TC Elçiliği: KIBTEK’i sendika yönetiyor

Sami Özuslu

Ankara’daki üst düzey bir yönetici, önüne konulan raporu dikkatle okuduktan sonra, telefonun ahizesini kaldırır ve astına şu talimatı verir:
- Lefkoşa’ya bildirin. Elektrik hemen özelleşecek. Ne gerekiyorsa yapsınlar. Kamuoyu oluşturma dahil, oraya denizaltından kablo çekelim. Başka türlüsü mümkün değil. Gereğini yapın!
Telefon kapanır. Bürokrasi işe koyulur.
‘Gereği’ yapılacaktır artık…

---

Yukarıdaki cümlelerin tümü ‘kurgu’ olmakla birlikte, Kıbrıs İşlerinden Sorumlu bakanlıklara bağlı birimlerde böyle bir okuma ve talimatlandırma sahnesi yaşanma olasılığı pek yüksektir.
Emin olun ki, o mevkide kim olsa, önüne konulan raporları okuduktan sonra benzer reaksiyonlar gösterecektir.
KKTC’deki enerji sektörüyle ilgili belgelerin çok özetle “Bu işi onlar yapamıyor. Elektriği kablolarla götüreceğiz” mantığıyla hazırlandığı anlaşılıyor.
Bu mantığın izleri TC Yardım Heyeti’nin 2014 yılı “KKTC Ekonomi Durum Raporu”nda da açık, net biçimde görülüyor.
Adı geçen kitapçıkta çizilen tablo, okuyana ‘tek yol budur’ demekten başka seçenek bırakmıyor.
Hele sendikalara ‘öcü’ gözüyle bakılan Türkiye’deki bir yöneticinin yukarıda kurgulanana benzer bir talimat vermesi için şu cümleler yeter de artar bile:
“(…) KKTC’de resmi veya özerk bir enerji düzenleme kurumu yoktur. Sendika, mevcut mevzuat değişikliklerine ilişkin öneriler sunarak ve yorum yaparak aktif bir rol oynamaktadır. Karar verme yetkisinin bir bakanlıktan diğerine sürekli olarak değişmesi ve kurumsal kapasite eksikliği, KIBTEK’in elektrik ile ilgili politika ve stratejiler üzerinde önemli bir etkiye sahip olması sonucunu doğurmaktadır. KIBTEK’te sendikanın etkili olması da ülkede enerji politikalarını sendikanın oluşturması anlamına gelmektedir…”
 

---

TC Lefkoşa Büyükelçiliği Yardım Heyeti Başkanlığı’nın medyaya da dağıttığı kitapçıktan alıntıladığım bu cümlelerden de anlaşılabileceği gibi, raporu hazırlayanların önyargıları vardır.
Zaten böylesi bir raporda böylesi zorlama yorumların yer alması bile, o raporun geri kalanının, hatta rakamsal verilerin bile gerçeklik, objektiflik ve inandırıcılık değerlerini aşağıya çekiyor.
Dahası, bir başka ülkenin yönetimi hakkında çok açık biçimde “Bir elektrik kurumunu bile yönetemiyorlar” anlamına gelen cümlelere raporda yer verilmesi ‘diplomatik’ bakımdan da ‘normal’ ya da ‘nazik’ sayılabilecek bir tavır değildir.
KKTC’nin kendisi ‘normal bir devlet’ olmadığından, bu tür ‘sataşma’ların ‘diplomatik kriz’e dönüşmesi zordur.
Bununla birlikte, rapora imza atan tarafın, sözü edilen topluma karşı ‘ayıp ettiği’ de açıktır.

---

Taner Yıldız “KKTC’ye elektrik götüreceğiz, 3-4 yıldır master plan yapılıyor” dedi ve bunu “özel sektör eliyle” yapmak istediklerini de açıkladı.
Bellidir ki yeni bir ‘asrın projesi’ yoldadır ve Türkiye’deki kimi ‘özel sektör’, o projenin yolunu gözlüyor.
Büyük ihaleler ballıdır, kaymaklıdır, iştah kabartıcıdır ve siyasetçisi de bürokratı da o süreçlerde yerini ve mevziini alır.
Kıbrıs’a, yani ‘yavru vatan’a elektrik götürülmesi kuşkusuz -suda olduğu gibi- bol milliyetçi söylemle ve stratejik kılıfla reklam edilebilecek bir proje şeklinde karşımıza çıkacak, buna bir de ‘ucuz elektrik’ sosu eklenince, ihalenin önü daha da açılacaktır.
“KKTC’de enerji politikalarını sendika belirliyor” gibi zorlama ve KKTC hükümetini hiçe sayan yorumlarla döşenmiş böylesi raporların bir amacının da bu ihalelerin önünü açmaya çalışmak olmadığını iddia edecek kanıt var mıdır?
‘3-4 yıldır süren master plan çalışmaları’ herhalde çöpe atılmayacak.