Başladığımız hafta, iç siyaset için önemli gelişmelere sahne olacak.
Özellikle de UBP için…
Ve tabii ki, başta CTP olmak üzere, mevcut hükümeti koltuğundan almak hedefinden olan muhalefet partileri için de…
Öncelikle Çarşamba günü, yani 14 Kasım’da, Lefkoşa Kaza Mahkemesi, UBP kurultay davasında ara emri başvurusunu karara bağlayacak.
Aynı gün, BES ve destek veren örgütler, Lefkoşa Belediyesi ile ilgili miting düzenleyecek.
Bu mitingin düzenlendiği saatlerde Başbakanlık koltuğunda oturan İrsen Küçük’ün, partisindeki Genel Başkanlık yetkileri askıya alınmış olabilir.
Anlaşıldığı kadarıyla sendikalar üzerinde baskı yaratmaya çalışan Başbakan, mahkeme kararının kendisinden yana olacağı mesajı veriyor.
Cuma günü Çalışma Bakanlığı’nın arabuluculuğunda yapılan toplantıya katılan BES Başkanı Savaş Bozat, bu toplantıda “…Size nasıl güvenelim? Partinizin başkanı bile belli değil…” dediklerinde, Bakan Ünverdi ve Belediye Başkanı Bulutoğulları’nın ilginç yanıtını, geçtiğimiz akşam KANAL SİM’de anlattı.
Bakın ne diyor, Başbakan’a yakınlığı ile bilinen Çalışma Bakanı ve “dönüşü muhteşem olacak” deyip, kurultayda destek aldığı Belediye Başkanı Bulutoğulları;
“…Rahat olun, işinizin başına gidin, mahkeme Küçük diyecek, şüpheniz olmasın…”
“Mahkeme Küçük diyecek” mesajını vermek, kelimenin en hafif anlamıyla mahkemenin kontrolleri altında olduğunu ima etmektir ve bu da son derece büyük bir saygısızlıktır.
Ve böylesi bir cümleyi kuran bir bakan, bizzat Başbakan tarafından görevden alınmalıdır.
Grevdeki sendikaya mahkeme kararı taahhüdü vermek ne demektir?
Ne demek olduğu açık… Ama bunun bir bedeli olacak mıdır, keşke o da açık olsaydı.
Mahkeme kararı ne olursa olsun, karşı taraf istinafa gidecek.
Bu arada davanın esasına ilişkin duruşmalar başlayacak ve karar beklenecek.
Burada da karar ne olursa olsun, diğer taraf istinafa gidecek.
Her durumda da haftalarca UBP kurultayı davasına odaklı bir iç siyaset gündemi bekliyor bizi.
Dava sürecindeki parti içi hesaplaşmalar ve aslında fiilen çalışmayan hükümet modeli bir süre daha devam edecek.
Sonra da ver elini erken seçim.
Bu hafta açıklanacak mahkeme kararı önemli bir sürecin başlangıcı. Kamu vicdanı ve güveni açısından da ayrıca sembolik bir anlam taşıyor.
Muhalefetin bu süreci nasıl yöneteceği de öyle…
Lefkoşa Belediyesi başta olmak üzere, geleceğe dair ne kadar güçlü mesajlar verilir ve ne kadar güven toplanırsa, muhalefetin geleceği açısından o kadar güçlü bir süreç oluşacak.
Kamu vicdanında da aynı ölçüde önemli bir yer kazanılacak.
Bir haftadır UYAN LEFKOŞA adı altında KANAL SİM’de Lefkoşa Belediyesi ile ilgili özel yayınlar yapıyoruz.
Yayınların başladığı ilk günlerde, genellikle sessiz olan, ya da daha sınırlı katılım sağlayan izleyiciler, günler ilerledikçe inanılmaz bir katılım göstermeye başladı.
Bunu hem yayınlara gelen telefon trafiğinden, hem sosyal medya üzerindeki ilgiden, hem de tüm çıplaklığı ile sokaktaki ilgiden rahatlıkla anlayabiliyorsunuz.
Programlara katılanlar, sadece Lefkoşa Belediyesi ile ilgili değil, genel olarak sistemdeki yapısal bozukluklara dair de son derece önemli sorunları ortaya koyuyorlar.
Tabii ki bunlar sadece bir kanalın yayınlarına olan ilgi. Ama yine de kayda değer bir veri olduğunu düşünüyorum.
Toplumda sorunlarını paylaşacak, öfkesini anlatacak güvenilir bir adres ihtiyacı var.
Hani her şeye rağmen kendi içine çekilmesinin, her şeye rağmen, tepkisini ortaya koymamasının nedeni, sonuç alıcı güvenilir bir adres olduğuna inanmamaktan kaynaklanıyor biraz da.
Yani, toplum hala orda…
Gözü kulağı açık, her şeyin farkında…
Ama güvensiz ve fazlasıyla şüpheci, fazlasıyla da öfkeli…
Ya kendi derdine derman olacak birilerini bulacak ya da kendi içindeki bu yaşamı daha da genişletecek.