Güney Kıbrıs, denizden arıtıyor…
Ve bu yıl içerisinde de Kuveyt’ten çok sayıda arıtma sistemi satın aldı…
-*-*-
Biz ne yapıyoruz?
Biz, tasarruf tedbiri bile almıyoruz!
Har vurup harman savuruyoruz!
Çünkü Türkiye’den “şimdilik” kullanım maksatlı suyumuz geliyor!
-*-*-
Hatta şebeke borularımız sağlam olsa, depolar iyi olsa, Türkiye’den gelen suyu içebileceğimizi dahi söyleyenler var!
-*-*-
Bu arada Türkiye’den gelen suyu Güzelyurt veya Mesarya ovalarını sulama maksatlı kullanma projesi hayal bile değil!
Çünkü yetmiyor!
-*-*-
Bu arada iki barajla ilgili gözlemimi de paylaşmış olayım…
Lefke’de Aplıç bölgesini geçin, sınır kapısını da geçin, benim çocukluğumun küçücük barajı var orada…
-*-*-
Geçişler başladıktan sonra sık sık gittiğim bu yerde ilk defa barajdaki su tamamen tükendi.
Baraj neredeyse kurudu…
-*-*-
Aynı vadi üzerinde yani Marathasa Vadisi’nde, dünyaca ünlü Mutulla suyu var…
Küçük bir barajcık…
Kıbrıs Cumhuriyeti yıllardır bu kaliteli içme suyunun şişelenmesini, kullanılmasını yasakladı ama o barajcık ya da göletçik de kurumak üzere.
-*-*-
Bugün yağmur yağacak!
Meteoroloji dün bu tahminde bulundu…
-*-*-
Bizim tarafta Gönyeli ve Kanlıköy barajları benim yürüyüş güzergahlarım içerisinde…
İkisinde de bırakın damla su kalmamış olmasını; artık çölleşme başlamış durumda…
-*-*-
Peki ne yapacağız?
-*-*-
Turgut Ceyda’ya sorun…
Ben sordum…
-*-*-
Ali Can Kabakçı ve kardeşi Oğuz Ceyda ile bir dönem Çiftçiler Birliği’ni de yöneten Turgut Ceyda, bir Kıbrıs sevdalısı… Bir toprak aşığı…
-*-*-
Oğuz Ceyda da öyle…
Tahıl üreticisi ve aynı zaman da her zaman kuraklık tehlikesine dikkat çeken bu iki kardeşten biri olan Turgut Ceyda; “yağmurlama sistemi” ya da “suni yağış”…
-*-*-
Meteoroloji Dairesi’nin internet sitesinde bu konuda bilgi de var…
Bu bilgiyi sizlerle de paylaşalım:
-*-*-
“Yüzyıllar boyunca insanoğlu, su kaynaklarını artırmak, şiddetli hava olaylarının etkisini azaltmak için hava ve iklimi değiştirmenin yollarını araştırmıştır. Hava modifikasyonuna ilişkin modern teknoloji 1940'lı yılların sonunda gümüş iyodun, bulut damlacıklarının buz kristallerine dönüştürülmesinde kullanılmasıyla ortaya çıkmıştır.”
-*-*-
“Günümüzde birtakım ülkeler enerji talebini karşılamak, dünya üzerindeki kurak ve yarı kurak bölgelerde azalan su kaynaklarını tekrar zenginleştirmek, var olan kaynakların seviyesini artırmak için yüzden fazla hava modifikasyon projesi yürütmektedir. Bulut tohumlama yöntemi 1960’lı yıllardan itibaren ABD'de geliştirilmiş ve günümüze kadar uygulanmaya devam edilmiştir.”
-*-*-
“Dünyada 24 ülke bulut tohumlama yöntemini daha fazla yağış sağlamak için kullanmaktadır.”
-*-*-
Peki bizde yok mu?
Turgut Ceyda ile sohbet ettim…
“Merhum İrsen Küçük’ün Tarım Bakanlığı döneminde, biz de Çiftçiler Birliği yönetimindeydik ve suni yağışı biz de başardık… Zor değil, pahalı da değil ve kesinlikle şarttır” dedi…
-*-*-
Yerden veya havadan bu sistem uygulanabilir…
Ancak “mutlak” veya “kesin” çözüm mü?
Elbette “kesin çözüm olmadığı” yönünde de iddialar var…
Ama en azından “akmazsa damlar”lardayız!
-*-*-
Gerçekten su sorunu çok büyük bir sorun…
Umarım, Meteoroloji tahminimiz doğru olur ve siz bu satırları okurken, toprak biraz su görür…
Orman kalmadı memlekette neredeyse…
Bazı bölgelerde ağaçları çam kese böcekleri yedi bitirdi; bazıları da susuzluktan tamamen kurudu…
-*-*-
Bu konuda devletin oturup da bir şeyler yapması gerektiğine inanıyorum…
Hani Türkiye’de Cevdet Yılmaz ile görüşecekler ya…
Belki bu meseleyle ilgili olarak da bir şeyler konuşurlar…
Bu arada belirtelim; Türkiye’nin de bir çok bölgesinde benzer sorun çok büyük!
