TALAT, HARMANCI, TÜRKİYE

Ferdi Sabit Soyer

İnanılır gibi değil. Su konusunda sorun üstüne sorun oluşuyor. LTB Belediye Meclisi’nin kararı şimdi tartışmanın başka bir boyuta taşınmasına yol açtı. Ancak bu tartışma içinde suyun fiyatı konusunda iki önemli açıklama hakkında ne acı ki kamuoyu indinde yeterli duyarlılık oluşmadı.

Biri, CTP Genel Başkanı Sayın Mehmet Ali Talat'ın açıklaması, diğer ise LTB Başkanı Sayın Mehmet Harmancı'nın açıklamasıdır.

Sayın Talat, daha önce Hükümette olan büyük partinin Başkanı olarak açıkladı. KTMMOB uzmanlarının çalışmalarına dayandırdığı açıklamada suyun fiyatını oluşturan tüm unsurları tek tek açıkladı. Buna göre.

Evet, Sayın Talat'ın kalem kalem yaptığı açıklama bu.

Peki, 2.30 TL Belediyelere su satılması anlaşmasını yapan UBP-DP Hükümetinin, Sayın Talat'ın açıkladığı ve KTMMOB uzmanlarının temellendirdiği bu maliyet hesaplamasına dönük bir açıklaması var mı? Yok.

Peki, UBP- DP Hükümeti, 2.30 TL olarak belirlenen su fiyatının bileşenlerini neden tek tek halka açıklamıyor?
Ekonomik akla çok önem verdiğini, ekonomide, devlet yönetiminde, "açıklık, şeffaflık, hesap verilebilirlik" gibi kavramları bolca kullanan fikir sahipleri, neden bu konuda dut yemiş bülbüle döndüler?

Hele bunların bazısı iş, elektriğin özelleştirilmesi meselesine geldiğinde, aman aman nasılda  şeffaf kesiliyorlar. Sanırsınız ki bunlar cam. Ama iş su konusu olunca bunlar "buzlu cam".

İlgili Bakanın açıklaması ise tam bir komedi." Suyun fiyatını herkesin bildiği metotla saptadık" diyor.

Peki kardeşim, senin şablonun ne? Bunda  kullandığın bileşenlerin tek tek maliyete etki eden parası ne kadar?

Senin kullandığın şablon, Sayın Talat'ın açıkladığı gibi mi? Olamaz.

Çünkü yerel su kaynaklarının hesaplanmasında, örneğin, TC'ye ödenecek pay yok. Ayrıca baraj yatırımına dönük ödenecek olan para da hesapta yok. Daha sayabilirim.

Bu açıklama sahipleri, yerel su kaynaklarının maliyetinin hesaplanması ile Türkiye'den gelen suyun maliyet hesaplamasındaki bileşenlerin aynı olduğunu söylemleri doğru değil.

Bu açıklama ile aynı zamanda tümümüzü de ahmak yerine koymaktadırlar. Buda halka karşı en büyük ayıp.

Üstelik Sayın Talat diyor ki "eğer Türkiye bunu dendiği gibi hibe olarak yapmışsa, gerçekte suyun maliyeti 0.70 kuruştur" .

Hade hibe olmasın, bu açıklanan tabloya göre suyun maliyeti 1,2 TL olur.

Efendiler 1,2 ile 2.30 arasında "mağripten meşrebe"  kadar fark var.

E, bu konuyu kimse tartışmayacak?

Bu tartışmayı siz, "su Rum’dan gelseydi bunu tartışmadan derhal alacaktınız" argümanı ile ilkel bir milliyetçilikle boğmaya çalışacaksınız? Bu olamaz.

Çünkü bundan çıkan sonuç, ister istemez şu olur. Gizlenmek istenen bir şey var. Üstelik bu tartışma da zaten geçici olacak. Yarın bu su, bu temelde fiyatlandığı zaman, oluşacak olan sorunları ve bundan doğacak olan toplumsal gerginlikleri kim, nasıl ele alacak, nasıl izah yapacak?

Bakın açık yazıyorum. Yarın su konusunda bugün hükümete bu destek kampanyasını yapanlar, yarın, "nedir bu suyun fiyatı, bu memlekette yaşanmaz" diye en fazla bağıranlar olacak. Üstelikte bunlar gizliden devlete, hükümete ve Türkiye'ye en fazla saldıranlar olacak.

Evet, bu suyu bir an evvel istiyoruz. Hem de hemen. Ayrıca Türkiye'ye böylesi bir yatırımdan ötürü de çok teşekkür ederiz. Çok doğru ve değerli bir katkı.

Ama minnet duygusu içinde bu konuda sorgulama ve değerlendirme yapmayı günah ve suç olarak ilan etmeyi de doğrusu kabul etmiyorum.

GARİPLİKLER ve HATALAR

Bakın ne ilginçtir? Bu konuda önce "su protokolü noktası virgülü değişmeden imzalanmalıdır" diye tavır geliştiren UBP oldu. Sonra tartışmalar sonunda değişen ve gelişen su protokolü ile "böyle bir metni oluşturan hükümetin mensubu olmaktan gurur duyarım" diye övünende, UBP oldu.

