“Tek ulus iki devlet” şiarı ve “milli marş” tartışması

Niyazi Kızılyürek

Geçtiğimiz haftalarda Avrupa Basketbol Şampiyonası vesilesiyle Kıbrıs Cumhuriyeti’nin milli marşı tartışma konusu yapıldı.

Şampiyonanın Limasol’da düzenlenen ayağında Kıbrıs Rum basketbol takımının Yunan milli takımı ile yaptığı maçta “ortak marş” olarak Yunan milli marşının çalınması bazı Kıbrıslı Rumlar tarafından tepkiyle karşılandı.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ayrı bir marşı olması gerektiğini ileri sürünler oldu.

Milliyetçi çevrelerin sert tepkilerine yol açan bu görüşler, Kıbrıs Rum toplumunun devlet ve ulus arasında nasıl bir kimlik ve özdeşleşme konfüzyonu yaşadığını bir kez daha gösterdi.

Önce biraz tarih bilgisine başvuralım...

Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduğu zaman devletin bayrağı olması kararlaştırılmıştı ama marşı konusunda bir karar alınmamıştı.

Kıbrıs Cumhurbaşkanı ve Muavini yurtdışı ziyaretlerinde “marşsız” karşılanıyorlardı. Bazı durumlarda klasik müzik çalınıyordu.

Cumhurbaşkanı Makarios bu durumdan rahatsız olmuş olacak ki, Kıbrıslı Rum müzisyen Solon Mihailidis’ten bir marş hazırlamasını rica etmişti. Gerçekten de Mihailidis 1962 yılında sözsüz bir marş bestelemişti. Fakat, bu marşı pek duyan olmamıştı, çünkü hemen hemen hiç kullanılmamıştı.

1966 yılına gelindiğinde Makarios hükümeti Yunan milli marşının Kıbrıs devletinin marşı olmasını karar bağladı. Bakanlar kurulunun aldığı kararda, Yunan milli marşının sadece bestesinin kullanılmasına, güftesinin ise dışarıda bırakılmasına yer veriliyordu.

Karar böyle olmakla beraber, Kıbrıslı Rumlar o günden beri karara aykırı olarak hem marşın müziğini hem de sözlerini kullanıyorlar.

“Tek Ulus İki Devlet”

Bu adımın 1966 yılında atılması tesadüf değildi. 1960’lı yıllarda, özellikle 1964 ve sonrasında Kıbrıs Cumhuriyeti bir yandan Yunanistan ile birleşmek için çeşitli adımlar atarken, diğer yandan da devletin iki-toplumlu yapısını adım adım ortadan kaldırıyordu.

Türkiye’nin müdahale tehdidi ve Kıbrıslı Türklerin direnişi karşısında Enosisin gerçekleşemeyeceği anlaşılınca, Yunanistan ile “Kültürel Enosis” yoluna gidilmişti.

Eğitim sisteminden atletizme kadar çeşitli alanlarda iki tarafı özdeşleştiren adımlar atıldığı bu dönemde, Kıbrıs Cumhuriyeti hükümsüzleştirilerek Kıbrıslı Rumların Yunanistan ile organik bağlar kurmasına önem veriliyordu.

Öne çıkan anlayış, “tek ulus iki-devlet” tezi idi.

Yunan milli marşının Kıbrıs Cumhuriyeti’nin milli marşı olarak benimsenmesi, işte bu “tek ulus iki devlet” formülünün bir yansımasıydı.

Buna rağmen Enosiste ısrar eden bazı gruplar vardı ve Kıbrıs Rum toplumu 1960’ların sonunda ve 70’lerin başında iç savaş benzeri bir kargaşaya sürüklenmişti.

Fakat, “tek ulus iki devlet” formülü 1974’ten sonra giderek kök saldı ve günümüzde başat akıma dönüştü.

Bugün Kıbrıs Rum milliyetçilerinin tümünü, yani, bir zamanların Enosisçileri ile bağımsızlıkçılarını bir araya getiren temel tez budur.

1960’lı yıllarda birbirlerine karşı silah çekecek kadar düşmanca davranışlar içinde bulunan Enosiçiler ile bağımsızlıkçılar, 1974’ten sonra bu tez etrafında bir araya geldiler. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iki toplumlu bir devlet olduğunu hafızalardan silmek için ellerinden geleni yapmaya koyuldular.

Bu dönüşümün doruk noktasını Annan Planı oluşturuyor. Bir zamanların Enosisçisi ile bağımsızlıkçısı Annan Planına karşı birlikte mücadele ettiler ve planın reddedilmesini sağladılar.

O tarihten beri bir blok olarak Federal Kıbrıs fikrine karşı mücadele ediyorlar. “Tek ulus iki devlet” şiarını toplumun bütün kesimlerine yayıyorlar ve Yunan milli marşı yerine devletin ayrı bir marşı olmasını isteyen az sayıda Kıbrıslı Rum’a “hainlik” basıyorlar.

Kuzeyi ve güneyi ile bu ülkenin milliyetçileri birbirlerine çok benziyorlar

“Tek Ulus İki Devlet” şiarı Kıbrıs Türk milliyetçileri arasında da yaygındır. Kendilerini bir yandan Türk ulusunun ayrılmaz bir parçası olarak görüyorlar, diğer yandan da Kıbrıs’ın kuzeyinde oluşturulan iktidar yapılarının taşıyıcı öznesi sayıyorlar.

Tabii, arada önemi farklar vardır. Kıbrıslı Rumlar Kıbrıs devletinin tikel çıkarları söz konusu olduğunda, Yunanistan’a karşı çıkmakta beis görmezler. Nitekim, bunun örnekleri çoktur. Kısacası, “milli Helen kimlikleri” yanında, devlet-bilincine de sahiptirler.

Kıbrıslı Türklerde ise tarihsel nedenlerden ötürü böylesi bir devlet-bilinci yoktur. Örneğin, Türkiye’nin milli marşından ayrı milli bir marş talep etmek akıllarına bile gelmez!

Fakat, her iki toplumun milliyetçileri Türk ve Yunan uluslarının organik parçası oldukları konusunda hemfikirdirler. Bu da, Federal Kıbrıs’ın önünde duran en büyük engellerden biridir!