Sorumluluk almak!
BBC Genel Müdürü Tim Davie ve BBC Haber Direktörü Deborah Turness, 2021'de ABD Kongresi'nde yaşanan olayları anlatan BBC belgeselinde ABD Başkanı Donald Trump'ın sözlerinin çarpıtıldığı yönündeki eleştirilerin ardından istifa etti…
-*-*-
Ne hatalı bir mamayla bebek öldü; ne de 9 yaşındaki bir kız çocuğu uyutuldu ve uyandırılamadı!
-*-*-
Trump’ın konuşması ile oynanmış…
-*-*-
Örnek alalım diye değil; bu işin demokrasilerde bu şekilde olduğunu öğrenelim diye yazdım!
-*-*-
Evet, sıkıntı varsa ve çözülemiyorsa; hele hele büyük – örneğin yaşama mal olan – hatalar yapılmışsa; o işin en başındaki kişi sorumluluğu alır ve özür dileyip istifa eder!
-*-*-
Mesela nerede?
Mesela İngiltere’de
-*-*-
Mesela başka nerede?
Mesela Norveç’te!
Vaaaay pis Norveçliler, Rumlara silah satıyormuş!
Yaaaa; anlatın da açılırsınız!
Denya köyü
Rumlar Denia diye yazar…
1976’da 142, günümüzde yaklaşık 400 nüfuslu bir köy!
-*-*-
Adını, Yunan Tanrçıası Afrodit’in kızı Dionia’dan aldığı iddia edilir…
-*-*-
En yakın komşu köyleri Güney Kıbrıs’ta Mammari, Kuzey’de ise Alayköy’dür…
-*-*-
Denyalı Rumların mülklernin bir kısmı Ara Bölge yani Yeşil Hat üzerindedir…
Tıpkı Akıncılar’da olduğu gibi mülk sahipleri burada da BM Barş Gücü’nden izin alıp topraklarını eker…
-*-*-
Bazen bölgedeki Türk askerleri, “sınırı aştınız” diyerek çiftçilerle karşı karşıya gelir, BM Barış gücü devreye girer, sıkıntı aşılır…
-*-*-
Tıpkı Ege Denizi’nde Yunan ve Türk uçaklarının meşhur it dalaşı gibi…
Bugün gazetesi dünkü manşetinde “bir kıvılcım”ın ciddi sıkıntıya yol açabileceğine dikkat çekti…
-*-*-
Bana sorarsanız, “bırakın ya hu insanları eksinler tarlalarını; zaten yeterince mülk çaldık insanlardan” derim; “sen sus Rumcu” dersiniz!
-*-*-
Neyse!
Denya’da Aghios Charalambous adlı bri kilise var…
Bu kiliseyi, 1850 yılında köyde yaşayan dört bilemediniz beş Rum aile yaptı…
-*-*-
Nasıl mı?
Toprağı köyün Müslüman ağası hediye etti…
Ayrıca aynı ağa Rumlara 5 de Lira verdi!
Çok büyük ve güzel para…
Ve Rumlar bu kiliseyi inşa etti…
-*-*-
Aynı yıllar, Yunanistan’ın Osmanlı’ya karşı ayaklanıp ayrıldığı yıllar…
Aynı yıllar, Kıbrıs’ta da “Elenleşme” ya da “Yunan milliyetçiliğinin ağırlaşması” yılları…
-*-*-
Ve iyi kalpli Müslüman bir ağa!
İddia şu; sadece bu kilise değil, örneğin Çamlıbel’deki çok ünlü Aghios Panteleimon Kilislesi de benzer şekilde inşa edildi…
-*-*-
Ve Denya’daki Müslüman Türkler, 1950’lerde, yani kilise inşa edildikten 100 sene sonra bu köyden kovuldu…
1960’ta geri dönenler oldu…
1964’te yeniden göç!
-*-*-
1974’te benim üniversitede hocalığımı da yapan bir Türk asteğmen, Denya’yı en az on kez alıp geri verdiklerini anlatmıştı…
-*-*-
Yorum yapmayacağım…
Bilginize…
Ama umarım, ufak tefek sınır ihlalleri, hiç büyütülmez!
Kuraklık çok büyük sorun… Hayatımın 58 yıllık döneminde, çocukluktan beri Lefke Aplıç bölgesindeki bu küçük gölet ya da barajcığı bu şekilde, neredeyse tamamen kurumuş halde hiç görmedim…