Şimdi gitti, üstelik halka hiç bir açıklama yapmadan fiyatı 2.30 TL bağladı. Üstelik hala talep ve açıklamalara karşın, bileşenleri ve şablonu açıklamamakta ısrar ediyor. Ama kamuoyunda saldırılan, suçlanan CTP.

Evet, bunda UBP ile DP'nin oportünist ve ilkesiz tavırlarını görelim. Ama gelişmenin bu şekilde oluşmasında bizimde kusurumuz var. Bunu da yabana atmayalım. İlkten beri doğruyu savunmamıza karşın, parçalı bulutlu görünüm sergiledik. İç tartışmaları kamuoyu önünde gereksiz  yere yaptık.

Üstelik suyun fiyatı konusunda LTB Belediye Meclisinde," bunun oylamasını  ertele" önerisi yapan CTP'li Belediye Meclis Üyelerinin tavrına karşın, bunu oylayanlar şimdi kendi kusurlarını gizlemek için, CTP'ye saldırıyor.

Evet, fiyat konusunda haklı bir taleple açıklık isteyen CTP'li LTB Meclis üyelerinin bu tavrına karşın, maalesef bazı Belediyelerde, su fiyatı dahi belli olmadan Belediye Başkanlarına yetki veren kararları da bazı CTP'li  üyeler aldı.

Yani yine  bir bütünlük gösteremedik. Dolayısı ile bunlar suyun maliyeti ile ilgili haklı endişelerimizi gölgelemek isteyenlerin  siyasi demagojilerine  yol açtı.

Bütün bunların nedeni ise, yerel siyasi tavır ve sıkıntıların, genel politika üretiminin önüne geçmesidir.

Bunlardan yarın için dersler çıkartmamız ve zayıflık gösteren  bütünlüklü yanımızı, Kurultay süreci içinde gidermemiz gerekiyor. Bundan bu bakımdan ders çıkartmamız gerekiyor.

Evet, bütün bunlar bizim örgütsel ve siyasi sorunlarımız. Ama bu sorunlar nedeni ile esasa dair ifade ettiğimiz doğru görüşlerimiz ve değerlendirmelerimiz yok sayılamaz. Suyun fiyatı konusundaki endişe, talep ve tespitlerimize dönük  bugün yapılan ilkel saldırılar bunlardan ötürü olarak asla meşru olamaz.

Evet, CTP Genel Başkanı suyun fiyatının bileşenlerini tek tek açıkladı.

Sayın Talat'ın açıklaması kadar, LTB Başkanı Sayın Harmancı'nın açıklamaları da önemlidir.  Sayın Harmancı," şimdi bu fiyatla suyu halka 6 TL'ye satmak zorunda kalacağız" dedi. Cesur bir açıklama.

Ama maliyet ve fiyat konusunda CTP ile ayni endişeyi paylaşmasına karşın, klasik olana yine mahkûm olması nedeni ile esastan uzaklaşmaya da yol döşedi. Nedir klasik olan?

CTP üzerinden ve CTP karşıtlığı ile kendine yol açmak isteyen TDP'nin  yanlış anlayışı. Bu klasik tavır yüzden bu önemli konuda esası halktan gizlemek isteyenlere imkân sundu. Üstelikte kendine dönük de haksızlık yaptı. Çünkü çok basit bir şekilde kendinin samimiyetini de sorgulattı. İnandırıcılığını da sarstı.

Ancak buna karşın, CTP olarak TDP ile bu basit yarıştan yine uzak kalarak, esasa dönük tavrımızı  ısrarla geliştirmemiz gerekiyor. Bunu halk için yapmalıyız. Çünkü esas olan halk ve ülkedir...

Ayrıca, Milliyetçi söylemlerle veya bizden kaynaklanan hatalarla, demagojik olarak esası gizlemek isteyenlerin yaptığı ilkel saldırılara rağmen, Sayın Talat'ın suyun maliyeti konusunda yaptığı açıklama temelinde bu konuyu ele almakta ısrarlı olmalıyız...

Bunu yaparken de bilinçli olarak bizi Türkiye ile çatışma içine sokmak isteyenlerin de oyununa gelmeden, onurlu duruşumuzu devam ettirerek, ısrarla esası tartışmamız gerekiyor.

Evet, su çok önemli. Evet, Türkiye'nin bu desteği çok önemli. Ama bu suyu uygun fiyattan insanlarımızın kullanması da çok önemli.

Su gibi temel bir konuda  eğer; Türkiye'den gelen su, deniz suyundan yapılacak arıtmadan daha pahalı olarak halka arz edilirse, kısa bir süre sonra, Türkiye'nin yaptığı bu önemli yatırımın ve adımın da değeri azalır. İş başka noktalara gelir.

Evet, basında, sosyal medyada herkes talep etsin; "ey hükümet, suda biçilen 2.30 TL'nin bileşenlerini açıkla". Onu bunu bırakın; bu talep, bolca ifade edilen açıklığın, şeffaflığın, hesap verilebilirliğin ABC' sidir...