SYRİZA, Kıbrıs, ‘sol ittifak’

Cenk Mutluyakalı

 

Yunanistan’da sol, radikal sol ya da sosyalist koalisyon SYRİZA’nın ‘seçim başarısı’ hem umut oldu hem de ezberleri bozdu. Niye ‘seçim başarısı’ dedim?
Çünkü biliyoruz ki, önemli olan ‘yönetim’ pratiği.
Seçim başarısı her zaman bir yönetim becerisine dönüşmeyebiliyor.
İktidar kirletiyor çoğu zaman.
Ayrıca kağıt üzerinde “işte bu” dedirten ön görüler, uygulamaya gelince, eriyebiliyor, ne yazık!

***

Kıbrıs’la ‘kıyas’ yapılıyor şimdi.
Çok olumlu.
Sol hareketlerin her başarısı, çoğalması, yükselmesi farklı coğrafyalar için de ‘örnek model’ oluşturabilirse, her devrimcinin bundan ancak keyif duyması gerekir.
Bir tek bu nedenle dahi Syriza’nın başarması önemlidir!

***

Gelelim Kıbrıs’ın kuzeyine dair derslere…
Syriza için ‘koalisyon’ ya da ‘ittifak’ ifadesi kullanabiliriz.
Ondan fazla parti, örgüt, bağımsız aydın ‘rekabet’ ve ‘güç’ duygularına yenilmeden buluşabilmiş.
Belki ‘tükeniş’in bir sonucu bu..
Oysa yarı coğrafyamda sol, çok daha tahammülsüz ve baskıcı sağdan dahi fazla bölünmüş.
Solumuz birbirlerine ‘karşıtlık’ üzerinden kendini var etme uğraşında...
Kibir ve ego şişkinliğine bir de ‘sahiplik’ anlayışı yerleşmiş, herkes kendi ‘çiftliğinin’ kontrolünü elinden kaçırmak istemiyor.

***

Syriza’nın odağı ‘dar gelirli ve ezilmiş’ kesimler.
Oysa yarı coğrafyamda gerçek dar gelirli ve ezilmiş kesimler, sol hareketler içerisinde yeterli temsiliyeti bulamıyor.
Çünkü ‘örgütsüz’
Oysa ‘örgütlü’ kesimler, ülkenin, görece gelir seviyesi ve yaşam standardı yüksek grupları.
Ülkemizde ‘dar gelirliler’in yaşam standardını yükseltmekten çok, görece gelir seviyesi yüksek kesimlerin bu standardını korumak, hatta artırmak üzerine bir ‘mücadele’ kurgulanmış.

***

“Kamudaki sistemin çöktüğünü” kabullenen ve “sıfırdan yapılanma”dan söz eden bir sol ittifak var Yunanistan’da, ‘yoksullara’ ücretsiz elektrik enerjisi verilmesini, işsizlik sigortasını öne çıkarıyor.
Oysa Kıbrıs’ın kuzey yarısında ‘sol’ hareketlerin odak noktasında işsizler, yoksullar ya da dar gelirliler sadece ‘edebi cümleler’ içinde yer alabiliyor.

***

Syriza, ‘Troyka’ yani Avrupa Birliği sistemi ile “hesaplaşma” çıkışıyla büyüdü, şimdi “kendi şartlarımız ile masaya oturacağız” diyor.
“Biz de Kıbrıs’ın Troykası’yız” demişti, eski bir Türkiye Büyükelçisi!..
Adadaki ömrü bir seneyi bulmadı!..
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar sözü, tam da denk geldi.
Yarı coğrafyamda bir farklılık da bu, “Kıbrıs’ın Troykası” ile “kendi şartlarımızda” masaya oturamıyoruz.
Çünkü toplumun önemli bir çoğunluğunda “etle tırnak” duygusu hakim!.
Üstelik “etkin ve fili denetim” var ada üzerinde, dahası, ekonomik-sosyal-kültürel hegemonya.

***

Kıbrıs’ın kuzeyinde ‘sol’ hareketler ya da kendini ‘sosyalist’ olarak tanımlayan bağımsız aydınlar, kendi içlerindeki ‘farklılıkları’ ayrımcılığa dönüştürmeden, çok geniş tabanlı bir ‘ittifak’ kurabilir mi?
“Bildiri ittifakı” değil söz ettiğim, gerçek bir ‘koalisyon’…
80’li 90’lı yıllarda kimi adımlar atılsa da, böylesi bir buluşma şimdilik ‘rüya’ gibi.
‘Dibe vurmak’ gerekiyor belki bunu başarmak için!..
Ve 74’lü yaşlarda bir lidere umut bağlamak yerine, 74 doğumlu, yeni kuşak siyasetçilere fırsat tanımak…
Şimdilik izlemekle yetiniyoruz, Syriza’yı!..
Sahi acaba o da bizi izliyor mu?
Çünkü ‘Kıbrıs’ siyasetini bilemiyoruz henüz.