TAKIM, HEP AYNI TAKIM

Cenk Mutluyakalı

‘Statüko’yu uzun yıllar iki ‘sembol’le andık!..
- UBP.
- Denktaş.
Ve zamanla “Türkiye’nin Kıbrıs siyaseti” de eklendi bu zincirin halklarına…
Hatta ‘hükümet’e gelen her parti de…

***

Şimdilerde ‘statüko’ sembolleri içine ‘sendikalar’ kelimesini ekleyenlerin sayısı az değil artık…

***

Elbette ‘genelleme’ yapmak tehlikeli.
Ama anlatılan ‘zihniyet’…
Kendine ‘demokrat’…
Kendine ‘faydacı’…
Kendine ‘değişimci’ zihniyet!..

***

Hep ‘öteki’ üzerinden anlatıldı ‘statüko’…
Oysa içimizdeki ‘statüko’yu reddettik!
Kendimizi!..

***

Şimdi görüyoruz ki...
Neredeyse her ‘eylem’in ve ‘feryat’ın ardında şöyle bir gerçek var…
Düzen’e kızıyor…
Sistem’i işaret ediyor.
Ama ‘kişisel’ ya da ‘zümresel’ taleplerle dövünüyoruz…
Ne ‘sistem’in düzelmesi için bir baskı var, bir çığlık, bir çaba...
Ne de ‘yeniden yapılanma’!..
Tümünü ‘meze’ yapıyoruz, ‘kişisel’ ya da ‘zümresel’ beklentilere…
‘Feryat figan’ istiyor, ‘söke söke’ elde ediyoruz günün sonunda, geride, daha bir ‘bozulmuş’ düzen kaldığına umursamadan...

***

İşte bu gerçek içerisinde ‘hükümetler’e aynı futbol dünyasındaki ‘teknik direktör’ muamelesi yapıyoruz!..
Hani ‘başarısızlık’ halinde ilk onlar gidiyor ya!..
Niye?
“Taraftarı” ya da “futbolcuları” gönderme şansı yok da o nedenle!..

***

Tüm hücrelerimize yapışan ‘statüko’ illetiyle yüzleşmek yerine…
İnkar’ı seçiyoruz ısrarla!..
‘Teknik Direktörler’ değişiyor ha bire!..
Oysa takım, hep aynı takım…
Şimdikiler de gidecek, muhtemelen...
Gelenler de...
Ve ‘gerisi’ yine sokakta, yine bağıracak aynı beklentilerle...
İşte Kıbrıs’ın kuzeyinin öyküsü...
Kabullenemiyoruz bir türlü…