Sürüden ayrı düşenlere…

Cenk Mutluyakalı

İnsanın yaşı büyüdükçe deneyimleri çoğalıyor ama bunlardan yararlanacak vakti de azalıyor.

Öğrendikçe geri sayım süreci başlıyor, anladıkça kimi zaman geç kalınmış oluyor.
Tepkileriniz değişiyor zamanla…
Sabrınız sınırlı…
Mandalina fidanı dikeceğim, kokulu, yerli ve hemen soruyorum, “kaç senede meyve verir bu…”
Mümkünse gelecek yıl meyve verecek ağacı istiyorum.
Bu bir yaş bunalımı mı yoksa acelecilik mi kestiremiyorum.

*  *  *

Şimdi hemen aklınıza büyük şair Nazım Hikmet geliyor, eminim…
Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin” diyor hani…
Yaşamak yanı ağır bastığından…

*  *  *

Yetmişe çok var!
Çok” eğer zamana dair söyleniyorsa, öyle çok da değil, biliyorum…

Lise bahçesinden bakarken otuz beş ya da kırklar dağın en tepesinde görünürdü.
Görünmezdi hatta!
Ne yakınmış meğer…

Hem neye göre uzak ya da yakın, çünkü kimse bilmiyor bir dakika sonrasını dahi, hesaplayamıyor, ön göremiyor.

İşte o zaman anlamsızlaşıyor onca hırs, aç gözlülük, ayrıştırma, çatıştırma, mülkiyet, kıskançlık…

Hınç sınırsız bu alemde, kötülük ve yalan epeyce, riyakarlık ve hile metrelerce…

Öylesine ince ki sevgiyle nefret arasındaki çizgi, bir kuşun tüyü kadar…

*  *  *

Dostlar ihtiyaç olduğunda göçmen kuşlar gibi sıcağa uçuyor ve sadece seninle birlikte sürüden ayrı düşenler kalıyor” sözünü unutmam, Can Dündar’ın…
“Zamanın ne kadar kıymetli olduğunu öğreniyorsun buralara kadar gelirken…”

*  *  *

Yaştan başlamıştık değil mi?

Bir ara çok meraklıydım, en uzun ömür hangi coğrafyada diye araştırır, okurdum.

Hunza vadisi diye bir yer varmış örneğin!
100’ünde ölenlere “gencecik gitti” derlermiş.
Ortalama ömür 145 yıl!
Pakistan'ın en kuzeyinde Gilgit-Baltistan'a bağlı bir vadi!

Buruşo ve Vakhi halkları “tanınmamışlığın” avantajlarını kullanıyor oralarda (!)
Dünyanın derdinden, tasasından uzak yaşıyor bu insanlar…

*  *  *

Hunza halkları ve 145 yaşına kadar uzanan sıra dışı yaşamları" makalesinde, yazar Sujesh Gopalakrishnan şu sırlarını paylaşıyor: “Çok fakirler! Çoğu zaman yemek niyetine meyve suyu içiyor, sebze ve meyveleri kurutarak ya da çiğ yiyor, yaşadıkları yerin coğrafi yapısı gereği sürekli hareket ediyorlar.”

*  *  *

Dan Buettner adlı bir araştırmacı, doktorlardan kurduğu bir ekiple 100 yaş ve üstü insanların yaşadığı toplulukları incelemişti.
Uzun ömür formülleri çok da bilinmez değildi aslında…
Olabildiğince az et yemek, olabildiğince fazla bitkisel gıda tüketmek!

*  *  *

İnsan gerçekten 145 sene yaşamak ister mi? Çok fazla yorucu sanki…
Zor bir soru bu!
Neyse…

Siz görünürde toprak varken halen, zeytin ağacı dikiniz bence, şimdi tam vakti!