın, hele kentinizin belediye başkanı yapmayın” diyor.
Trump BM çatısı altında, BM’nin kuruluş anlamasına (BM Şartı) aykırı olduğunu bile bile ırkçı ve ayrımcı dil kullanmaktan çekinmiyor.
Ama bana göre asıl acı olan bu dili kullanan ve neredeyse 1 saat BM kürsüsünü ırkçı ve ayrımcı fikirleriyle meşgul eden Trump’a kimsenin tek bir yanıt vermemesidir.
Bu kabul edilemez. Bütün dinler, ırkına, cinsine ve inancına bakılmadan bütün insanların kardeş olduğunu söyler.
Kendini herkesin üstünde gören Trump, göçmenlerin neden kendi yaşadıkları toprakları terk ederek ABD ve Avrupa gibi gelişmiş ekonomilerin olduğu ülkelere göç ettiğini hiç sorgulamıyor.
Bunun baş suçlusunun bu ülkelerin kaynaklarını yüzyıllardır sömüren ve hala sömürmeye devam eden ABD ve Avrupa ülkeleri olduğunu unutuyor.
Biri Trump’a mutlaka haddini bildirmelidir.