Tatil dönüşü düşünceleri

Sami Özuslu

 

Okuldayken de hep böyleydi.
Her yeni sömestr başlangıcında kendi kendime sözler verirdim:
• Bu dönem çok farklı olacak.
• Düzenli çalışacağım.
• Her gece mutlaka günlük dersler tekrar edilecek.
• Ödevler muntazaman yapılacak.
• Sınavlar için çalışma son geceye bırakılmayacak.
• Kitap ve defterlerin her biri parlak kağıtlarla kaplanacak, temiz ve tertipli tutulacak.
• Falan, filan...
Her dönemin başında, ilk hafta bu ‘düzenli yaşam’ önerilerime ve planlamalarıma biraz uysam da, sonra ‘normal’e döner, hepsinin tam tersini yapardım.
Bir sonraki sömestr başında kendi kendime vereceğim söze kadar ‘plansız ve düzensiz’ bir öğrenim yılı geçirirdim.
**
Okul yılları geride kalalı oluyor bir çeyrek asır kadar...
İnsan şaşırıyor zaman bu kadar hızla nasıl geçiyor diye... Ama gelin görün ki huylu huyundan vazgeçmiyor hiç!
Mesela okuldakilerin benzeri planlama çalışmalarını şimdi de yapıyorum.
Mesela bir hastalık sonrasında...
Makine bozulunca aklına geliyor çünkü insanın sağlığı...
Böylesi durumlarda ‘düzenli yaşam’la ilgili şu sözleri veriyorum kendime:
• Stres yok.
• Düzenli yemek, düzenli uyku.
• Çalışma saatleri azaltılacak.
• Her gün mutlaka spor yapılacak. Yüzme şart. Yürüyüş mutlaka. Tansiyondan dolayı koşmak yok.
Hastalık geçip hayat normale dönünce, hurmanın burnundan aşağıya inen arap gibi ‘mafiş kurban’ oluyor tabii...
Belki biraz yürüyüş, bazen yüzme oluyor ama düzensizlik, stres, abur cuburlu yemekler geri dönüyor.
Ta ki bir sonraki hastalığa kadar...
**
Bir başka ‘düzenli yaşama’ kararı verdiğim dönemler de tatil sonlarına denk düşüyor.
Ne zaman bir fırsat bulup kafayı dinlesem, derhal sözler veriyorum kendi kendime:
• Vücudumu ve ruhumu dinlendirmek için özen göstereceğim.
• Bu ekonomik şartlarda yurt dışı olamasa da memleketin her yanında gidilecek, gezilecek çok yer var. Her hafta sonu bir yere gidilecek.
• Tatillerde iş düşünülmeyecek, konuşulmayacak.
• İzinli dönemlerde fiş tamamen çekilecek: Telefon yok, internet yok, laptop yok. Hatta gazete ve televizyon da yok.
• Bol bol balığa gidilecek. Balık tutulamasa da gece balık yemek için balıkçıdan geçilecek.
• Dostlar, akrabalarla yenilip içilecek, sohbetler edilecek.
• Bol bol kitap okunacak. ‘Kıbrıs sorunu’ konulu veya siyasi kitaplara tatil boyunca asla el sürülmeyecek. Roman ağırlıklı çalışılacak.
**
Seçimdi, hükümet kurulmasıydı, krizdi, güven oylamasıydı derken, nihayet bir hafta izne çıkıp izinden geri dönünce kendi kendime benzer sözler veriyorum şimdi.
Hoş bir ‘Kıbrıs içi’ tatil epey işe yaradı.
Yüzme, balık, kitap, yeme içme, tembellik, telefonsuzluk, internetsizlik harika bir durum.
Tavsiye ederim.
Hem size, hem kendime...
Ve söz veriyorum ki kendi kendime, bu tatil sonrası artık düzenli yaşamaya karar verdim!
Yaşasın düzenli hayat!
Gelsin sağlık, gelsin keyif, gelsin romanlar, gitar melodileri, piknikli balık alemleri...
İşte şuraya yazıyorum:
Bu defa eskisi gibi olmayacak.
Söz!