Tren ve yeni yıl-2

-Geçen haftadan- Aile onları kapıda karşılamıştı… Karısı ve üç çocuğu sarıldı babalarının boynuna… Yanındaki adamı da hoş karşıladılar… Güler yüzle evlerine buyur ettiler. Adam salona geçtikten sonra yanındaki çantadan hediyeler çıkardı

 

 

-Geçen haftadan-

Aile onları kapıda karşılamıştı… Karısı ve üç çocuğu sarıldı babalarının boynuna… Yanındaki adamı da hoş karşıladılar… Güler yüzle evlerine buyur ettiler. Adam salona geçtikten sonra yanındaki çantadan hediyeler çıkardı. Çıkan hediyeler evdekilerin her birine uygun hediyelerdi. Şaşıp kaldı herkes… Yeni tanıdıkları ve kazanın ertesinde eve geleceği belli olan adam bu hediyeleri nasıl becerip de almıştı!?

Biraz da korkmuşlardı aslında şaşkınlığın ötesinde…

Kimdi, burada ne arıyordu?

“Kimsin sen?” diye sordular zaten…

Adam söyleyip söylememek arasında biraz kararsız kaldı ama uzun sürmedi.

Dedenizden geliyor çocuklar bu hediyeler…

Herkes birbirine baktı.

Çünkü ne adam ne de kadın böyle bir babadan haberdar değillerdi.

Çocuklar hiç değil tabii ki…

***

Bizimle alay etme dediler. Bizim böyle bir babamız yok.

Baban trende senin yanındaydı ama…

Nasıl yani, ne demek istiyorsun? Benim babam yok. Ben küçükken gitti O… Sonra da öldü diye biliyorum.

Gittiğinde haklı olabilirsin ama ölmediğini söyleyebilirim.

Şaşkınlıkları büyüyerek devam ediyordu.

Trende odada kaç kişiydik?

Dört.

İkisi biz, bir de horlayan… Peki ya dördüncü!

Ne olmuş ona!!!

İşte o dördüncü kişi babandı.

***

Adam bu tuhaf durumdan nasıl kurtulacağını bilemedi. Odanın içinde bir o yana, bir bu yana döndü durdu. Karısı, çocukları onu heyecanla izliyorlardı. Nasıl bir tavır takınacağını merak ediyorlardı.

Dakikalar geçtikten sonra sordu yeni tanıştıkları adama;

Peki neden kendini tanıtmadı, seni nereden tanıyor?

Çekindi, nasıl tepki vereceğini bilemedi. Biz de zaten treni beklerken tanıştık. Benden böyle bir şey istedi. Hediyeleri benim getirmemi rica etti. Bunun için de tabii ki seninle dostluk kurmam, kendimi davet ettirmem gerekliydi.

Peki ya kaza… Kazadan sonra onu gördün mü? İyi mi peki?

Kaza işimi kolaylaştırdı açıkçası… Hem iyi olup olmadığını merak ettiğine göre onu görmeye hazırsın demektir?

Evet, hayır, bilmiyorum… Öylesine sordum işte.

***

Bu akşam yılbaşı… Sizi görmek istiyor, gelinini, torunlarını tanımak istiyor.

Adam karısına baktı, çocuklarına baktı. Onların da neler düşündüklerini merak etti. Kendinin bile sağlığından haberi olmayan babasını, onların görmek isteyip istemediklerini sorması gerekiyordu çünkü bugüne kadar hakkında pek bir şey bilmediği, sadece annesini ve kendisini bırakıp giden adam olmasından dolayı sevilmeyi hak edip etmediğini bile bilmediği adam hakkında onların neler düşündüğünü öğrenmek istiyordu.

***

Gözlerine baktı. Hediye gönderen adamın kim olduğunu merak ediyor gibiydiler.

Nerde şimdi?

Hotelde benim haberimi bekliyor. Hastanede ufak bir tedavi gördü, şimdi iyi.

Sen hep benimle birlikteydin. Ne zaman konuştunuz, anlaştınız?

Ayrı olduğumuz dakikalar da oldu, o anları kullandım.

***

Adamın eşi merak etti bu kez;

Peki bizi nereden biliyor? Beni, çocukları nereden tanıyor da uygun hediyeleri alıyor!..

Yıllardır sizden haberler alıyor… Şu veya bu şekilde… Neredeyse her attığınız adımı biliyor.

Peki şimdiye kadar neden hiç aramadı? diye sordu adam…

Senden çekindi. Tepkinin ne olacağını bilmiyordu. Yıllar sonra karşına çıkmayı göze alamadı herhalde…

Şimdi ne oldu peki?

Çünkü artık ölüyor.

***

Yarım saat sonra evdeydi çocukların dedeleri… Onlar dedelerine sarıldılar. Dede onları kucakladı. Ancak oğul sarılıp sarılmamak arasında kaldı. Karısı da elini sıktı.

O yılbaşı gecesi oldukça farklıydı. Özellikle adam açısından mutluluk muydu, nefret mi, sevinmeli miydi yoksa ona yani babasına kızıp bağırmalı mıydı? Bilmiyordu.

Sadece şunu sordu;

Neden bırakıp gittin?

Babadan da yanıt geldi;

Bir bilsem!..

***

O yılbaşı farklıydı. Dede ondan sonra ne kadar yaşadı bilinmez ama orada kaldığı sürece her şey farklı oldu.

 

-bitti-

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri